Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
04 Ekim 2024
BU ORAN ÇOK CAN SIKICI, ÇOK!

Tüketici fiyatlarının eylül ayındaki artışı genel beklenti olan yüzde 2’nin neredeyse yarısı kadar daha fazla oldu. Tüketici fiyatları geçen ay yüzde 2.97 arttı.

BU ORAN ÇOK CAN SIKICI, ÇOK!

Aslında İstanbul Ticaret Odası’nın yüzde 3.90’lık açıklamasından sonra eylül için beklentileri revize etmek gerekiyordu ama yine de bir umut yüzde 2 dolayında bir oran bekleyenler çoktu.

Eylül ayındaki bu oran geçen yılın aynı ayındaki yüzde 4.75’in altında (öyle olması da gayet normal tabii ki), 2022’deki orana göre de bir miktar düşük ama daha önceki tüm yılların eylülünden hâlâ çok yüksek. 2018’in eylülünde o yıla özgü olarak ortaya çıkan yüzde 6.30’luk rekor artışı ayrı tutuyorum.

İşte bu yüzden yüzde 2.97’lik oran çok can sıkıcı ve yakın zaman için öngörülen planları bozucu bir nitelikte…

Temel amaç karışıyor

Uygulanan ekonomi politikasının enflasyonla ilgili temel amacı nedir şeklindeki bir soru ilk bakışta çok anlamsız görünebilir.

Oysa bu soruya siyasetçi başka türlü, Merkez Bankası başka türlü yanıt verecektir.

Elbette ortak amaç enflasyonu aşağı çekmek ama hangi enflasyonu?

Öncelik yıllık oranı belli bir düzeye indirmek mi, yoksa aylık oranda bir istikrar kazanmak mı?

Siyaset tabii ki yıllık oran diyecektir. Çünkü yıllık oranın düşeceği zaten biliniyordu; 3 Temmuz’da da bu durum belirginleşti. Herkes biliyordu zaten ne zaman ne olacağını. Ama olsun; bir de havalı bir isim bulundu “dezenflasyon süreci” diye. Ne var ki, baz etkisine dayalı düşüş bir süre sonra sekteye uğrayacak, baz etkisi oluşturacak yüksek artışlar bitecekti. İşte eylülde kısmen bitti.

Enflasyonda düşüşten Merkez Bankası’nın ne anladığı ise çok farklı. Merkez Bankası ısrarla ama ısrarla “Bizim için yıllık oranın değil, aylık oranın seyri önemli” diyor.

Peki şimdi eylülde yüzde 2.97 artış yaşandıktan sonra ne denilecek? Bu da belli sayılır.

Siyasetçi “İşte görüyorsunuz, yıllık enflasyon düşmeye devam ediyor” demeyi sürdürecek.

Merkez Bankası’nda ise keyiflerin dünden beri fena halde kaçtığını tahmin etmek zor değil.

Merkez Bankası aylık artışı yüzde 2.5 dolayında beklerken böylesine bir oran ortaya çıktı. Üstelik mevsimsellikten arındırılmış oran belli ki biraz daha yüksek ve o oranı bugün öğreneceğiz.

Ters giden bir şeyler var

Türkiye enflasyonla mücadele ediyor, en azından kağıt üstünde bu yazıyor, konuşmalarda bu dile getiriliyor. Ama ters giden bir şeyler var…

Sen tut mart ayından beri politika faizini yüzde 50 olarak uygula.

Faizin yüzde 50’ye çıkarıldığı mart ayının son haftasından eylül sonuna kadar geçen altı ayı aşkın sürede dolar neredeyse yatay kalsın ve yalnızca yüzde 5 artsın. Bu oranda kalınması ayrı bir konu; bu oran doğrudur, değildir; o konu üstünde durmuyorum, bunun nasıl sağlandığının üstünde de. Sonuçta ithal maliyet enflasyonunu neredeyse yok et.

Yüzde 50’lik faiz yüzünden işletmelerin adeta canı çıksın; krediye ulaşmak mümkün olamasın.

