BİR TÜTÜN SERÜVENİ
Osmanlı´dan Cumhuriyet´e, Reji´den Tekel´e…
K2 Çağdaş Sanat Derneği ve Fransız Ouartier Rouge Sanat Kurumu’nun ortaklaşa çektiği "Bir Tütün Serüveni" adlı belgesel, tütünün bu coğrafyadaki 150 yıllık tarihini konu alıyor. Osmanlı İmparatorluğumun; tütün, tuz ve alkol haklarını Fransız Reji Şirketi1 ne devretmesinden başlayarak Tekel dönemini de içine alan belgeselde, hikaye tanıkların ve uzmanlarının dilinden izleyiciye sunuluyor.
Bu topraklarda yaşayan hemen hemen herkesin yaşamına dokunmuş bîr marka Tekel. Hele de İzmirliyseniz ya da İzmir’de yaşıyorsanız her baktığınız yerde duvarlanna tütün kokusu sinmiş bir bina mutlaka görmüşsünuzdur. "Bizim topraklanmızda tülünün hikayesi rengarenk" diyen K2 Çağdaş Sanat Demeği Ayşegül Kurtel ve ekibi, içinden tütün geçmiş Tekel binalarından tütüne dokunmuş ellere, başrolünü tütünün oynadığı bir hikayeyi anlatıyor bizlere. "Fransa’dan Türkiye’ye Reji’den Tekele Bir Tütün Serüveni" adını taşıyan bu belgesel çalışma, Avrupa Birliği projesi olarak hayata geçirilmiş. 35 mm formatında çekilen ve bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlanan belgeselin yönetmenliğini Çağlayan Sankuş, koordinatörlüğünü de bugüne kadar uluslararası birçok başarılı projede ismi yer alan Ayşegül Kurtel yapıyor. Kurtel, 2010 yılında ikinci kez düzenlenen "Port İzmir Uluslararası Güncel Sanat Festivali" için sergi mekanı ararken tülün üzerine bir çalışma yapmaya karar vermiş: "Porı İzmir için yer arayışında hangi büyük mekanın kapısını çalsak karşımıza hep tütün deposu olarak kullanılan Tekel binaları çıktı. Tekelin kapanışının gündemde olduğu, işçilerin direniş sürecine denk gelen o dönemde, dokümanter bir çalışma yapmaya karar verdik. Zaten festivalin sergi mekanlarından birisi de Türk-Avusturya Tütün Deposu oldu."
Bizim topraklarımızda tütünün hikayesi rengarenk
Türkiye’ye yayılmış böylesine muazzam gayrimenkulleri olan Tekel, ekonomik değerinin yanı sıra hem siyasal hem de sosyal anlamda da ülke için en önemli kurumlann başında gelmiş. "Tekel hem sanayileşme hem de sosyalleşmede önemli bir kalkınma modeli oluşturmuş. Bu nedenle Türkiye’nin en ücra köşesinde bile Tekel binasını görmek mümkün. Bu coğrafyada tütüne dokunmamış kimse yok" diyen Kurtel’e göre tütünün hikayesi rengarenk: "Venedikli tüccarlar tarafından Anadolu’ya getirildikten sonra Anadolu insanının geçim kaynağı haline gelirken filizi yeşil… Osmanlı İmparatorluğu tarafından borçlanna karşılık işleme ve satım haklan Fransız Reji Şirketi’ne devredilirken kan kırmızı… Yeni yeni ayağa kalmaya çalışan genç Türkiye Cumhuriyeti tarafından şaşırtıcı bir şekilde Reji’den geri alınırken coşkulu bir turuncu. Tekel direnişi, özelleştirme, çalışanlann işsiz kalmalan sırasında acı kahve renkli bir hikaye…"
"Tekel-Tütün hikayesi hafızalardan silinmesin istedik"
Tüm Türkiye’de binlerce üreticinin ve işçinin gelir kapısı olan Tekel’in İzmir için önemi büyük. İçki, tütün, sigara ve tuz işletmeleriyle Tekel’in en önemli üretim mekanlanmn başmda geliyor bu kent. Basmane ve Çankaya’da Tütün deposu, Alsancak’ta sigara fabrikası, tütün deposu gibi pek çok bina hala bu dönemin en önemli simgesi olarak ayakta duruyor. Ancak İzmir’in dört bir yanındaki bu tütün depolannda, Tekel fabrikalarında şimdi sessizlik ve boşluk var. Kimi dönüşüm geçiriyor, kiminin de akibeti belirsiz… Kurtel ve ekibi bu dokümanter film çalışması ile bir dönemin önemli tanığı olan bu binalann, Tekel-Tütün hikayesiyle hafızalardan silinip gitmesini önlemeyi amaçlamış: "Projenin hedefi Türkiye’nin özellikle de İzmir’in en önemli gelir kaynaklanndan tütünün, tütünden geçimini sağlayanlann ve aslında sürecin ve sistemin bir fotoğrafım çekmek ve bu sayede konuyla ilgili insanlan, mekanlan ve olaylan tarihe kaydetmekti. Tekel işçilerinin hikayelerinin yok olmadan önce sanatsal bir dille kaydedilmesi K2 Çağdaş Sanat Derneği’nin sosyal sorumluluk anlayışıyla da örtüşüyordu. Proje ortağımız, Fransa’dan Quarter Rouge kurumu ile doküman toplama ve bağlantılar kurma konusunda verimli bir işbirliği gerçekleştirdik." Kurtel, bu tarihi kayıt altına alırken çok sayıda kişi ve kurumun da desteğini aldığını söylüyor: "Bu projenin başlangıcından itibaren eski Tekel işçileri, sayılan çok azalmış ekici aileler, Tütün Eksperleri Derneği, eksperler, İzmir’de tütünle ilişkisi olmuş bir çok kişinin olağanüstü ilgi ve desteği ile karşılaştık. Özellikle bu projeyi gerçekleştirmemize olanak sağlayan Avrupa Birliği ve AB Bakanlığı’na teşekkür ederiz."
