Yeryüzündeki biyolojik çeşitliliğin en değerli yapı taşlarından biri buğday, ülkemizde tahıl üretiminin büyük kısmını kaplıyor. Türkiye’de yaşanan ekonomik çalkantılar, mevsimsel dengesizlikler gibi nedenler geçen aylar boyunca buğday üreticisini, hasat döneminde zora düşürdü. Tarlada başaklar dolmadı. Ürünün hasat masrafını karşılayamayacağını anlayan çiftçiler, ekili tarlalarını hayvanlarına bıraktı. Mazot ve gübre fiyatlarındaki yüzde 50 zam da çitfçinin yüküne yük kattı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Atalık, sadece buğday üreticisinin sorun yaşamadığını söyledi. İthalata dayalı büyüme rakamlarının gerçeği yansıtmadığını, çiftçinin belini kırdığını söyleyen Atalık, “Türkiye ithalat sarmalına dolanmış vaziyette” ifadesini kullandı.
Tarımda üreten bir ülke olmak için ilk olarak kooperatifleşmenin sağlanması gerektiğini vurgulayan Atalık, çiftçinin Belçika’dan daha büyük bir alanı ekmekten vazgeçtiğini, terkedilen alanların betonlatığını anlattı.
Türkiye’de sulanabilir 8.5 milyon hektar alan olduğunu anımsatan Atalık şöyle konuştu: “Yüzey sulama yöntemlerinden Türkiye, yağmurlama sulama ve damla sulama gibi sistemlere geçtiğinde bu sulanabilir alanımızı 12 milyon hektara çıkarabiliriz. Türkiye daha kaliteli ve verimli buğday yetiştirmeye yönelmeli.”
DESTEK DEĞİL BİRLİK GEREK
Atalık, çiftçinin desteklenmesinin değil, birlik olmasının tarımı kalkındıracağına dikkat çekti: “Birliktelik ancak kooperatifleşmeyle sağlanır. 639 sayılı kararnameyle Tarım Bakanlığı 2012 yılında yeniden yapılandırıldı. ‘Kooperatifleşmeyi teşvik etme’ bölümü kaldırıldı. Tarımda ileri ülkelerde hep çitfçi örgütlüdür. Böylece çiftçi yönetime tarım politikaları konusunda sözünü dinletebiliyor.”
TÜKETİCİ DE KOOPERATİFLEŞMELİ
Atalık sadece çiftçinin değil, kentlerdeki tüketicinin de örgütlenmesi gerektiğini söyledi. İstanbul’da ilk adım olarak Tüketici Kooperatiflerinin kurulduğunu anımsatan Atalık, “Çiftçi ve tüketici oturup taleplerini ortaya koyar, üretim planlaması yapılır. Böylece, türketici daha ucuza alırken üretici de daha makül bir fiyatla serbest piyasanın acımasız etkisinden kurtulmuş olarak ürününü sunar.”
Serbest piyasa uygulanan diğer ülkelerde çiftçinin devlet korumasında olduğunu Atalık şu örnekle açıkladı: “Tüketicinin iki liraya aldığı ürün çiftçinin elinde iki lira üzerindedir. Devlet tarafından süspanse edilmiştir. Bireysel çiftçinin desteklenmesi ülke tarımını ayağa kaldırmaz. Kooperatif üzerinden destek verilmeli.”
TARIM PLAN HEDEFLERİNDE SINIFTA KALDIK
Geçenlerde Tarım Bakanlığı 2013-2017 yılı Tarım Planı’nın hedeflerine yüzde 80 ulaşıldığını açıkladı. Atalık, yüzde seksenlik başarının temel misyonu olarak ‘tarımsal üretim’ ve ‘arz güvenliği’, ‘gıda güvenliği’, ‘bitki ve hayvan sağlığı’, ‘tarımsal alt yapı ve kırsal kakınma’ gibi başlıkların gösterildiğini söyledi. Atalık, tüm bu başlıklarda sınıfta kalındığını belirtti. Büyüme rakamlarına göre tarımın yüzde 4.6 altı büyüdüğünü, “İthalatla bu başarı sağlanmış gibi gösteriliyor” diyerek açıkladı.
ARACILIK SORUNU
Üreticinin sorunlarından biri de aracılık. Atalık, ürünün tüketiciye ulaşana kadar her bir halkasında sorun olduğunu söyledi. Aracıyla, direk çiftçiyi karşı karşıya bırakmaktan vazgeçilmesi gerektiğini belirtti.
İKLİM PROJEKSİYONLARI ARAŞTIRILMALI
Mevsimsel değişiklikler, ürünün tarlada kalmasına neden oluyor. Atalık, iklim projeksiyonları yapıldığını ama bunların ülkemizde Japon heyetlerce yürütüldüğünü söyledi. Atalık, şöyle konuştu: “Bu konuda çalışan bilim insanı az sayıda. Onlara da yeterli detek sağlanmıyor. Türkiye’nin karşılacağı sorunları tahmin edip ona yönelik sulama yapması lazım.”
ÇİFTÇİYE 12 MİLYAR İTHALATA 13 MİLYAR
Atalık, üretime geçiş sağlandığı taktirde ikinci adımın da kalite olması gerektiğini söyledi. Atalık, ithalatın en kötü kaçış yolu olduğunu belirtti: “En ufak konuda ithalat çözüm olarak düşünülüyor. Her bir ithalat Türkiye’de üretimi baltalıyor. Çiftçiye, 2017’de 12.7 milyar lira destek verildi ama pamuk ithalatına 6.1 milyar lira, soyaya 3.4 milyar lira, buğdaya 3.8 milyar lira ödendi. Toplam yaklaşık 13 milyar lira.”
BİR YILDA ZONGULDAK KADAR ALANDAN VAZGEÇTİK
On yıl öncesinde tarımsal destek almak için üreticinin ‘çiftçi kayıt sistemi’ne üye olması gerektiğini bugün ise bu şartın geçerli olmadığını söyleyen Atalık, çiftçi kayıt sistemine bugün sadece 2 milyon 100 bin kişinin kayıtlı olduğunu, 700 bin çiftçinin sistem dışı kaldığını belirtti. Atalık, “Tarımdaki bozuk düzen çiftçiyi alandan kaçırıyor” diyerek, “Çitfçinin ekmekten vazgeçtiği alan 3 milyon hektara ulaşmış durumda. Bu Belçika’dan daha büyük bir alan. Son bir yılda ekmekten vazgeçilen alan ise Zonguldak’ın yüz ölçümü kadar. Terkedilen bu alnalar çoğunlukla betonlatı” dedi.