DİSK BAĞIMSIZLIĞINA ÖZEN GÖSTERMELİDİR
12-14 Şubat tarihleri arasında 15. Genel Kurulunu yapan DİSK, Genel Kurulda yaşananlar nedeni ile, sendikacılığımızın çok önemli bir sorununun yeniden gündeme getirilmesine neden oldu. Bu sorun sendikaların bağımsızlığı ile ilgilidir ve mutlaka derinlemesine tartışılması gerekir.
12-14 Şubat tarihleri arasında 15. Genel Kurulunu yapan DİSK, Genel Kurulda yaşananlar nedeni ile, sendikacılığımızın çok önemli bir sorununun yeniden gündeme getirilmesine neden oldu. Bu sorun sendikaların bağımsızlığı ile ilgilidir ve mutlaka derinlemesine tartışılması gerekir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 87 sayılı sözleşmesinde çalışanların örgütlenme özgürlüğünün korunması için çok önemli ilkeler saptamıştır. Sözleşmenin 3. maddesinin 2. paragrafına göre kamu makamları bu özgürlüğün kullanılmasına müdahaleden özenle sakınmasını öngörmüştür. Burada kamu makamı deyimi devleti, Belediyeleri ve benzeri kuruluşları kapsamaktadır.
GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN SENDİKA BAŞKANI
1965-70 yılları arasında Genel-İş sendikasında Abdullah Baştürk ile beraber çalıştık. 0 yıllarda sendikacılık adına Genel-İş çok önemli işler yaptı. Birleşik Metal’in Genel Kurulunda Kani Beko beni Genel-İş’in şimdiki başkanı ile tanıştırdı ve Genel-İş’in geçmişi ile ilgili bazı sorular sordum. Adamın başkanı olduğu sendikanın geçmişini hiç bilmediğini üzülerek gördüm, nasıl ve neden o sendikanın başkanı olduğunu merak ettim. Sorunun yanıtını DİSK Genel Kurulu verdi.
BU DİSK O DİSK DEĞİL
Türk-İş’in Amerikan modeli partiler üst sendikacılık anlayışına, siyaset yapmadan sendikacılık yapma modeline karşı çıkan üye sendikaların kurduğu DİSK sınıf sendikacılığının çok önemli örneklerini verdi. İlerici, devrimci sendikacılığın, işçi sınıfının çıkarlarını korumada nasıl davranılması gerektiğini ortaya koydu ama 1980’den sonraki olumsuz gelişmelerden DİSK’de kendini kurtaramadı ve gücünden çok şey kaybetti. AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılından sonra sendikaların rotası değişti. 2002 sonrası yıllarda sendikacılığımız siyasi iktidarın, yani kamunun, kanatları altına sığınarak sendikacılık yapma yanlışına teslim olarak, biat sendikacılığını başlatmış ve özgür sendikacılığı bir bataklığa gömmüştür. Tekgıda-İş Sendikasının Başkanı, değerli sendikacı Mustafa Türkel sendikacılığımızın bugünkü durumu ile ilgili bir tespit yaparak, "Türk-İş ve Hak-İş AKP’ye DİSK Kandil’e teslim olmuştur" diyor. Eğer bu tespit doğru ise sendikacılığımızın geleceği açısından endişe veric çok vahimi bir durum var demektir. Sayın Mustafa Türkel ekliyor ve diyorki, "Bu teslimiyete rağmen Türkİş ve DİSK içinde ayağa kalkacak, inandıklarını söylecek onurlu sendikalar ve sendikacılar vardır."
DİSK BU GÖRÜNTÜYÜ SİLMELİDİR
Bugüne kadar sendika Genel Kurullarına gitmeyen ve işçi sorunları konusunda tek kelime etmeyen HDP temsilcilerinin DİSK Genel Kurulunda boy göstermesi manidardır. Genel Kurulda Kobani sloganlarının atılması, HDP’li beldiyelerde örgütlenmiş ve o belediye başkanlarının duruşunu varlığına yansıtmış Genel-İş Sendikası’nın, DİSK Genel Kurulunun belirleyici gücü olarak ortaya çıkması acaba DİSK’in üzerinde bir dış güce bağımlı olduğu söylentisinin nedeni midir? Sendika özgürlüğünü yaralayan bu durum o kadar vahim ki Genel Kurulda DİSK’in yanlış politikalarını eleştirmek ve DİSK’i yeniden sınıf sendikacılığı rotasına oturtmak için aday olan Adnan Serdaroğlu’nun adaylığının önlenmesi için her yol denenmiş, gericilikle, anti-feministlikle suçlanmıştır. Serdaroğlu, DİSK yöneticilerinin işçi sorunlanna yabancılaştığını,eylemlerinin işçi çıkarları ve sorunları ile örtüşmediğini düşünmektedir. Bağımlı sendikacılık anlayışını reddeden üç sendika, Birleşik- Metal, Nakliyat-İş ve Sosyal-İş’in delegeleri Genel Kurul salonunu terketmişlerdir. Bu terk ediş DİSK’in sınıf sendikacılığı yapan bir konfederasyon olmadığının ilanı mıdır acaba? Bu davranış sendikacılığımızda yeni bir oluşumun işaret fişeği olabilir mi bilmyorum.
CHP’Lİ VEKİLLERE BİR UYARI
Geçmişte DİSK’in yaptığı eylemleri sınıf sendikacılığı adına ilerici eylemler olarak kabul etmiş ve milletvekilleri olarak desteklemiştik. DİSK o zamanlar bağımsız ve sadece işçi sınıfının çıkarları için kavga veriyordu ama artık anlaşılıyorki DİSK’in eylemlerinin boyutu sınıf çıkarlarının ötesine taşınmıştır. CHP’li vekiller bundan böyle DİSK’in eylemlerini daha dikkatli değerlendirmeli ve sadece işçi sınıfının sorunları, barış ve ülkenin bütünlüğü için yapılan eylemlerini desteklemeli, bir başka siyaseti çağrıştıran eylemlerinden uzak durmalıdırlar. Sendikacılık hükmetlerin, siyasi partilerin kanatları altına sığınarak yapılamaz. Bu gün yapılan yanlış budur ve bunun kaybedeni de işçi sınıfı olmaktadır.