2018 Mayıs ayında, yıllık cari açık 57 637 milyon dolar oldu. Oysaki geçen sen cari açık 36 281 milyar dolar olmuştu.
Ödemeler blançosunda Döviz açıkları toplamı döviz çıkışını gösteriyor. Bu çıkışlar Dış ticaret açığı -70 153 milyon dolar ile birincil gelir dengesi açığı -11 767 milyon dolar olmak üzere toplam 81 920 milyon dolardır.
Bu çıkışlara karşılık net döviz girişleri de var. Turizm ve diğer hizmetler sektöründen 22 312 milyon dolar ile ikincil gelir kaleminden gelen 1 971 milyon dolar girdi. Bunların da Toplamı 24 283 milyon dolardır. Bu girişleri düşersek geriye cari açık olarak 57 637 milyon dolar kalıyor.
Ödemeler dengesinde yer alan;
Birincil Gelir Hesabı: Çalışanların ücretleri ile doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve diğer yatırımlara ilişkin yatırım gelir -giderler farkını gösterir. Mayıs 2018 itibariyle net 11.767 milyar dolar çıkış olduğunu gösteriyor.
İkincil Gelir Hesabı: Yurtiçinde (yurtdışında) yerleşik bir birim tarafından yurtdışında (yurtiçinde) yerleşik bir birime karşılıksız olarak, imal ya da hizmet gibi reel bir kaynak ya da finansal bir varlık sağlanması şeklinde tanımlanan transferleri içermektedir. Söz gelimi işçi döviz geliri de bu kalemde yar alıyor. Mayıs itibariyle net yıllık giriş 1 milyar 971 milyon olmuştur.
Ödemeler dengesi ; Cari işlemler hesabı Sermaye hesabı = Finans hesabı şeklindedir. Sermaye hesabında bir yekun yoktur. Finans hesabı :
Geçen sene Mayıs ayında 10 902 milyon dolar olan doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi bu sene Mayıs ayında 6 528 milyon dolara gerilemiş.
Portföy yatırımları girişi geçen seneki düzeyde kalmış.
Doğrudan yatırım, portföy yatırımları ve rezerv varlıklar dışında kalan dış borçlanma ve diğer tüm finansal hareketleri gösteren diğer yatırımlar, 2017 yılında – 2 810 milyon dolar iken bu sene -20 344 milyon dolara yükselmiş. Bu demektir ki dış yükümlülükler ve borçlarda hızlı bir artış var.
Rezerv varlıklarda geçen yıla göre daha az azalma var.
Nerden geldiği, kaynağı belli olmayan döviz girişleri (net hata ve noksan ) kalemi 14 837 milyon dolar olmuş.
Net hata ve noksanın yüksek olması, kayıt dışılığın da yüksek olduğunu gösteriyor.
Türkiye bu cari açıkla devam edemez. Cari açığın temel nedeni AKP’nin geçmişteki beceriksizliğinden kaynaklanıyor. Başta dalgalı kur politikası var.
Dalgalı kur politikası, hem içeride rekabeti bozuyor, sektörler arasında, işletmeler arasında haksız rekabet yaratıyor, hem de dışarıya karşı Türkiye’nin rekabet gücünü düşürüyor.
Dalgalı kur sisteminin temel gerekçesi, kur dengesini sağlamaktır.Başka bir ifade ile teoride ve gelişmiş bir piyasada dalgalı kur sistemi, otomatik olarak kur dengesini sağlar. Cari açık veren bir ekonomide döviz talebi artar… Talep arttığı için de kurlar artar. Kur artışı ihracatın artmasını sağlar. Dış cari açık dengeye gelir.
Türkiye’de 2012 yılına kadar da cari açık vardı. Ne var ki kur artmıyordu. Çünkü cari açıktan daha fazla, sıcak para, dış borç, özelleştirme geliri gibi kalemlerden döviz girişi oldu. Ayrıca halkın o yıllarda 120 milyar dolar döviz tevdiat hesabı vadı. Kur artmaya başlayınca herkes döviz bozduruyordu. Bu nedenlerle “dalgalı kur sistemi” 2012 yılına kadar Türkiye’de otomatik kur dengesini sağlayamadı.
Kur artmaya başladı. Kur artışı ihracatı artırmalı ve ithalatı kısmalıydı. Ne var ki bu defa da yine siyasi iktidar, hukuk düzeninde, dış ilişkilerde , demokrasi ve insan haklarında fahiş hatalar yaptı ve ekonomiye olan güven dibe vurdu. Üretimde kullandığımız ara malı ve hammadde üretimi için yatırım ortamı kalmadı.
Dahası bu ithal mallarını içerde üretmek için hükümet, yalnızca bu alanda ithal ikameci ve teşvik politikası uygulamadı.
Gördük kü, iş adamlarını toplayıp ülkelere gitmek, yahut ta falan bakanı piyasalar tutuyor şeklinde iptidai önlemler yerine, geçmiş hükümetler Türkiye için ulusal politikalar oluşturmasını becerebilseydiler, cari açık yoluyla sömürü düzeninden hepimiz kurtulurduk.