BUGÜN BAYRAM VOLTA ATIN ÇOCUKLAR
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. 10 Ocak, 60’lı yıllarda “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanırdı, ancak çok uzun zamandır basın emekçileri için ifade özgürlüğüne yönelik baskılara ve kötü çalışma koşullarına dikkat çekebilmek dışında bir anlam ifade etmiyor.
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. 10 Ocak, 60’lı yıllarda “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanırdı, ancak çok uzun zamandır basın emekçileri için ifade özgürlüğüne yönelik baskılara ve kötü çalışma koşullarına dikkat çekebilmek dışında bir anlam ifade etmiyor
Stajyer adı altında yıllarca sömürülen, sigortasız çalıştırılan, sendikalaşmaları engellenen, deprem bölgesinde görev yaparken “sağlam” denilen bir otelin altında can veren, 35 sivilin can verdiği Uludere Katliamı’na ilişkin yaptıkları haberleri iktidarın talimatıyla 13 saat yayınlanmadan bekletilen, muhalif oldukları için kendilerini bir anda kapının önünde bulan, basılmamış kitapları yasaklanan gazetecilerin ülkesi: Türkiye. Bir de tüm bunlara iktidara muhalif olduğu için cezaevlerine tıkılan 100’e yakın gazeteci de eklendiğinde, bu ülkede 10 Ocak’ın kutlanacak bir gün olarak ne kadar anlamsızlaştığı bir kere daha ortaya çıkıyor. BirGün’e konuşan gazeteciler ve yazarlar da, basın emekçilerinin yoğun baskı altında olduğuna dikkat çekerek, 10 Ocak’ın artık bir mücadele günü olarak adlandırılması gerektiğini belirtiyor.
Kısa süre önce muhalif yazılarından ötürü Habertürk Gazetesi’nden kovulan Ece Temelkuran, “Çalışan gazetecileri tebrik ediyorum” derken, Ertuğrul Mavioğlu da “Çalışan gazeteciler gününün yanında bir de çalışmayan gazeteciler günü ilan etmenin tam zamanı” diye konuşuyor. Çok sayıda çalışanı tutuklanan Özgür Gündem Gazetesi’nin editörü Hatice Bozkurt ise, gazeteciliğin gerçeği açığa çıkarma mesleği olduğuna işaret ederek tüm baskılara karşı gerçeğin sesi olmaya devam edeceklerini vurguluyor.
Şimdi söz gazetecilerin:
Gazeteci-Yazar Ece Temelkuran: Çalışmayan bir gazeteci olarak ne diyeyim! Çalışanları tebrik ediyorum.
Gazeteci -Yazar Ertuğrul Mavioğlu: Ülkede yargı sistemi, siyasal sistem bütün olarak değiştiği gibi medyada da sistem değişiyor. İktidarın çok egemen olduğu yeni bir döneme girdik. Bu da hızlı bir şekilde gazetecilere, çalıştıkları gazetelerden ve televizyonlardan uzaklaştırma olarak yansıyor. İki türlü oluyor bu; ya doğrudan doğruya kovma yoluyla oluyor, ya da dik durmak isteyenler o kurumlarda çalışmak istemiyorlar. Çünkü iktidar artık haberlerin nasıl olacağı konusunda yeni bir şekillenme, bir yapılanma ortaya çıkartıyor ve bunun sonucuna insanlar katlanamıyorlar. O yüzden çalışan gazeteciler günü yerine bir de çalışmayan gazeteciler günü ilan etmenin tam zamanı.
Özgür Gündem Gazetesi Editörü Hatice Bozkurt: Biz ilk çıktığımız günden itibaren, özgür basın geleneğini sürdüren, kamuoyunu gerçekler ışığında aydınlatmaya çalışan bir gazete olarak her zaman baskı altında çalıştık. Gazetecilik haber yaparak toplumu aydınlatmak, gerçeği açığa çıkarmaktır, gazeteciliğin gerçek anlamı budur. Biz Özgür Gündem Gazetesi olarak, her zaman gazeteciliğin, haberciliğin gerçek anlamını vererek çalışmalarımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Bu baskılar devam etse de gazeteciliği gerçek anlamıyla sürdürmek isteyen insanların her zaman olacağına inanıyoruz. Bunu istemeyen, farklı şekilde kamuoyunu yönlendirmeye çalışan tüm anlayışlara karşı gerçeğin sesi olmaya devam edeceğiz.
