‘Başbakan’ın açıkladığı programı ciddiye almak mümkün değil. Halkçı bir program ancak halk iktidarı gerçekleşirse gündeme gelebilir. Temel sorun iktidar sorunudur’
Değerli Hocamız Prof. Dr. Korkut Boratav’la Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm Programı” hakkında konuştuk. “Halkçı” bir program ancak halk iktidarı gerçekleşirse gündeme gelebilir. Temel sorun, bu nedenle, bir iktidar sorunudur” diyen Boratav “Yapısal Dönüşüm Programının” Başbakan’ın istediği şekilde tartışılmasını abes olarak gördüğünü belirtti.
– Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm Programı” bir dizi değişiklikler içeriyor. Genel olarak bu konuda değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz?
Başbakan’ın ilan ettiği “yapısal reform” listesi, 10. Beş Yıllık Plan’ın Üçüncü Bölümü’nde, “öncelikli dönüşüm programları” başlığı altında yer alan 25 maddenin dokuzundan ibarettir. Bu 25 madde ise, adeta bir “torba kanun” gibi üst üste rastgele eklenmiş; bütünlükten yoksun bir temenniler listesidir. Davutoğlu hükümetinden önce hazırlanmış olan bu listeden şimdiki Başbakan dokuzunu seçip, kamuoyuna adeta özgün bir çalışmanın ürünü gibi sunuyor. Niçin bu dokuz öğe? Davutoğlu’na göre bunlar “reel ekonomi” ile ilgili “yapısal dönüşüm” önlemleri imiş. O zaman, plandaki “üretimde verimlilik”, “yurtiçi tasarruflar”, “iş ve yatırım ortamı” reel ekonomi ile ilgili değil midir?
Ayrıca, sıralanan dokuz madde de sadece temennilerden oluşmaktadır. Bazıları herkesin katılacağı sıradan hedefler; bazıları içsel tutarlılığı olmayan öğelerin karışımı; diğerleri de piyasacı klişeleri ve rant özlemlerini yansıtan ifadeler… Herkesin birleşebileceği temenniler ise nasıl gerçekleşecektir? Hangi araçlarla, hangi önlemlerle? Örneğin, “ithalata bağımlılığın azaltılması”, Türkiye’nin AB dışındaki (üçüncü) ülkelere karşı rekabet gücünü çökerten Gümrük Birliği tartışılmadan, ithal girdileri ucuzlatan döviz kurunu yeniden hedefleme seçeneğine geçilmeden nasıl azaltılır? Bu nedenlerle Davutoğlu’nun programını ciddiye almak mümkün değil.
– Sizce on iki yıldır borçlanma ekonomisini uygulayan AKP, üretime dayalı, ithalatı azaltan ve ekonomide devletin rolünü arttıran bir ekonomik program uygulayabilir mi?
DEVLET?ELİYLE?RANT?YARATMA
Uygulayamaz; zira serbest sermaye giriş-çıkışları, sıcak para ve dış borçlanmaya dayalı bir neo-liberal modele angajedir. AKP’nin benimsediği ve temel öğeleri asla sorgulanmayan bu model, bir “program” dahi değildir; dışa dönük ve makro-ekonomik ilişkiler açısından neo-liberalizme tam teslimiyetten ibarettir. Buna ilaveten devlet eliyle rant yaratma ve bu rantın iç ve dış kapkaççı çevreler ile paylaşım yöntemleri açısından bazı özgünlükleri vardır.
-Açıklanan bu ekonomik program sıradan bir tercih midir yoksa Türkiye ekonomisinin şu anda içinde bulunduğu durumdan çıkmasını sağlayacak kamucu çözümün bir dayatması mıdır?
Bu programı Başbakan’ın istediği gibi ciddiye alarak tartışmayı abes görüyorum.
SORUN İKTİDAR SORUNU
-Ülkemizin yakın geleceğinde “halkçı-devletçi” bir ekonomik programın uygulanacağı bir modelden bugün için söz etmek mümkün müdür?
Sermayenin ve emperyalizmin ekonomik tahakkümüne “hayır” demenin ötesine geçmek gerekiyor. Halkımıza bir alternatifin mümkün olduğunu ve bu seçeneğin bugün uygulanan neo-liberal modelin tam karşıtı olan kamucu, planlamacı, halkçı bir program olduğunu, temel öğeleriyle birlikte anlatılmalı. Ancak, bu teknokratik bir tartışma ile sınırlı olmazsa. Halkçı bir program ancak halk iktidarı gerçekleşirse gündeme gelebilir. Temel sorun, bu nedenle, bir iktidar sorunudur.