EMEKÇİ GÖZÜNDEN TEKEL DİRENİŞİ
Tekel İşçilerinin direnişine herkes kendi bulunduğu yerden bakarken, kendi bakışını haklı kılacak sonuçları çıkarmaya çalışıyor. Direnişteki Tekel işçisinin, eylemin örgütü TEKGIDA-İŞ Sendikasının, emek konfederasyonları bu direnişe kuşkusuz kendi konumlarından bakarken, siyasi güçler ise başka bir boyuttan bakmaktadır.
Teşekkürler Tekel işçileri,
Teşekkürler TEKGIDA-İŞ Sendikası!
Tekel İşçilerinin direnişine herkes kendi bulunduğu yerden bakarken, kendi bakışını haklı kılacak sonuçları çıkarmaya çalışıyor. Direnişteki Tekel işçisinin, eylemin örgütü TEKGIDA-İŞ Sendikasının, emek konfederasyonları bu direnişe kuşkusuz kendi konumlarından bakarken, siyasi güçler ise başka bir boyuttan bakmaktadır. Özetle direniş tek ama etkisi ve sonuçları çok yönlü bir olgu ile karşı karşıyayız. Mesela sınıf mücadelesi tarihi açısından bakılırsa 15–16 Haziran eylemleri, Kavel direnişi, 1 Mayıslar, Zonguldak Maden işçileri direnişi, 89 Bahar eylemleri anılırken Tekel direnişi anılmadan geçilmeyecektir.
Bu direniş siyasi sonuçlar üretecek bir direniştir. Yıllardır siyasi iktidarların kriz anlarında emekçilerin haklarına, çalışma koşullarına müdahaleyi alışkanlık haline getirmesi bundan sonra o kadar kolay olmayacaktır. AKP’nin hükümet etme gücünü kuşkusuz en çok bu direniş sarsmıştır. AKP kendini anlatmakta yetersiz kalırken, diğer siyasiler ise AKP’ye muhalefet etmede bu direniş üzerinden pozisyon belirtmişlerdir. Yani sınıf mücadelesi siyasetin merkezi konumunu işgal etmiştir.
Uzun yıllar bu direnişin etkisi ve sonuçları üzerine tartışmalar devam edecektir. Bugün bu direnişi güçlü kılan nedir? Bu gücü nereden alıyor? Bunu cevaplamaya çalışmak daha anlamlı olacak. Sonuçları ve etkisi bu kadar büyük olan bir hareket örgütsüz olarak başarılabilir mi? Bir örgüt varsa bunu nasıl başarmıştır. Bu tartışmayı yapmadan önümüzdeki dönemin mücadelelerine ışık tutamayız.
Emek hareketi açısından bu direnişi güçlü kılan TEKGIDA-İŞ Sendikasıdır. TEKGIDA-İŞ Sendikası hem Yörsan direnişinde hem Tekel direnişinde işçileri özne kılmıştır. İşçileri özne kılarken, örgüt olarak kendi olanaklarının tümünü mücadele için seferber ettiğini de görüyoruz.
Hem Yörsan direnişinde hem Tekel direnişinde işçilerin sendikalarına güveni oldukça yüksek düzeydeydi. Bu son yıllarda umulanın tam aksini yansıtıyordu. Üye ve sendikanın bütünleşmesi mücadeleyi güçlü kılan en önemli unsur olarak kendini gösterdi. Güven, uzun soluklu mücadeleyi mümkün kılarken, karalama kampanyalarına karşı da bir zırh haline getiriyordu. Güven direnişe toplumsal desteği hızla yaygınlaştırıyor.
Yörsan direnişi yaklaşık 1 yıl sürdü sadece Türkiye de değil, dünya emek tarihinde yerini aldı, Tekel direnişi 2,5 aya yakın bir zamandır sürüyor ve Hükümet ve yandaşları dışında bütün Türkiye bu direnişi destekliyor ve dünyada Tekel İşçileri için eylem günü düzenleniyor.
Hem Yörsan, hem Tekel direnişinin bu kadar meşru ve geniş desteğe ulaşması tesadüf değil, bunun sebebi TEKGIDA-İŞ Sendikasıdır. Yörsan direnişinde, Çaykur’da yetki mücadelesinde, Tekel işçilerinin direnişinde mücadeleci, kararlı ve sözüne güvenilir bir sendika ile karşı karşıyayız.
TEKGIDA-İŞ Sendikasının veya yöneticilerinin bir açığı, eksiği veya yanlışı olsaydı şu ana kadar bulurlardı ve onları sokağa çıkamayacak hale getirecek kara kampanyanın hedefi haline getirirlerdi bundan eminiz.
Bildiğim kadarıyla -varsa başkasına haksızlık etmeyelim- yeminli mali müşavir denetiminden sonra 3’er aylık gelir gider bütçesini internet üzerinden açıklayan demokratik, sendikal örgütlenme TEKGIDA-İŞ Sendikasıdır.
TEKGIDA-İŞ Sendikası kendi iç işleyişindeki demokratik yaklaşıma da örnek bir sendikadır. Delege seçimlerinden merkez organlarına kadar yüzde 30 kadın kotası uygulama kararı alan tek sendika, TEKGIDA-İŞ’tir. Kadınların Tekel direnişindeki kararlılığı, mücadelesi, kendine güveni sendikanın bu yaklaşımından bağımsız değil diye düşünüyorum.
Bugün yaşananlar tesadüf değil, bir emeğin, bir çabanın, bir inancın ve kararlılığın ürünüdür. TEKGIDA-İŞ Sendikası, sendikalara güvenilebileceğini dosta düşmana gösterdi.
Tekel işçilerinin direnişini TEKGIDA-İŞ Sendikasının direnişi ve kazanımı olarak okumalıyız. Bunu göz ardı edersek, gelecekteki şimal yıldızlarını kaybederiz.
Örgütlü bir gücün ürünü olan tarihi bir olgu ile karşı karşıyayız.
Bu tarihsellik sınıfın yeniden sahneye çıkışıdır,
Bu tarihsellik sınıfın mücadele kapasitesinin yeniden keşfidir,
Bu tarihsellik örgütlü gücün yeniden ortaya çıkışıdır,
Bu tarihsellik sendikal örgütün öneminin göstergesidir.
Bu tarihsellik bir umuttur, bir heyecandır.
Türkiye bir umut yaşıyor, bir heyecan yaşıyor.
Bu umudu, bu heyecanı yarattığınız için,
Teşekkürler Tekel işçileri,
Teşekkürler TEKGIDA-İŞ Sendikası…
16 Şubat 2010
Ekrem TÜKENMEZ / İzmir