‘TUTUKLAMALARLA ENGEL OLAMAZLAR’
DİHA muhabiri Mütha Çetin : Devlet zihniyeti 1990’lı yıllarda düşünen ve düşünme ihtimali olan sol, sosyalist ve Kürt kesimi üzerine en kaba haliyle baskı uykularken, bugün ‘KCK’ adı altında düzenlenen operasyonlarla baskı yönteminin kılıfı oldu. 20 Aralık’ta Kürt basınına yönelik gerçekleştirilen operasyonlarla tutuklanan arkadaşlarımızın yerine de bugün dışarıda olan bizler haberler yapıyoruz. Tutuklamalarla gazetecilerin gerçekleri yazmalarının önüne geçilmek isteniyor ki, bugün tutuklu arkadaşlarımızın adına yaptığımız ve onların imzalarını attığımız haberler susmayacağımızın en somut örneğidir.
BirGün Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlker Yaşar: Türkiye’de de AKP iktidarının her geçen yıl biraz daha sıkarak boğduğu basın ve ifade özgürlüğü, artık ölüm döşeğinde. Baskılarla, tehditlerle, rüşvetlerle, ikramiyelerle, bonuslarla, ödüllerle gazeteciliği’ "çok yaşa sultanım, senden daha iyisi mi var" noktasına getiren iktidar, muhalif gazetecileri de yıldırarak, işten attırtarak, tutuklatarak, "cadı avını" sürdürüyor. İktidar ülkeyi adeta bir muhalif gazeteciler hapishanesine dünüştürdü. Ancak bilinmelidir ki, bu ülkede basın ve ifade özgürlüğü yoksa, 70 milyonun da özgürlüğü yoktur. Bu nedenle gün tutuklu gazetecilere sahip çıkma günüdür. Onların özgürlüğü halkın özgürlüğüdür. Ya onlara sahip çıkacağız ya da özgürlüğümüze veda edeceğiz. Karar sizin…
Evrensel Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Fatih Polat: Tabii bir de tutuklanmalarından dolayı çalışamayan gazeteciler var. 97 gazeteci tutuklu ve bugün BirGün Gazetesi’nin ve Evrensel Gazetesi’nin vereceği Tutuklu Gazete’de cezaevindeki 43 gazeteci arkadaşımızın yazısı var. Tam da bu nedenle bugünü aslında basın özgürlüğü için mücadele günü olarak adlandırmak daha anlamlı.
‘Kutlayacak basın bayramı yoktur’
Çalışan gazeteciler gününe dair Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Çağdaş Gazeteciler Derneği de aslında bildiğimiz şeylere vurgu yapıyor. Basın özgürlüğü olmadan kutlayacak bir bayramın olmadığını dile getiren sivil toplum örgütleri Çalışan gazeteciler gününe ilişkin düşünceleri şu şekilde ifade ediyor:
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi: Ne yazık ki ülkemizde, gerek yasalardan kaynaklanan nedenlerle, gerekse fiili uygulamalar nedeniyle, basın emekçileri hem devletin hem de medya patronlarının baskılarına karşı korumasız durumdadır. Bu ortamda, ülkemizde gerçek anlamda basın ve ifade özgürlüğünden söz edebilmemiz mümkün değildir. Gazeteciler sansür ve otosansürün etkisi altındadır. Tutuklamalar, davalar ve soruşturmalarla yaratılan korku ortamı; siyasi iktidarların tehditleri karşısında çok sayıda basın emekçisinin işten atılması; gazetecilerin özgürce çalışabilme koşullarını ve editoryal bağımsızlığı ortadan kaldırmaktadır.
Çağdaş Gazeteciler Derneği: ÇGD’ nin ne kutlayacak basın bayramı, ne de anacak gazeteciler günü yoktur. ÇGD’nin, ülkeyi yöneten iktidardan basın, düşünce ve ifade özgürlüğü talebi vardır. ÇGD, tutuklu tüm gazetecilerin özgürlüklerine kavuşmasını, tutuksuz yargılanmasını, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını, basın ve ifade özgürlüklerini kısıtlayan yasaların demokratikleştirilmesini talep etmektedir.
10 Ocak’ın tarihçesi
1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete sahibi, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı aldılar. Bu gelişme karşısında, gazeteciler 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası binası önünde toplanarak Vilayet’e kadar bir yürüyüş yaptılar. Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında ise sendikanın öncülüğünde, BASIN adıyla kendi gazetelerini 11–12–13 Ocak 1961 tarihlerinde yayımladılar. O tarihten sonra 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlandı. 1971 yılındaki 12 Mart müdahalesinden sonra ise çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak, "Bayram" olmaktan çıkarıldı ve "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak anılmaya başladı.