Dün bu köşede, kısa dönemde ekonomik istikrar sorunu için bir çözüm programı yapılması gerektiğini yazmıştım. Ciddi bir program, üretici ve tüketici moralini de etkileyecektir. Çünkü üretici ve tüketici beklentileri, ekonomide iç dinamikleri etkilemektedir.
Geçen hafta TÜİK Tüketici güven endeksini yayınlanmıştı. Tüketici güveni düşme yönünde bir trend içindeydi. Dün de Haziran ayı için İnşaat sektörü, Perakende ticaret sektörü ve Hizmet sektörü için sektörel güven endekslerini açıkladı.
Her üç sektörde güven sınırı olan 100’ün altında kalıyor. Yani bu sektörlerde güvensizlik var. Ayrıca her üç sektörün güven endeksinde de hem geçen senenin aynı ayına göre ve hem de bu sene bir ay öncesi, yani Mayıs ayına göre gerileme var.
Özetle Tüketici gibi üreticin de morali bozuktur. (Aşağıdaki tablo )
1. İnşaat sektöründe Güven endeksi geçen senenin haziran ayına göre bu sene aynı ayda yüzde 13.1 gibi keskin bir gerileme olduğu görülüyor.
Yine aynı sektörde siparişler de geçen seneye göre yüzde 10.7 oranında gerilemiş. Satış fiyatlarında da düşme bekleniyor.
İnşaat sektörü kısa dönemde ekonomide canlanma sağlayabiliyor. Bu nedenle siyasi iktidar hep bu sektörü kullandı. İnşaat sektöründe durgunluk, ekonomide de durgunluğa gidişi hızlandırıyor.
2. Perakende ticaret sektöründe, satışlar olmadığı için mal stoku seviyesinde artış olmuş. Stok yapmak maliyetlidir. Üretici mecbur kalmazsa stoklarını artırmak istemez. Stoklar arttığına göre, üretici ya kur artışına karşı bir önlem almıştır veya talep olmadığı için mecbur kalmıştır.
Toplam talebin düşmesi ikinci çeyrek büyümenin de düşeceğini gösteriyor.
İnşaat sektöründe devlet politikasının değişmesi gerekir. Devletin işlevi yalnızca sosyal konutlarla sınırlı kalmalı. Bunun içinde TOKİ’ için yasal değişiklik yapılmalıdır. TOKİ’nin imtiyazları kaldırılmalı, sosyal konut dışında satılacak kamu arazileri ihale ile satılmalıdır.
3. Hizmet sektörü içinde, Ulaştırma – Taşımacılık, Turizm – konaklama – yeme içme, serbest meslekler, bilişim sektörleri ve banka dışı finans sektörü yer alıyor.
Hizmetler sektöründe güven endeksi de, inşaat sektöründe olduğu gibi, geçen yıla göre yüzde 13.5 oranında geriledi. Geçen sene Haziran ayında endeks değeri güven sınırının üstünde iken bu sene altına düştü.
Öte yandan hizmetlere olan talep te geçen seneye göre yüzde 17.5 oranında geriledi. Yine bu sektörde toplam çalışan sayısı da yüzde 13.6 oranında azaldı. Satış fiyatlarının da artacağı bekleniyor.
Hizmet sektöründe yar aldığı halde endekslerde yar almayan Bankacılık sektöründe, kamu bankaları özelleştirilmelidir. Bu yolla Kamu bankalarının siyasi amaçlı kullanılması son bulacaktır. Eğer devlet teşvik verecekse, özel bankalara hazineden faiz farkı verebilir.
Özet olarak, bu üç sektörde mevcut trend büyümenin düşeceğini ve işsizliğin artacağını gösteriyor.
Nerden bakarsak bakalım, Ekonomi için çıpa gerekiyor. Bu çıpa keskin bir dönüş yaparak AB ile ilişkileri geliştirmek olabilir. Bu nedenle önce AB demokrasi standartlarında, Hukukun üstünlüğünde güven veren adımlar atmamız gerekir.
Eğer AB ye yine uzak durursak, IMF gibi istenmeyen seçeneklere mecbur kalabiliriz.