CARİ AÇIK ÇOK KÜÇÜLDÜ KÜÇÜLMEYE DE ACABA BU NASIL OLDU?
2024-2026 dönemi orta vadeli programında geçen yıl için yaklaşık 35 milyar dolar cari açık öngörüldü.
![CARİ AÇIK ÇOK KÜÇÜLDÜ KÜÇÜLMEYE DE ACABA BU NASIL OLDU?](https://www.tekgida.org.tr/wp-content/uploads/2025/02/cari-acik-cok-kuculdu-kuculmeye-de-acaba-bu-nasil-oldu.jpg)
Ancak altın ithalatına kota uygulanması ve enerji faturasının umulandan düşük gerçekleşeceğinin görülmesi, ayrıca ekonominin yine öngörülene göre daha az büyüyeceğinin anlaşılması üzerine 2025-2027 dönemi programı yapılırken 2024’ün cari açığı 22 milyar dolar olarak tahmin edildi. Bu tahmin OVP’nin açıklandığı geçen yılın eylül ayında yapıldı.
Ancak gidişat 2024 yılındaki cari açığın bu tahminin de altında kalacağını gösteriyordu. Nitekim Merkez Bankası tarafından dün yapılan açıklama geçen yılki cari açığın 10 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğini ortaya koydu.
Geçen yılki 9 milyar 973 milyon dolarlık cari açık, 2021’deki 6,2 milyar dolardan sonra uzun yıllardır görülmeyen düşük bir düzeye işaret ediyor.
Geçen yılki gerçekleşmenin 22 milyar dolar olacağının tahmin edildiği 2025-2027 dönemi programında bu yılki cari açığın 28,6 milyar dolar olarak öngörüldüğünü de hatırlatayım.
30 milyarlık iyileşme nasıl oldu?
Türkiye 2023 yılında yaklaşık 40 milyar dolar cari açık vermişti. Geçen yılki açık 10 milyar dolara indi ve yaklaşık 30 milyar dolarlık bir iyileşme sağlandı.
Peki bu hangi kalemlerden kaynaklandı?
Türkiye döviz gelirlerini çok artırdığı için mi cari dengede böylesine önemli bir iyileşme sağladı, yoksa döviz giderleri mi azaldı?
Bu sorunun yanıtı Merkez Bankası verilerinde var.
Cari açıkta 2023’e göre gerçekleşen yaklaşık 30 milyar dolarlık (29,9 milyar) gerilemenin 12,1 milyar doları altın, 3,7 milyar doları da enerji ithalatındaki düşüşten kaynaklandı. Yani 30 milyara yaklaşan bu iyileşmenin yaklaşık 16 milyar doları altın ve enerji ithalatındaki azalmadan oluştu.
Altındaki 12,1 milyar dolarlık azalma, net azalmayı gösteriyor. Detaya inince altın ithalatının 12,9 milyar dolar, ihracatının ise 848 milyon dolar gerilediği, böylece net azalmanın 12,1 milyar dolar olduğu dikkati çekiyor.
Cari denge 2024’te net altın ithalatı dikkate alınmasa 3,6 milyar, enerji ithalatı dikkate alınmasa 39,1 milyar fazla verecekti. Cari dengedeki fazla altın ve enerji ithalatı birlikte düşünüldüğünde 52,7 milyar doları bulacaktı.
Diğer kalemlerin etkisi de 14 milyar
Cari işlemler dengesini özetleyip iki temel kaleme indiriyorum; dış ticaret ve diğer kalemler.
Dış ticaret dışında kalan kalemlerde 2023’ten 2024’e hemen hemen hiç değişiklik yok. Bu kalemlerdeki net döviz girişi yalnızca 118 milyon dolar değişmiş. 2023’te 46,4 milyar olan giriş, geçen yıl 46,3 milyar dolara inmiş.
Dolayısıyla cari dengede 30 milyara yaklaşan iyileşmenin hemen hemen tümü dış ticaret dengesinden kaynaklanıyor. Bu 30 milyarın 16 milyarının da altın ve enerji kaynaklı olduğunu belirttim. Dolayısıyla geriye kalıyor 14 milyar dolar.
İşte bu 14 milyar dolar da ağırlıkla hammadde ithalatındaki azalmadan kaynaklanmış durumda.
Bu durum da hep vurgulandığı gibi daha az üretim, daha az büyüme ve daha az istihdam demek.
Nitekim hafta içinde açıklanan verilerle sanayi üretimimin aralık ayında rekor düzeye ulaşmakla birlikte yıllık bazda kayda değer bir artış kaydetmediğini gördük.
Bu durum hiç kuşku yok ki büyüme verilerine de yansıyacak.
İşsizlikte de yine yakın zamanda değindiğim gibi görünür oran bir iyileşmeye işaret ediyorsa da aslında gerçek işsizlik rekor düzeylerde seyrediyor.
Gidişat değişir mi?
Cari dengenin geçen yılki hızlı düşüşünde altın ve enerji dışında kalan etkenlerin pek öyle mutlu olunacak bir durumu yansıtmadığı ortada. Türkiye yıllık bazda 30-40 milyar dolarlık açıkları rahatlıkla ve zora girmeden karşılama gücüne sahip. Yeter ki bu açık, üretim ve büyümenin sonucu olsun.
Yaşanmakta olan, daralma değilse de bir anlamda yerinde sayma. Bu eğilim 2025 yılında farklılaşır, hele hele tersine döner mi? Ufukta buna ilişkin bir emare görüldüğünü söylemek zor.
Ama 2025’te faizler olması gerekenden daha hızlı aşağı çekilmeye başlanır ve mevcut para politikası da tümüyle terk edilirse gidişat elbette tümüyle değişir.