EKONOMİ SADECE ASGARİ ÜCRET DEĞİLDİR
Maliye bakanı, asgari ücret görüşmesi öncesinde; “ücret artışı enflasyonu körükler” dedi.
Kırılgan, arz esnekliği zayıf ekonomi için teknik olarak doğru ancak iktisat öğretisinin alfabesi; “kıt kaynakların, toplumdaki çok sayıdaki gereksinimlerin karşılanmasında -önceliklerin belirlenereken yüksek toplumsal faydayı sağlayacak biçimde kullanılması” ilkesine ters bir ifade! Enflasyon, izlenen makroekonomik politikadan bağımsız düşünülemeyecek olumsuz bir ekonomik olgudur.
Enflasyon; belli maliyetlerle üretilip fiyatlandırılarak satılmak üzere piyasaya arz edilen mal ve hizmetlerle, toplumdaki harcanabilir gelirin fonksiyonu efektif talebin kesiştiği noktada oluşan fiyatlar genel seviyesindeki belli dönemler itibarıyla hesaplanan artışın oransal ifadesidir.
Arz talep dengesinin talep lehine değişmesi “enflâsyon”, fiyatlardaki artış hızının düşmesi “dezenflasyon”, arz talep dengesinin arz lehine bozulması “deflasyon” olarak tanımlanır. Enflasyon oranı halkın satın alma gücündeki artışın üzerinde ise “yaşam pahalılığı” yaşanır. Türkiye’de yaşanan durum budur.
Üretim sürecinde dört unsur yer alır: Ücret, faiz, kâr ve rant (toprak sahibinin geliri). Serbest piyasa ekonomisinde bunların fiyatları arz-talep mekanizmasıyla belirlenir.
ÜRETİM FAKTÖRLERİ VE MALİYETLER
Emek: Türk ekonomisinin istihdam kapasitesinin üzerindeki işgücü arzı, eksik istihdam (işsizlik) nedeniyle, ücretler düşük, bundan dolayı emeğin üretimdeki makro düzey maliyeti ucuz, bu nedenle de emeğin ulusal gelirden aldığı pay azdır. Asgari ücretin pazarlıkla belirlenmesi bu gerçeği değiştirmez.
Faiz: Gelir dağılımındaki dengesizlikten kaynaklanan yurtiçi tasarruf yetersizliği nedeniyle borç verilebilir fonlar (krediler) yatırım ve tüketim için talep edilen kredi talebinden az, dolayısıyla iç borçlanmanın fiyatı (faiz), ekonomik ve siyasi, enflasyondevalüasyon risklerinden dolayı da dış borçlanmanın (kur ve faiz) maliyetleri yüksektir.
Kâr: Finansman maliyetlerinin pahalı olması, ekonomik/siyasi risk nedeniyle yatırım kararları alınırken yatırımların kârlılığı ve geri ödeme süresi kısa hesaplanmakta, bu da üretim maliyetini artırmaktadır.
Rant: Artan nüfus, kentleşme, tarımsal alanların yapılaşması sonucu toprak değerlenmiş, toprak sahiplerinin geliri (rant) yükselmiş, toprağın üretimdeki maliyet payı artmıştır.
Özetle üretim maliyeti yüksektir.
Piyasaya arz edilerek satılan her mal ve hizmet, faktör sahiplerine potansiyel yatırım ve/veya tüketim harcaması yapma fırsatı yaratır. Böyle durumlarda ekonomide değişebilecek arz talep dengelerinin yeniden kurulması için gerekli süre ekonominin toplam arz esnekliği ile orantılıdır. Ekonomide farklı kesimlerin gelir seviyelerindeki değişikliklerin olası makro etkileri; arz ve talebin gelirfiyat esnekliği ile talebin çapraz esnekliği hesaplanarak belirlenir. Sonuçlara göre, ithalat/ihracat/ithalikamesi/vergi/kur düzenlemeleri yapılır.
Özetle; sağlıklı ekonomi; dengeli gelir dağılımı, kaynakların “en yüksek toplumsal fayda” ilkesine göre sağlanması, ekonomideki toplam vergi yükünün -ödeme garantili otoyol/hastaneler dahil- harcamalar üzerinden alınan dolaylı değil, gelir üzerinden alınan doğrudan vergilerle mümkündür.