ÇÜRÜME ZİNCİRLEME GİDİYOR
Türk-İş Nerede? yazı dizimize sizlerden gelen mektuplarla devam ediyoruz. Bu mektuplarda Türk-İş´in uzun yıllardır işçi sınıfını neden unuttuğunun yanıtı var. Mektuplardan biri Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu´nun genel başkanlığını yaptığı Tes-İş Sendikası´na üye bir işçiden.
"Türk-İş Nerede?" yazı dizimize sizlerden gelen mektuplarla devam ediyoruz. Bu mektuplarda Türk-İş’in uzun yıllardır işçi sınıfını neden unuttuğunun yanıtı var. Mektuplardan biri Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu’nun genel başkanlığını yaptığı Tes-İş Sendikası’na üye bir işçiden.
Okurumuz işçi adını vermek istemiyor. Bunun yanıtı da aslında mektubun içinde. Türk-İş’i tartışırken, Türk-İş’i ve diğer konfederasyonları oluşturan sendikaların da anti demokratik yapıları daha net ortaya çıkıyor. Sömürü sisteminin sürmesi için sendikalar seçimlerden başlayarak teslim almıyor.
‘Sendikacılık rant kapısı olmaktan çıkmalı’
(Tes-İş üyesi işçi): Türk İş nerede derken olayın biraz daha gerisine gidelim. Ben Tes-İş üyesi bir işçiyim. Bizler en son Türk-İş seçimlerinde Genel Başkanımız da olan Mustafa Kumlu’nun, Türk-İş Başkanı olmaması için imza topladık. Tüm persenol firesiz imzaladı. İşin özü Mustafa Kumlu’nun, Tes-İş’in basma hatta Türk-İş’in başına hakkıyla geldiğine inanmıyoruz.
Sendika başkanları ve şube başkanlarının seçim sistemi değişmeli. e-Devlet üzerinden sendika değiştirme yasallaştığında Tes-İş çok üye kaybedecektir. Kamuda bizler yeni işçiler olarak aynı statüde çalıştığımız aynı işi yaptığımız arkadaşlarımızdan yaklaşık 1000 lira daha düşük ücret alıyoruz.
Her ikimizde işçiyiz, ben 1500 lira alırken aynı işi yaptığım arkadaşım 2500 lira alıyor. Dengesiz maaşların sorumlusu Tes-İş Sendikası’dır. Türkİş ve bazı sarı sendikaların emeğe yüzünü dönmesi için sendika başkanlığının rant kapısı olarak görülmekten çıkması lazım.
Nerden nereye
Mustafa TOKUL (Enplast işyeri baş temsilcisi): Türkiye nin en büyük konfederasyonu olan Türk-İş tarihinin en büyük kayıplarım yaşamaktadır. Sadece koltuklarını koruma uğruna sınıfından yoksun işçisinden haberi olmayan sınıf sendikacılığından uzak bir sendikal anlayışla yoluna devam ediyor.
Türkiye’de sendikal anlayış yok ediliyor. Tabi ki biz işçiler, sendika ağalarına değil, sendika patronlarına değil, işçinin derdim sıkıntısını dinleyen, işçilerin aleyhinde çıkan yasaları püskürtülmesinde bize önderlik eden, Türk-İş bekliyoruz. Maalesef Türk-İş, hükümetin koalisyon ortağı gibi, hükümetin çıkarttığı yasalara suskun varlığı yokluğu belli olmuyor. Oysa ki Türk-İş, 1953 1960 yıllarında mücadeleci sendikal anlayışla bir çok yasanın çıkmasında öncü olmuştur.
Örneğin Türk-İş bu dönemde kamu oyunda itibarını ve etkinliğini arttırdı. 274 sayılı sendikalar yasası, 275 sayılı toplu iş sözleşmesi grev ve lokavt yasasının sürecinde önemli rol oynadı. Fakat şimdi TEKEL direnişi olsun, ÇAYKUR grevi olsun, THY grevi olsun hiç destek olmamıştır. 6356 sayılı sendikalar yasası ile ilgi hiç bir etkinliği olmadı. Ey Türk-İş kendine gel biraz; silkelen kayıp etmeye tahammülümüz kalmadı artık.