Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
09 Nisan 2024
EKONOMİ SOĞUYACAK, MÜCADELE KIZIŞACAK

2024’te sınıf mücadelesinin ana halkası temmuz ayı asgari ücret belirlemesi olacak.

EKONOMİ SOĞUYACAK, MÜCADELE KIZIŞACAK

Toplumsal muhalefetin tüm bileşenlerinin asgari ücret talebi karşısında emekçilerin yanında durması büyük önem taşıyor.

31 Mart seçimlerinde geçim sıkıntısını iktidar blokunu protesto ile sandığa yansıtan yurttaşın yaşamını zorlaştıracak gelişmeler sürüyor. Kredi kartı aylık faizleri %3.66’dan %4.25’e yükseltildi. Cep telefonu tarifelerine %65 zam yapıldı. Sigara fiyatları artırıldı. Enerji ve ulaştırma zamlarının, KDV artırımlarının da eli kulağında. Üstelik İran-İsrail çatışması riskiyle petrol fiyatlarında da keskin bir sıçrama gözlendi. Brent petrolün varili 91 doları aştı.

Bildiğiniz gibi, seçimlerden önce 2023 seçim sonrası benzeri, kurlarda bir sıçrama olacağı iddiası yaygınlaşmış, o günlerden farklı TL’de aşırı değerlenme görülmemesi, borçlanarak döviz almaya elverişli koşullar bulunmamasına karşın bu beklenti sınırlı birikim sahibi kendi halinde yurttaşlara da pompalanmıştı.

O dönem sosyal medyada, “Sade insan finansal spekülasyonlardan hep zarar eder, Daha önce de defalarca yaşandığı gibi 2018 Rahip Brunson krizinde ve 2021 Aralık kur atağında da son anda kervana katılanların eli yandı. Tavsiyem, ‘Seçim sonrası şöyle olacak, böyle olacak” telkinlerine kanmayın olduğunuz yerde kalın!’ uyarısında bulunmuştum. Nitekim seçimden sonra döviz inişe geçti, ancak Merkez Bankası’nın 7-8 milyar dolar tahmin edilen döviz alımlarıyla daha şiddetli bir düşüş önlendi. Borçlanarak dövize talep yaratanlar ciddi zarara uğradılar.

KOLAY ÇIKIŞ YOK

Erdoğan’ın geçen haftaki siyasi kariyerindeki en ağır yenilgisinden sonra; seçimlere 4 yıl bulunması nedeniyle önce acı reçete uygulanacağı, zamanla ekonomi rayına girip ortalama vatandaşın yüzü gülünce halkın desteğinin tekrar kazanılacağı yorumları yapılıyor. Bu okumaların iki yönüyle hatalı olduğu söylenebilir. Birincisi, ekonomik durgunluk en az 1,5-2 yıl sürebilir. Sonra da seçim döngüsüne girilirken insanların yaşam standartlarının gerilediği, yoksullaştıkları, işsizliğin yaygınlaştığı 3 yılın ardından enflasyonun hız kesmesiyle iktidara tekrar gönül koymaları beklenemez. En yakın örneği DSP-MHP-ANAP koalisyonu olmak üzere ekonomik krizlerin acısı genel seçimlerde de çıkarılır.

İkincisi, AKP rejimi çok katmanlı, girift bir çıkarlar ağına dayanıyor. Taşra sermayesi ağırlıklı işveren örgütleri, korunan-kollanan tarikatlar, cemaatler, vakıflar, küçük menfaatlerle ödüllendirilen mahalle birimleri vb. Bunların yanısıra yirmi iki yılda inşa edilen “Beşli Çete” diye nitelendirilen tüm büyük ihalelerin bahşedildiği müteahhitler, özellikle medya operasyonlarında misyon biçilen seküler sermayenin de eklemlendiği dolambaçlı bir yapı söz konusu. Ayrıca rejimin, başta Saray’da konuşlananlar olmak üzere israfa, şatafata, gösterişe alışmış organik bir bürokrasisi var. Böyle bir kemer sıkma programı sırasında bu hantal yapıyı bir arada tutmak, çatlakları gidermek, kopuşları önlemek zor görünüyor. Geçmişte AP-DP ayrışmasındaki gibi sağ partilerin hep burjuvazi içi yarılmalardan bölündüğünü hatırlarsanız, bir de üzerine MHP ile zoraki koalisyonu eklerseniz, Erdoğan ve şürekâsının önümüzdeki dönemi sarsıntısız atlatmaları beklenemez. Ayrıca Şimşek programının yabancı sermayeye cezbetmeye bel bağladığını, sıcak paranın doymak bilmez kâr hırsını tatmin etme gereğini de birlikte düşünürseniz, mutlu mesut bir 2028 seçimi senaryosu hiç gerçekçi durmuyor.

MERKEZ’DEN HADDİNİ AŞAN MEKTUP

Geçtiğimiz haftanın üzerinde en çok konuşulması gereken ekonomik olayı, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyon hedefine ulaşılamaması kaynaklı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e mektubuydu. Burada iki noktayı vurgulamakta yarar var. Birincisi, beş sayfalık mektupta, KKM faiz yükünün TCMB’ye devredilmesinin ve dövizde net yükümlü pozisyona düşülmesinin sonucu olarak, Ekonomi gazetesi tarafından 850 milyar TL olarak hesaplanan bankanın uğradığı zarardan hiç söz açılmamasıydı. Bir kamu kuruluşu olarak TCMB’nin bu zararı görmezden gelmemesi, aksine hesabını vermesi beklenirdi.

