O sendika bile.
Kararını son anda geri çekmezse, o sendika bile bugün greve katılıyor.
Memur-Sen bu iktidar döneminde en hızlı büyüyen sendika.
Daha önce hiç bir iş kolunda yetki sahibi değil ama, bu iktidar döneminde Memur-Sen değişik iş kollarında çoğunluk elde ediyor ve yetkili hale geliyor.
2002’den önce çalışanlar açısından revaçta olmayan, fakat AK Parti döneminde dikkat çeken sendikaların başında Memur-Sen geliyor.
Bir hesaba göre, 2002’den bu yana Memur-Sen yüzde 900 gibi müthiş büyüme, hatta patlama gösteriyor.
Çünkü, bu iktidardan destek alıyor.
Memur-Sen bile, bugünkü greve katılıyor.
Grevin niteliği yanında, hükümeti en çok düşündürmesi gereken noktalardan biri, bence Memur-Sen’in bu tavrı.
Hükümete en yakın duran sendika bile, tütün işçisine hak veriyor, Tayyip Erdoğan’ı haksız buluyor. Dost acı söyler, hesabı.
HAK-İŞ’TEN DESTEK
Memur-Sen kadar olmasa da, bu iktidara yakın duran bir başka sendika Hak-İş.
Milli Selamet Partisi-Refah Partisi-Fazilet Partisi çizgisinin dışına pek çıkmayan sendika Hak-İş. O kadar ki, eski başkanlarından biri, rahmetli Necati Çelik daha sonra RP’den milletvekili ve bakan oluyor.
Hak-İş günümüzde zaman zaman eleştirilere katılsa da, bazı kararlarına karşı çıksa da, bu hükümetle diğer sendikalar gibi, öyle büyük çelişkileri yok.
Hak-İş daha önce başka eylemlere katılıyor, bugünkü grevde de yerini alıyor.
Memur-Sen ve Hak-İş, DİSK, Türk-İş ve diğer sendikal örgütlerle birlikte bugün aynı safta yer alıyor. Onlar da, tütün işçisine hak veriyor.
İşçiler ve memurlar pek çok kez birlikte eylem yapıyor, ama bu iki sendikanın diğerleriyle greve katılması, hükümete uyarı değil de, ne?
DÖRT MİLYON KİŞİ
İşçi ve memur sendikalarının toplam üye sayısı dört milyonu biraz aşıyor. DİSK Başkanı Süleyman Çelebi “vicdanı olan herkes tütün işçisine destek için, bu eyleme katılmalı” diyor.
Demokrasiye uzak-yakın teğet geçmeyen 1982 Anayasasında genel grev yok. Oysa, bugün yapılacak eylem, genel grev niteliğinde.
Sendika liderleri 82 Anayasası’nda yer almayan genel grev kavramını ağza almıyor. Bunun yerine, “üretimden gelen güç” deyimini tercih ediyor.
Milyonlar iş bırakıyor, bir siyasi iktidarı demokratik olarak uyaracak başka ne olabilir?
Darbeler tarihe karıştığına ve o sayfalar bir daha açılmamak üzere kapandığına göre, darbe artık yok, size bugün genel grev verelim.
Meclis’te ağır fırtına
SON elli yılda akıllarda kalan, Meclis genel kurulunda yaşanmış üç kavga var.
1 – 1960’ların ortasında TİP milletvekili Çetin Altan’a yapılan tabancalı saldırı. Adalet Partisi’den bir milletvekilinin, Çetin Altan’a kıyasıya saldırısı ile çıkan Meclis’teki kavga.
2 – 1970’lerde, CHP’den ayrılarak başka bir parti kuran Turhan Feyzioğlu’na CHP milletvekillerinin saldırısı. Havada uçuşan çantalar, Feyzioğlu’na isabet ediyor ve ardından tatsız sahneler.
3 – 12 Mart’ta İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün emekli olduktan sonra AP milletvekili oluyor. Türün kürsüde eleştirileri üzerine, CHP milletvekilleri kürsüye yürüyor ve genel kurulda büyük kavga çıkıyor.
Bunun dışında, iktidar-muhalefet arasında pek çok tartışma, elektrikli oturumlar var. Ama, dün konuşuyorum, eskiler bu üç örneği veriyor.
Önceki akşam yaşanan sahneler unutulmayacak kavgalar listesinde yerini alıyor.
Kavganın çıkma nedeni bir sataşma. İktidarın bir kararı, bir eylemi ya da muhalefetin bu karara karşı çıkması filan değil. Fikir ayrılığı, politika farkı filan değil. “Öyle dedi, böyle dedi” gerginliği ile doğan şaşırtıcı patlama.
Sinirler hayli gergin. Bu gerginlikle ülke yönetmek kolay değil. Sinir harbi ile yaratılan olaylar, bu gerginlik, keskin sirke misali, önce küpüne zarar veriyor.
Sayın Başbakan, ne bu şiddet, bu celal?
Haklı olsanız bile, ne bu sinir?
Ya muhalefet? Ne o anlamsız sataşma
ve devamı?
Kaynak: Hürriyet Gazetesi-Yalçın Doğan