ESKİ YILDAN YENİSİNE KALANLAR
Geçtiğimiz yıl, emekçilerin haklarına yönelik saldırıların, emek ve demokrasi güçlerine yönelik baskı ve şiddetin en yoğun yaşandığı bir yıl oldu. Hükümet, karşısına çıkan her fırsatı değerlendirdi ve ortak saldırılarını müjdeler vererek peş peşe hayata geçirdi.
Geçtiğimiz yıl, emekçilerin haklarına yönelik saldırıların, emek ve demokrasi güçlerine yönelik baskı ve şiddetin en yoğun yaşandığı bir yıl oldu. Hükümet, karşısına çıkan her fırsatı değerlendirdi ve ortak saldırılarını "müjdeler" vererek peş peşe hayata geçirdi.
Kamu emekçilerinin iş güvencesine yönelik düzenlemeler, kıdem tazminatı fonu, özel istihdam büroları ve kiralık işçilik, taşeron çalışmanın yaygınlaşması, özellikle madenler ve enerji alanındaki özelleştirme ihaleleri, geçen yıldan 2014’e kalan öncelikli gündemler.
Siyasi iktidar, geçtiğimiz yıl bir taraftan ülke kaynaklarını yoğun bir yağmaya ve talana açarken, diğer taraftan kendisi gibi düşünmeyenleri, kurumları, sendikaları ve siyasi güçleri bertaraf etmek için siyasi operasyonlarla baskılar yaparak, gözaltı ve tutuklamalar ile sindirmeye çalıştı. Gezi direnişi sürecinde yaşanan toplumsal başkaldırı, 2013 yılını diğer bütün yıllardan ayıran ve gelecek açısından umut veren bir gelişme oldu.
Gezi direnişi ile kimyası bozulan Başbakan, 17 Aralık’ta başlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında kayışları tamamen kopardı. Ortaya atılan iddiaların kendisine kadar uzanması üzerine paranoyak bir şekilde, operasyonların araştırılmasını isteyen herkesi "komplocu", "darbeci", hatta "dış güçlerin maşası" olmakla suçladı.
Sermaye ve hükümet attığı her adımda planlı ve "organize" bir şekilde hareket ederken, 17 Aralıkta patlak veren yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ve hükümetin karşı hamleleri, "organize işler" konusunda iktidar cephesinin yaratıcılığından ve yeteneklerinden bir şey kaybetmediğini gösterdi.
Hükümet ve onun destekçisi olan güçler, her geçen gün artan sömürü koşullarıyla birlikte yolsuzluk ve rüşvet çarkı üzerinden birikimlerini arttırıp servetlerine servet katarken, işçi ve emekçilerin, onların sendikal-siyasal örgütlerinin biriktirdikleri tek şey, insanca bir yaşam için verdikleri mücadele ve bu mücadele içinde edindikleri deneyimler oldu.
2013 bu açıdan çok başarılı bir yıl olmasa da, geçen yıl içinde yaşanan işçi direnişlerinin gelişimi ve başarısı 2014’e yönelik umutları arttırıyor. Geçtiğimiz yıl içinde çeşitli alanlarda yürütülen mücadeleler içinde ortaya çıkan olumlulukların geleceğe taşınması ve tüm bunların 2014 yılında daha güçlü, daha kitlesel mücadelelerin temelini oluşturması için, özellikle emek örgütlerinin her zamankinden daha çok sorumluluk ve inisiyatif alması gerekiyor. Emek hareketi açısından her yeni yıl, kuşkusuz yeni başlangıçların, örgütlü mücadelede yeni ve umut verici adımların atılabildiği oranda anlamlı olacak.
Eskisinden öğrenilenlerin, yaşanan olumlu ya da olumsuz deneyimlerin üzerine bu yıl yeni şeyler konulabilire, emek mücadelesini daha ileriden ve daha iyi koşullarda güçlendirmenin olanakları yaratılabilir. 2014 yılında emek hareketi, Gezi direnişi ile kitlesel olarak açığa çıkan, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile derinleşen toplumsal tepkileri sadece iktidar karşıtlığı ile sınırlandırmayıp, bir bütün olarak sisteme yönlendirme ve ülke çapında yaygınlaşan tepkileri örgütlü mücadeleye dönüştürme göreviyle karşı karşıya.
Eski yıldan çıkarılacak en önemli ders, emek örgütlerinin gündeme zamanında ve doğru araçlarla müdahale etmesi, mücadele içinde güç ve deneyim biriktirmesi, emekçilerin talepleri ve beklentileri doğrultusunda kararlar alıp uygulamak olmalı. Emek örgütlerinin kendisini sınıf mücadelesinin tarihsel birikimleri ve güncel ihtiyaçları üzerinden yenilemesi ve ülkede yaşanan gelişmeler karşısında artık "protestocu" kimliklerinden sıyrılması 2014 yılında öncelikli hedef olmak zorunda. En azından bu sağlanabilirse, emek örgütleri açısından bu yılın öncekilerin tekrarı gibi yaşanmasının önüne geçilebilir.