İkincisi ise mektubun sonunda asgari ücretin yılda bir kez güncellenmesi zorunluluğunun dikte ettirilmesiydi. Sonunda TCMB atanmışlardan oluşan bürokratik bir kuruluş. Sınıfsal, toplumsal, insanı boyutları bulunun asgari ücret güncellenmesi gibi bir konuyu hükümete dayatması kabul edilemez. Ayrıca enflasyon dinamikleri arasında, fırsatı ganimet bilip, fahiş fiyat artışlarına yönelen şirketleri zikretmemesi de manidar. Ancak bu durumu sadece Türkiye özelinde TCMB’nin haddini aşması, belki danışıklı döğüş halinde Şimşek’e arzuladığı mesajın iletilmesi ile açıklamayız. Şimşek’in takipçisi olduğu neoliberal kurgu; ekonomiyi teknik, alternatifsiz, piyasanın talep ve yargıları ile işleyen halkın taleplerinden ve çıkarlarından kopuk bir disipline indirger. Bu kurgunun önemli bir halkası da “Bağımsız Merkez Bankası” efsanesidir. Bu anlayış, hükümetlerin seçmen taleplerine duyarlı biçimde işsizliği azaltmaya, büyümeyi canlandırmaya öncelik vereceği, enflasyon sorunun ise ikinci plana atacağını varsayar. Hâlbuki bağımsız Merkez Bankası’nın bu popülist eğilimlere prim vermeyeceği, tavizsiz bir dezenflasyon programı yürüteceği kesindir. İşte bugün TCMB’nin tam bağımsız sayılamasa da, böyle bir role soyunduğu anlaşılıyor.

Bu aslında Şimşek’in de tam beklediği mesaj. Ekonominin buz keseceğini kaçınılmaz gördüğü için, işverenlere sürekli ihracata yönelmelerini, iç talepteki zayıflığı dış taleple telafi etmelerini salık veriyor. İhracatçıların geçen hafta yükselttikleri ihracatçılara özgü 40 liralık katlı-kur talebinin Şimşek zihniyetinde karşılanması beklenemez. Öyleyse geriye ucuz işgücüne bağlı rekabet avantajı kalıyor. Bunun da olmazsa olmaz koşulu, asgari ücretin 2025 başına kadar sabitlenmesi görünüyor.

1 MAYIS’TA TALEPLER YÜKSELTİLMELİ

Buna karşın 17.002 lira aylık asgari ücret kazanan emekçilerin satınalma gücü her geçen ay eriyor. Mart ayı TÜİK tüketici enflasyonu toplumda inandırıcı bulunmasa da, %3.16 olarak açıklandı. Yılın ilk üç ayındaki enflasyon %15.06’yı buldu. Dar gelirlilerin tüketim deseninde belirleyici olan kalemlerde enflasyon gıdada %70.4, kirada %124 ve ulaştırmada %94.4 ile %68,50’lik manşet enflasyonun ötesine geçti. Taze meyve-sebze enflasyonunun %82.7’ye ulaşması, Mart ayında fiyatı en fazla artan kalemler arasında %18.6 ile kuzu eti, %14.7 ile dana eti ve %12.2 ile tavuk etinin bulunması vahim bir tabloya işaret ediyor. Emekçiler ve ailelerinin vitamin ve proteinden mahrum kaldıkları, “bulgur, makarna, salça, soğan, patatese” sıkışmış bir diyete reva görüldükleri hazin bir durum ortaya çıkıyor.

2024’te sınıf mücadelesinin ana halkası temmuz ayı asgari ücret belirlemesi olacak. 31 Mart seçimleriyle geleceğe yönelik umutları artan, en son Van halkının iradesinin gasp edilmesi karşısında memleketin her köşesinde demokratik tepkilerini yükselten toplumsal muhalefetin tüm bileşenlerinin asgari ücret talebi karşısında emekçilerin yanında durması büyük önem taşıyor. 1 Mayıs’ın bu anlamda önemli bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerekiyor.

KAYNAK Hayri Kozanoğlu / Birgün
DİĞER HABERLER
EN BÜYÜK EMANET CUMHURİYET!
EN BÜYÜK EMANET CUMHURİYET!

İşgal altındaki topraklardan bağımsız bir ülke, ümmet olan topluluktan millet, padişahlıktan millet egemenliği yaratan sistemin adıdır; Cumhuriyet.

DAHA AZ SOSYAL HARCAMA, DAHA ÇOK VERGİ: BÜTÇENİN ŞİFRELERİ!
DAHA AZ SOSYAL HARCAMA, DAHA ÇOK VERGİ: BÜTÇENİN ŞİFRELERİ!

2025 bütçesinde ‘daha az sosyal harcama ve daha çok vergi’ var. Sosyal harcamalar kısılırken daha çok vergi toplanması hedefleniyor. Bütçe gelir bölüşümünü iyileştirmek bir yana, daha da bozacak özelliklere sahip.

ÜCRETLİLER HER YIL DAHA YÜKSEK VERGİ ÖDÜYOR
ÜCRETLİLER HER YIL DAHA YÜKSEK VERGİ ÖDÜYOR

Türk-İş, vergi konusundaki mevcut sorunlar ile bu sorunlara çözüm önerilerini içeren bir rapor hazırladı.

POLONEZ İŞÇİLERİ PASTAYI KESTİ MÜCADELEYİ YÜKSELTTİ
POLONEZ İŞÇİLERİ PASTAYI KESTİ MÜCADELEYİ YÜKSELTTİ

Mücadelelerinin 100’üncü günlerini pastayla, halaylarla kutlayan Polonez işçileri, Çarşamba günü Kocaeli Şekerpınar’da kurulu Bifet fabrikası önünde açıklama yapacaklarını duyurdu. İşçiler kararlılık mesajı verdi.