ÇAYIN DİLİNDEN EN ÇOK ÜRETEN ANLAR
ÇAYIN DİLİNDEN EN ÇOK ÜRETEN ANLAR
ÇAYIN DİLİNDEN EN ÇOK ÜRETEN ANLAR- FATMA GENÇ, MUSTAFA EBERLİKÖSE Yaş çay sezonunun açılmasıyla birlikte Çay Kanun Tasarısı gündemdeki yerini kaybetti. Oysaki tasarıyla ilgili somut adımlar atılmaya devam etti. Tasarıya son halini verdikleri konusunda 30 Mayıs’ta açıklama yapan Ulusal Çay Konseyi ve Rize Ticaret Borsası adına Ali Bayramoğlu ve Mehmet Erdoğan Haziran ayında tasarının meclise gideceğini açıkladılar. Tasarının yeni haliyle ilgili en önemli vurguları “üretici daha çok kazanacak”. AKP’li Ali Bayramoğlu’na göre mevcut kanun, çay üretimindeki sorunlarının temel kaynağı. Çünkü mevcut Kanun’da hiçbir düzenleme bulunmamakta ve bu nedenle sektörde kimin ne yaptığı belirsiz. Bayramoğlu’na göre AKP iktidara geldiğinden bu yana çaya el atmış ve çay üretimi ivme kazanmış. 1984 yılında düzenlenen ve şu an halen yürürlükte olan Çay Kanunu’na baktığımızda Bayramoğlu’na hak vermemek elde değil. Evet, Çay Kanunu yeniden düzenlenmek zorunda. Çünkü çay üretimi hakkındaki tüm söz hakkı kuru çay ticareti yapanların. Yaş çay üreticileri ise git gide kendi bahçelerinde işçileştiriliyor. Bir kısım üretici ise çay üretimini bırakmış durumda. AKP iktidara geldiği yıllara kadar ortalama 250 bin ton yaş çay alan özel sektör bugün ise 500 bin tonun üzerinde yaş çay alımı yapıyor. Dünya üzerindeki en sağlıklı yaş çayı yetiştirebilme olanaklarımız, Ülker gibi büyük sermaye gruplarının iştahını kabartıyor. Bu alandaki karlarını artırabilmek için de düzenleme istiyorlar. Peki, yapılan düzenlemelerden sonra yaş çay üreticileri “daha çok kazanacak” mı? AKP’lilerin yeni Çay Kanunu’na dair yaptıkları planlara bakarsak “hayır”. Yeni Kanun’la hedeflenen çayın ihracat potansiyelini arttırmak. Srilanka, Hindistan ve Kenya gibi üretici ülkelerin üretim maliyetleri çok düşük. Çay şirketlerinin rekabet edebilmesi için maliyetleri düşürmesi gerekir. Peki ilk düşürülecek maliyet ne olacak? Elbette ki üreticiye verilen yaş çayın fiyatını düşürmek. Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu’nun işaret ettiği gibi; eğer bu tasarı kanunlaşırsa 5 yıl içinde yaş çay taban fiyatı 250 kuruşa kadar geriler. “Kuru çay taban fiyatı” da ne? Aslında hazırlanan taslağa baktığımızda “kuru çay taban fiyatı”nın açıklamasının çay sektörünün “Çay Borsası”na hazırlığı olarak görmek mümkün. Üretim maliyetlerini düşürmeyi planlayan kuru çay üreticileri, rekabet edebilir bir yapıya kavuşmayı hedefliyor. Tasarıda yer alan geçici 8. maddede belirtilen ifade bunu açıkça göstermektedir. Maddeye göre, 2010 yılı yaş çay fiyatının hükümet tarafından belirlenecek, kanun yürürlüğe girdiği andan itibaren hükümet devreden çıkacak ve yaş çay fiyatı borsada rekabet koşullarında belirlenecektir. “Çaykur bize lazım” Aslında çok uzağa gitmeden, 2010 yılı çay sezonunda yaşanan gelişmelere bakınca Erdoğan’ın anlatmak istediği apaçık görülüyor. AKP 8 yıl önce daha iktidar olmadan, yaş çay taban fiyatının 1 TL olması gerektiğini savunuyordu. Bu yıl yaş çay taban fiyatını 88.5 kuruş olarak belirlendi. Devletin kasasından destekleme primi olarak da ton başına 11.5 kuruş