BİLLUR TUZ İŞÇİLERİ AİLELERİYLE DİRENİYOR
BİLLUR Tuz işçilerinin Tek Gıda-İş Sendikası´nda örgütlenme mücadelesi sürüyor. 1 Ocak´tan itibaren fabrikanın önüne direniş çadırı kuran işçilerin evlerine konuk olup, mücadelelerini konuştuk.
Billur Tuz işçilerinin Tek Gıda-İş Sendikası’nda örgütlenme mücadelesi sürüyor. 1 Ocak’tan itibaren fabrikanın önüne direniş çadırı kuran işçilerin evlerine konuk olup, mücadelelerini konuştuk. 1,5 yıldır Billur Tuz’da çalışan ibrahim Ok, bir yıldan bu yana sendikayı tekrar yetkili kılabilmek için uğraş verdiklerini belirterek, "içeride halen çalışan sendikalı ve sendikasız arkadaşlarımız var. Bize destek vermek istiyorlar ama işverenden korktukları için destek olamıyorlar" diyor. "Devlet kendi anayasasını kendisi çiğniyor. Sendikalı olmak anayasal bir hak olduğu halde buna sürekli engel çıkartıyorlar. Çalışma koşullarımız daha iyi olsun diye sendikalı olmak istiyoruz" diyen Ok, devletin verdiği asgari ücretle bir ev geçindirmenin mümkün olmadığını ve üstelik Billur Tuz fabrikasının kendilerini sürekli ücretsiz izine gönderdiğini vurguluyor.
‘ASGARİ ÜCRETLE EV GEÇİNDİRİLMİYOR’
Ok, "Sürekli 2 ayda bir 15 günlük ücretsiz izinlerle aldığım asgari ücret bile azalıyor. Direnişe katılmadan önce herkesin kafasında ya bizi işten çıkartırlarsa diye endişe vardı. Ancak mücadeleye girdikten sonra inancımız tam ve sonuna kadar mücadelemizin arkasındayız" diyor. Savranoğlu, Hugo Boss gibi işyerlerinde daha önce direnişe başlayan işçileri şimdi daha iyi anladıklarını dile getiren Ok, "Büyük televizyon kanallarında kendi direnişimizi göremiyoruz, Türkiye’nin dört bir yanında olan işçi direnişlerini göremiyoruz" diyor. Ok’un 2.5 yıldır evli olduğu Özlem Ok ev hanımı. Evlenmeden önce tekstilde çalışan Ok, eşinin sendikalı çalışmasını istediğini belirtiyor.
‘SENDİKA BİZİM İÇİN TEK ÇÖZÜM’
Billur Tuz’da çalışan kadın işçilerden Hanım Camgöz’ü de evinde ziyaret ediyoruz. 2.5 yıldır Billur Tuz’da çalışan Camgöz, çalışma şartlarının yoğun ve yorucu olduğunu dile getiriyor. "Çalışma koşullarımızın zorluğundan, paramızı zamanında alamamamızdan kaynaklı sendikaya başvurduk ve sendikalı olduk. Sendikalı olduktan sonra çalışma koşullarımız daha da ağırlaştı. Bizi ağır işlere vermeye başladılar. Mesela bende boyun fıtığı başladı. Gece vardiyası yoktu, onu çıkardılar. Akşam 6’dan alıp ertesi gün saat 7’ye kadar çalıştırıyorlardı. 1-1.5 ay kadar sürdü böyle. Yıldırma amacıyla böyle şeyler yapıldı bize karşı, işveren bize çok çektirdi. Ama biz yılmayacağız, sonuna kadar da mücadele edeceğiz" diyen Camgöz, sendikal mücadelede kendilerine yol gösteren arkadaşlarının çabasıyla son bir ayda ücretsiz izinlerin ücretliye dönüştüğünü anlattı. Camgöz, "Aldığımız üç kuruş para yetmiyordu ve iyi yaşayalım, çocuklarımıza iyi bir gelecek sağlayalım diye sendikaya girdik. Sendika bizim için tek çözüm. Eşim bana çok destek oldu, o bana ‘sendikaya gir’ dedi. Açıkçası önceden mücadele, grev nedir bilmiyordum şimdi bunları öğreniyorum" diye konuştu. Camgöz’ün eşi kalp ameliyatı geçirmiş ve halen karaciğerinden tedavi görüyor. Rahatsızlıklarından dolayı çalışamıyor ve engelli aylığı alıyor. Ailenin tek kızı Burcu 19 yaşında. Liseyi bitiren Burcu üniversiteye hazırlanıyor ancak, maddi imkânsızlıktan dolayı bu yıl dershaneye gidememiş, belediyenin dershanesine yazılmış. Burcu Camgöz, "Biz şu anda öğrenciyiz ama bizler de ileride onlar gibi olabiliriz. Bu yüzden annemin mücadelesinin daima arkasındayım" diyor. Ailenin diğer çocuğu Burak 16 yaşında. Lisede okurken o da maddi yetersizlikten dolayı okulu bırakmak zorunda kalmış. Şu an tesisatçıda çalışıyor.
‘KİMSEYE BAŞININ ÇARESİNE BAK DENMEDİ’
Hanım Camgöz’lere birlikte gittiğimiz Billur Tuz işçisi Serkan Kanlıca da, 1.5 yıl önce sendikalaşma mücadelesini başlattıklarım belirterek, "Bu işin başından beri işten çıkarmalar yapıldı. Fabrikanın çoğunu örgütledikten sonra işveren toplu çıkarmalara başladı. Kimseye ‘başının çaresine bak’ denmedi ve biz sonuna kadar da devam edeceğiz" diyor. Ömer Görgüç ve eşi de Örnekköy’de oturuyor. Sendikaya üye olduktan sonra işten atıldıklarını ifade eden Görgüç, "Gerekçe olarak bağlı bulunduğumuz taşeron firmanın işverenle sözleşmesinin bitmesi olarak bildirildi. Biz bu fabrikada taşeron olduğuna inanmıyoruz" diyor. Billur Tuz’un esas işçisi olduklarını belirten Görgüç, "Biz içeride bir köle gibi çalışıyorduk. ‘Dur’ diyorlardı duruyorduk, ‘çalış’ diyorlardı çalışıyorduk. Bu yüzden sendikalı olduk ve işten atıldık" dedi.