Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
05 Temmuz 2015
ÇALIŞMA BAKANLIĞI İŞÇİNİN DOSTU MU, DÜŞMANI MI?

Kapitalizmin gelişmesi; işçileri, emekçileri sermaye karşısında hak arayamaz hale getirince, işçilerin arayışları sendikaları doğurdu.

ÇALIŞMA BAKANLIĞI İŞÇİNİN DOSTU MU, DÜŞMANI MI?

İşçilerin sendikal örgütlenmelerinin büyümesi, güçlenmesi poitikacıları harekete geçirdi. Özellikle sosyal demokrat hareketler işçi-işveren ilişkilerinde hakem rolü üstlenmek üzere çalışma bakanlıklarını devreye soktu. Çalışma bakanlıklarının işçi-işveren ilişkilerindeki rolü ise hakem olmaktan ziyade ilişkilerin zayıf tarafı olan işçileri, daha geçerli bir tanımlamayla emekçileri, güçlü taraf olan sermaye karşısında korumak şeklinde tanımlanıyordu.

Türkiye’de de 1930’lu yıllarda ticaretin ve sanayinin gelişmesine bağlı olarak bir ücret karşılığında çalışanların sayısı artmakta, işçi-işveren arasında ortaya çıkan sorunların çözümünde Borçlar Kanunu yetersiz kalmaktaydı. Çalışma Bakanlığının ilk nüveleri İktisat Bakanlığı bünyesinde bürolar ve daire başkanlıkları şeklinde oluşsa da Çalışma Bakanlığının kurulması için en az on yıl geçmesi, 2. Dünya Savaşı sonrasına Türkiye’nin Batı Kulübü içinde yer aldığını ilan etmesi sonrasına, 1945 yılma gelinmesi gerekti.

Çalışma Bakanlığı’nın felsefesi, zayıf olanı korumaktan hareket etmesini gerektirse de bunun gerçekleştiğini görebilmek için Bülent Ecevit gibi bir sosyal demokrat siyasetçinin Çalışma Bakanlığı koltuğuna oturması gerekecekti. Ecevit’in zayıf olanlara sahip çıkmak felsefesine sıkı sıkıya sarılması sonrası sendikal örgütlenme, hak arayışları tarihinin en üst düzeyine çıkmış, Çalışma Bakanlığı’nın önermeleri ile yapılan düzenlemelerle toplumsal adalet, üretileni hakça paylaşılması konularında epeyce ilerleme sağlanmıştı. Bu süreç, bir yandan Devrimci İşçi Sendikaları’nm (DİSK) kurulmasını sağlarken, diğer taraftan da durumdan rahatsız olan işverenlerin, uluslararası sermayenin Türkiye için yeni projeler üretmesine kadar sürüklenmesine sebep olacaktı. Yürütülen bu kampanyanın sonu, bizleri 12 Eylül 1980 askeri cuntasının kucağına atacaktı.

İşverenlerin arzuladığı, özlemle beklediği cuntanın ilk işi mücadeleci sendikaları kapatmak, sendikacıları tutuklamak, İş Kanunu’nu ve Sendikalar Kanununu kendi felsefesine uygun olarak yeniden yazmak olacaktı. O tarihten bu yana Türkiye üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) cephesinde her yıl sanık sandalyesinde oturmaya, her yıl yeminler etmeye, ‘Bu yıl, iş ve sendikalar kanununu söz verdiğimiz, imzaladığımız ILO standartlarına uygun hale getireceğiz’ diye yeminler etmeye devam etti.

AKP hükümetleri döneminde de bu sözler, bu yeminler her yıl tekrarlandı. Ama yemin etmek, söz vermek çok kolaydı, ‘yemin et ama unut’ taktiğini onlar da uyguladı.

AKP iktidarı, 2012 yılında Sendikalar Kanununda sözde ILO’nun istediği, beklediği değişiklikleri de içeren bir düzenleme yaptığını iddia etti.

Ama bu doğru değildi, Erbakan Hoca’nın deyimi ile ‘pansuman tedbir’ moda deyimle sadece ‘yüz nakli’ gerçekleşmişti. Çalışma Bakanlığı da, hükümet de zayıf olan işçiler için değil güçlü olan patronlar için düzenleme yapmıştı. Üstelik sözde yeni yasanın Ekonomik Sosyal Konsey Üyesi’ konfederasyon üyesi olan yani Türk-İş, Hak-İş ve DİSK konfederasyonlarına üye sendikalara baraj konusunda sağladığı çok önemli bir avantaj dikkat çekiciydi. Anlaşılan kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarda mevcut sendikal sistem kendisini korumak adına hükümet ile anlaşmıştı. Ekonomik Sosyal Konsey Üyesi üç işçi konfederasyonuna üye sendikalara yüzde 1 örgütlenme barajı getirilirken, bağımsız sendikalara baraj yüzde üç oluyordu.

Bu durum Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü. Anayasa Mahkemesi, Çalışma Bakanlığı’na ve sendikacılara ders anlamına gelecek bir karara imza attı. Raportörün incelemesi o kadar kapsamlıydı ki İLO sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa Sosyal Şartı incelenmekte, konu ile ilgili akademisyenlerin (hocaların) makaleleri, öğretileri, teorileri Anayasa Mahkemesi kararma tam olarak yansıyordu.

Anayasa Mahkemesi, kendisini korumak adına eşitlik ilkesini ve İLO sözleşmelerini bir kenara koyan sendikacılara da, zayıf olan işçileri koruması gerektiği halde güçlü olan işverenleri korumayı tercih eden Çalışma Bakanlığı’na da ‘eşitlik ve örgütlenme özgürlüğü’ dersi veriyordu. Bu felsefe ile çalışacaksa Çalışma Bakanlığı’m kapatıp zayıf olan işçileri korusun diye Anayasa Mahkemesi’ni daha fazla çalıştırmak gerekebilir.

DİĞER HABERLER
EN BÜYÜK EMANET CUMHURİYET!
EN BÜYÜK EMANET CUMHURİYET!

İşgal altındaki topraklardan bağımsız bir ülke, ümmet olan topluluktan millet, padişahlıktan millet egemenliği yaratan sistemin adıdır; Cumhuriyet.

DAHA AZ SOSYAL HARCAMA, DAHA ÇOK VERGİ: BÜTÇENİN ŞİFRELERİ!
DAHA AZ SOSYAL HARCAMA, DAHA ÇOK VERGİ: BÜTÇENİN ŞİFRELERİ!

2025 bütçesinde ‘daha az sosyal harcama ve daha çok vergi’ var. Sosyal harcamalar kısılırken daha çok vergi toplanması hedefleniyor. Bütçe gelir bölüşümünü iyileştirmek bir yana, daha da bozacak özelliklere sahip.

ÜCRETLİLER HER YIL DAHA YÜKSEK VERGİ ÖDÜYOR
ÜCRETLİLER HER YIL DAHA YÜKSEK VERGİ ÖDÜYOR

Türk-İş, vergi konusundaki mevcut sorunlar ile bu sorunlara çözüm önerilerini içeren bir rapor hazırladı.

POLONEZ İŞÇİLERİ PASTAYI KESTİ MÜCADELEYİ YÜKSELTTİ
POLONEZ İŞÇİLERİ PASTAYI KESTİ MÜCADELEYİ YÜKSELTTİ

Mücadelelerinin 100’üncü günlerini pastayla, halaylarla kutlayan Polonez işçileri, Çarşamba günü Kocaeli Şekerpınar’da kurulu Bifet fabrikası önünde açıklama yapacaklarını duyurdu. İşçiler kararlılık mesajı verdi.