EL İNSAF
Sendikacılık hareketine zarar veren, bu usulsüzlüklerin ve yanlışların yazılması değildir; bunların yapılmasıdır ve Türk-İş´in bu konulardaki suskunluğudur. Kol kırılır yen içinde kalırsa kangren olursunuz; aynen bugün Türkiye sendikacılık hareketinin olduğu gibi.
Olağandışı bir olumsuzluğu anlatmak için "el insaf," "bu kadar da olmaz ki," "ayıp yahu," "yuh be" gibi ifadeler kullanırız. Başka ifadeler de var; ancak buraya yakışmaz.
Bir sendika düşünün. Yöneticilerine çok iyi ücretler veriyor. Bu yöneticilerin her birine özel araba sağlıyor; bu arabaların benzinini temin ediyor; bu araçların her türlü bakım ve onarımını yapıyor. Sınırsız kullanımlı cep telefonu veriyor. Bazılarına lüks lojmanlar sunuyor. Sendikanın her türlü olanağından yararlanmalarını sağlıyor. İkramiyeler veriyor.
Her dönemin sonunda da işçinin kıdem tazminatının kat kat üstünde bir parayı "hizmet ödeneği" adı altında ödüyor. Ancak bazı insanlar öyle doymak bilmez varlıklar ki, bunları aldıktan sonra bir de haketmedikleri bir parayı yıllarca alıyorlar.
Yol-İş’teki harcırahlardan söz ediyorum. Yol-İş’te yıllarca yöneticilere yılın 365 günü harcırah (yolluk) ödendi. Bazı yöneticiler yurt dışına çıktıklarında hem yurt içi harcırah, hem yurt dışı harcırah aldılar. Böylece kendilerine 365 günlük yıl içinde 370 günden fazla sürelerle harcırah ödendi.
Yol-İş’in genel kurul kararına göre, toplu sözleşme görüşmeleri sırasında komisyon üyelerinin "iş ve ikametgahlarının bulunduğu veya mücavir alan dışındaki ve içindeki" yerlerde toplantı yapılırsa, otel giderleri sendika tarafından karşılanacak ve günde net 60 TL veya 45 TL ödenecek.
Bu karara göre, eğer bir toplu sözleşme görüşmesi sürüyorsa, bu görüşmeyi sendika adına yürüten kişilere yalnızca bu görüşmelere katıldıkları günlerde ve yalnızca belediye hudutları dışına çıkarlarsa harcırah ödenecek.
Karar mantıklı; uygulama bambaşka. Yol-İş yöneticileri, yıllarca, bu karara dayanarak, her gün için harcırah almışlar. Yol-İş’in özel sektörde işyeri hemen hemen kalmadı.
Kamu kesimindeki işyerlerinin toplu sözleşme görüşmeleri de iki yılda bir Ankara’da (belediye sınırları içinde) yapılır. Toplam toplantı sayısı da, bilemediniz, 10’dur.
Yol-İş yöneticileri, toplu sözleşme görüşmeleri olsun veya olmasın; bu toplantılara katılsınlar veya katılmasınlar, yılın 365 günü bu parayı almışlar.
El insaf! Bu kadar da olmaz ki! Ayıp yahu! Hakedilmeden ödenen harcırahların miktarları da şöyle:
Nuhi Çelebi (52.784 TL); Fikret Barın (48.835 TL); Ramazan Ağar (38.533 TL); Tevfik Özçelik (58.891 TL); Fahrettin İnan (60.437 TL); Kenan Özsüer (60.053 TL); Hüseyin Baykal (50.015 TL); Sinasi Tüysüz (47.751 TL).
Daha az harcırah alan başka kişiler de var. Yol-İş’in kasasından bu yolla haksız biçimde yapılan ödemelerin toplamı ise 455.987,53 TL. Eski parayla, 456 milyar TL. Ortada harcırah filan yok; "aylık düzenli ek ödeme" var. Yapılan harcırah ödemeleri evrakına toplu sözleşme çalışmalarına ilişkin bir belge eklenmiş değil. Görevlendirme yazıları yok.
Tüm yöneticilere, cumartesi ve pazar günleri, Şeker ve Kurban Bayramları, Ulusal Bayram ve diğer genel tatil günlerinde de Ankara belediye hudutları dışında toplu sözleşme görüşmelerine katılmışlar gibi harcırah ödenmesi, ortada ciddi bir sorun olduğunu gösteriyor. Toplu sözleşme komisyonu üyesi olan sendika uzmanlarina ise böyle bir ödeme yapılmamış. Bunlar Yol-İş’in Denetleme Kurulu raporunda yazıyor.
Bunlar yazıldığında bazıları, "ama bunların yazılması sendikalara zarar veriyor" diyecek. Bunların yapılması sendikalara zarar vermiyor da, yazılması mı veriyor?
Türk-İş’in görevlerinden biri, sendikaların ve sendikacılık hareketinin itibarını korumaktır. Bunu sağlamanın yollarından biri de sendikalardaki yolsuzlukların üzerine gitmektir. Sendikacılık hareketine zarar veren, bu usulsüzlüklerin ve yanlışların yazılması değildir; bunların yapılmasıdır ve Türk-İş’in bu konulardaki suskunluğudur.
Kol kırılır yen içinde kalırsa kangren olursunuz; aynen bugün Türkiye sendikacılık hareketinin olduğu gibi. Kol kırılırsa, doktora gideceksiniz; kırığı saklamak ihanettir. Ayrıca bu yolsuzlukları bilen istihbarat örgütleri, yolsuzluğa bulaşmış sendikacıları parmaklarının ucunda oynatırlar.
Bu nedenlerle, sendikalara itibar ve güç kazandırmanın yolu, yolsuzluklarla mücadeleden geçmektedir.