Tütün üzerindeki Reji egemenliği
"Bir Tütünün Hikayesi" adlı belgeselde Osmanlı İmparatorluğunun; tütün, tuz ve alkol haklarını Fransız Reji Şirketi’ne devretmesinden başlayarak Tekel dönemini de içine alan süreç anlatılıyor. Peki tütün üzerinde egemenlik kuran Reji idaresi nasıl başladı ve son buldu? Belgeselde bu süreç şöyle özetleniyor: 1583’te Osmanlı topraklannda ekilmeye başlayan tütünden devlet vergi almaya başlıyor. Yani Amerika kıtasından sonra tütünün ticari bir madde olarak ekildiği yer Osmanlı topraklan. Ancak tütün din açısından yasak bulunduğu için bir yüzyıl kadar yasaklanmış. Tütün üzerindeki bu baskı, koyduğu yasaklarla tanınan IV Murat’ın ölümüyle birlikte azalıyor. 1688’de de vergilendirerek tütün resmen tanınıyor. 19 yy’a gelindiğinde ise devletin en önemli gelir kaynağının tütünden alman vergiler olduğunu görüyoruz. Ancak Osmanlı kendi topraklannda yaşayan yabancıları devreye sokarak "Vergiyi siz toplayın" diyor ve vergi idaresini onlara bırakıyor. Fakat oldukça basit gibi görünen bu süreci Osmanlı bir süre sonra kontrol edemez hale geliyor. Tütünden elde edilen gelirleri "Tütün Rejisi" adı altında başka bir sistemin içerisine bağlıyorlar. Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemi tütün tarımında çok önemli izleri olan bir idare Reji. Reji idaresi vergi toplarken üretimi de üreticileri de kontrol ediyor. Ne var ki bu kontrol beraberinde tütün kaçakçılığını getinyor. Kaçakçılığın önünü alabilmek için de Reji Osmanlı’dan aldığı bir yetkiyle silahlı kolcu bırliklen oluşturuyor. Kendilerini Kuva-i Milliye ile özdeşleştiren Ege’deki efeler de yabancı bir düşman olarak gördükleri reji kolculan arasında korkunç bir mücadele yaşanıyor. Devlet içerisinde ikinci bir devlet gibi hüküm süren Reji idaresinin faaliyetleri Kurtuluş Savaşı’na kadar devam eder. İzmir’de düzenlenen İktisat Kongresinde köylü grubunun birinci maddesi tütünde reji’nin kaldınlması maddesi vardır ve kaldırılır da. Bir dönem Tekel sigaralannın üzerinde "Dünü unutma bugünü daha iyi anlarsın" yazmıştır Paketlerin üzerine yazılan dün, Reji idaresi’dir.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde Reji idaresinin kalkmasıyla artık ekonomik olarak özgürlük ilan edilmiştir. Reji son bulur ve yerine Tekel kurulur. Tekel cumhuriyet ekonomisinin en önemli aktörlerinden birisidir.
Port İzmir 2013’ün teması: Ekoloji ve İzmir
İlki 2007’de İkincisi 2010’da düzenlenen Port İzmir- Uluslararası Güncel Sanat Festivali’nin üçüncüsü Eylül 2013’te düzenlenecek. Hazırlıklara çoktan başlanan organizasyon, Ayşegül Kurtel ve Fransız Kültür Merkezi Eski Müdürü Jean Luc Maeso’in koordinatörlüğünde ve Solvenyalı Sasa Nobergoj’un küratörlüğünde K2 Çağdaş Sanat Derneği tarafından gerçekleştirilecek. Her dönem farklı bir temayla yapılan etkinliğin üçüncüsünde Ekoloji ve izmir teması işlenecek. Bilimsel ve sanatsal olmak üzere iki bölümde etkinlikler düzenlenecek. Bilimsel komitede yer alan isimler arasında Su Bilimci Güzel Yücel ve Peyzaj Uzmanı ve Sanat Tarihçisi Isabella Levigne var. Kurtel Port İzmir’de ilk kez "Artist in Residence-Misafir Sanatçı" uygulamasını hayata geçireceklerini söylüyor:"Festivale katılacak altı sanatçıyı İzmirli aileler evlerinde konuk ederek ağırlayacak. Artist Residence adı verilen bu uygulama İzmir’de ilk kez gerçekleştirilecek."