Tümüyle baz etkisi kaynaklı yıllık enflasyon düşüşü dezenflasyon süreci başladı diye adeta şenliklerle kutlansın ama enflasyonda düşüş olduğuna kimse inanmasın, daha da kötüsü vatandaşta bu yönde bir görüş oluşmasın.

Merkez Bankası kimi zaman örtülü, kimi zaman açıkça “Para politikasıyla bir yere kadar, maliye politikasından da destek gelmeli” diyerek elinden geleni yaptığını ama bu yapılanların yetersizliğini haykırsın.

Yine Merkez Bankası fırsat bulduğu her ortamda hizmet enflasyonuna ve buradaki katılığa dikkat çeksin…

Ve gelinen durum… Eylül ayında fiyatlar yüzde gibi 2.97 hiç hesapta olmayan düzeyde bir artış göstersin.

Sahi sizce de yanlış giden bir şeyler, eksik olan bir şeyler var, değil mi?

Bu enflasyon eğilimiyle faiz indirilebilir mi?

Giriş bölümünde de dikkat çektim. Altı ayı aşkın süredeki dolar artışı yüzde 5 düzeyinde. Hatta zaman zaman kimi çevreler “Kur artışı enflasyonu tetiklerdi, bakın kur artmıyor ama enflasyon yine düşmüyor” görüşünü dile getiriyor. Ben de bu görüşte olanlara “Düşünün, bir de kur artsa enflasyon nerelere giderdi” diye yanıt veriyorum.

Kur konusuna niye döndüm, anlatayım. Politika faizinin kasım ayında düşürüleceğine, hatta düşürülmesi gerektiğine dönük görüş giderek daha çok taraftar buluyor.

Merkez Bankası sıkı para politikası konusunda aylardır ne diyor:

“Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.”

Merkez Bankası eylül ayındaki bu oranı değil belirgin ve kalıcı bir düşüş, tabii ki bir düşüş olarak bile okumayacak; değil çünkü. Dolayısıyla ekim ayı toplantısında faiz indirimi gündemden düştü.

Peki kasım? Eylüldeki bu fiyat artışından sonra ekimde hızlı bir gerileme olur mu, bilemeyiz. Kasım toplantısı öncesinde ekim ayı enflasyonunda kayda değer bir yavaşlama gözlense bile bu Merkez Bankası’nın vurguladığı “Aylık enflasyonun ana eğiliminde” bir yavaşlama anlamına gelir mi; herhalde gelmez.

Enflasyon düşme eğilimine girmemişken gidilecek bir faiz indirimiyle yeniden hızlanması muhtemel bir dolar kuru enflasyonu tekrar zıplattığında elimizde kuru tutmak için atacak rezerv barutu olacak ama böyle bir durumda tümüyle başa dönmüş olmayacak mıyız?

İran ile İsrail arasındaki son füze gerilimini hiç hesaba katmıyorum bile…

KAYNAK Alaattin Aktaş / Ekonomim.com
DİĞER HABERLER
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?

Merkez Bankası politika faizini yüzde 50’de sabit tutmakla birlikte Para Politikası Kurulu metninde önceki metinlere göre epeyce bir değişiklik yaptı. Merkez Bankası’nın açıklamasındaki değişiklikler ağırlıklı olarak faiz indirimi için aralık ayına işaret edildiği şeklinde yorumlandı.

LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

20-21 Kasım 2024 tarihlerinde, Fındıklı ve Ardeşen’deki Lipton Çay Üretim Fabrikalarında çalışan üyelerimize yönelik eğitim programı düzenlendi. Programın açılışı, Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz ve Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel tarafından gerçekleştirildi.

ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?
ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?

Yıl sonuna yaklaştıkça giderek daha çok tartışılan bir konu var. “Ücretler gelecek dönem için öngörülen enflasyona endekslenerek mi belirlense, yoksa geride kalan dönemin enflasyonu dikkate alınarak mı?”

“ASGARİ” İNSANCA OLMALI
“ASGARİ” İNSANCA OLMALI

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş başkanları, emekçilerin temel hak ve taleplerini Meclis’e taşıdı.