2016 yılında Türkiye’nin dış ticaret açığı 56.1 milyar dolar idi. 2017 yılında 76.8 milyar dolara yükseldi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ‘in açıklanan Şubat ayı dış ticaret verilerine göre İhracat yüzde 13.2 oranında , ithalat ise yüzde 19.4 oranında arttı. Dış ticaret açığımız da yine geçen senenin Şubat ayına göre yüzde 56,8 oranında artarak 5.8 milyar dolara çıktı.
Açıklanan , Ocak ve Şubat ayları dış ticaret açıklarına bakarak , böyle , 2018 yılında dış ticaret açığı 88 milyar doları geçecektir.
2017 yılında yüksek büyüme , ithalatı artırdı. Bu sene büyüme dinamikleri daha düşük olduğu halde , dış ticaret açığı artıyor .
Ayrıca döviz arttığı için ithalat daha pahalı geliyor. Merkez Bankası Mart ayı reel kur endeksi henüz açıklanmadı . Ancak Şubata göre hesaplarsak döviz kurları yüzde 20 daha değerli görünüyor. Yani bir doların 4 lira değil , 3.20 olması gerekiyor. Buna rağmen ithalatın artması anlamlıdır.
Bunun iki nedeni olabilir… Ya dolarda daha yüksek artış bekleniyor. Stoklar artıyor. Yada ithalat yoluyla dışarıya döviz transfer ediliyor. İkinci yolun bu kadar etkili olması zor görünüyor.
İthalatın yapısına bakarsak , dış ticarette bir çıkmaz içinde olduğumuz anlaşılıyor. Aşağıdaki tabloda ithalatın yapısı gösterilmiştir. Toplam ithalatın yalnızca yüzde 14.5’ini yatırım malı ithal etmek için yapmışız. Bunun yüzde 10’luk kısmı , mevcut yatırımların eskimesi ve aşınması nedeni ile amortisman için yapılan makine ve teçhizat ve yedek parça ithalatıdır. Geriye yeni yatırım malı ithalatı için çok düşük bir pay kalıyor. Eğer yatırım malı ithal ettiğimiz için dış açık vermiş olsaydık , fazla dert olmazdı. Çünkü yatırımlar kendi açığını kapatırdı.
Dış ticarette nasıl bir çıkmaz içinde olduğumuzu Çinle olan dış ticaretimiz daha net ortaya koymaktadır. Çin’e hiçbir şey satmıyoruz. Hep ithal ediyoruz. Şubat ayında Çin’e yaptığımız ihracat 195 milyon dolar oldu. Buna karşılık yaptığımız ithalat 1milyar 1863 milyon dolar oldu. Bir ayda 1 milyar 688 milyon dolar açık verdik. Yani toplam dış ticaret açığımızın yüzde 29.1 ‘ini Çine karşı verdik.
Çin’le dış ticaretimizde bu kadar açık vermemizin makul bir gerekçesi yoktur. Eğer Çin’den teknoloji satın alsak, yatırım malı ithal etsek, söylenecek laf kalmazdı. Çünkü yatırım kendi açığını kapatır. Petrol ithal etsek, enerji ithal etsek mecburuz deriz. Maalesef Çin’den yalnızca incik-boncuk alıyoruz.
Çin’den ithal ettiğimiz ürünlerin başında telefon cihazları ve ses görüntüleri geliyor. Sonrasında sentetik filament ipliği, deri-köseleden bavul, evrak çantası, plastik eşya, mobilya, hazır giyim, bisiklet, skuter gibi ıvır zıvır mallar geliyor. Otomobil üretmekten önce Türkiye bu incik-boncuğu üretirse, dış açığı daha kolay kapatır.
Buna karşılık ilişkilerimin giderek bozulduğu Avrupa’ya karşı çok az dış açık veriyoruz.
Dış ticaretin yüzde 51 ‘ini Avrupa ile yaptık ve fakat Şubat ayında Avrupa’ya karşı verdiğimiz dış ticaret açığı toplam açığın yüzde 7.5’i kadar 434 milyon dolar oldu.
Dış açıkların çözümünü zaman zaman dile getirdik. İşin İçinden çıkmak zor değildir yeter ki niyet olsun.