ödenecek. Böylece AKP 8 yılda da olsa, devletin kasasından da olsa yaş çay taban fiyatı için koyduğu hedefe ulaştı. Destekleme primini ise sakın yaş çay üreticisini destekliyorlar diye algılamayın. Özel sektör destekleniyor. Çünkü bu sayede daha ucuza çay alabiliyor. Özel sektör diye tabir ettiğimiz kuru çay üretimi yapan şirketler bu senenin başında kampanyalar başlattılar. Belirlenen yaş çay taban fiyatı üzerinden peşin fiyata yaş çay alımı yapacaklarını duyurdular. Gerçekten ilk günlerde aldılar da. Fakat üreticiler tarlaya ayak basalı daha 2 gün olmuşken Çaykur’un çoğu bölgelerde kontenjan uygulamasına başladığını öğrendiler. Üstelik geçmiş yıllarda sezonun başında dönüm başı 50-60 kilo uygulanan kontenjan bu yıl 10-20 kiloya düşürüldü. Çaykur’un kontenjan uygulamasının yanı sıra ödeme süresini de uzatması, üreticileri yaş çaylarını özel sektöre vermeye yöneltti. Bölgede üreticilerin büyük çoğunluğunun belirlenen kotasının altında Çaykur’a çay vermesi gibi bir sonuç oluştu. Çaykur’da 4 Haziran itibariyle açıkladığı verilerde bu durumu destekledi. Geçtiğimiz yıl 593 bin ton yaş çay alan Çaykur bu sene daha ilk sezonda henüz 117 bin ton çay almış durumda. Çaykur halkındır halkın kalacak Anti demokratik yasa geliyor Sözleşmeli çiftçilik başlıyor Sözleşmeli çiftçilik yöntemi ise aslında küçük üreticilik biçimini etkisizleştirebilmek için biçilmiş kaftan. Yaş çay üreticileri kendi tarlalarında işçileştirilerek şirketlerin emrine giriyor. Şirketler, pazar rekabetinin yanısıra üreticilerle tek tek uğraşmaktan kurtuldukları gibi, doğal şartların getireceği risklerden, üretim zamanı riskinden ve tarladaki emeği kontrol sıkıntısından sözleşmeli çiftçilik yoluyla kurtulabiliyor. Temel bir insan hakkı olarak; gıda meselesi Doğu Karadeniz’de üretilen çay, hiçbir kimyasal ilaçlama sürecine uğramadığı için sağlıklı bir çay. Dünyada en çok çay tüketilen ikinci ülke Türkiye. O zaman kendi üretimimizin kendi tüketimimizi karşıladığı noktada neden ihracata gerek duyalım? Cevabı basit; çay ticareti yapanlar daha fazla kazansın diye. Hem de nasıl biliyor musunuz? Çay ihracatı bahanesiyle yapılan düzenlemeler sonucunda çay ithalatının da önünün açılmasıyla. Ticaret erbabı eline geçen ürünü pazarlar, ülkede üretimin devam edip etmemesiyle pek ilgilenmez. İthal çayın kazancı daha fazla olursa da onu pazarlar. Üreticilerin sürdürülebilir bir biçimde tarım yapma hakkı olduğu kadar halkın da ucuz ve sağlıklı gıda temin edebilme hakkı vardır. Devlet tüm bunları teminle yükümlüdür. O nedenle devlet yeterli ve istikrarlı bir biçimde çay üretimini teşvik etmeli, aynı zamanda da tüketicilerin sürekli ve sağlıklı bir biçimde çay tedarikini garanti altına almalıdır. Tarımsal alanda uygulanan yanlı politikalar, gıda üretimi yapabilen bir ülkeyken gıda ithali yapan bir ülke haline dönüşümü sağlar. Çayın dilinden en çok üreten anlar. O nedenle Çay Kanunu da üreten yapsın. Yönetenler, tüccarları değil üretenleri dinlemek zorundadır. Sağlıklı ve “tavşan kanı” çay yudumlamaya devam etmek istiyorsak, söz hakkı yaş çay üreticilerinin olmalı, Çaykur da üretimin istikrarını ve gelişimini sağlama görevini yeniden üstlenmelidir.
|