ESNEKLİK HAREKATI İÇİN MARŞ, MARŞ!
AKP hükümetinin 2011-2013 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP) 10 Ekim 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Programda “işgücü piyasasını daha esnek hale getirecek politikaların uygulanması” öngörülüyor. Esneklikten ne anlaşıldığını biraz sonra aktarmaya çalışacağım.
OVP’de ayrıca sağlık hizmetlerinde “ilaç ve tedavi harcamalarını daha akılcı hale getirmeye yönelik tedbirlerinin alınmasına devam edileceği de” belirtiliyor. Bunun tercümesi; çalışanlar ve emekliler açısından ilaç, muayene ve tedavi hizmetlerindeki katkı bedellerinin artması, bütçeden sağlığa yapılan katkının ise azalması demektir.
Yine OVP’de özelleştirmenin kararlılıkla sürdürüleceği, kamunun elektrik ve şeker üretimi alanından tamamen çekileceği, telekomünikasyon, liman, TCDD (demiryolları), otoyol ve köprü işletmeciliğindeki payının da azaltılacağı belirtiliyor. Tercümesi; kamuda bu alanlardaki işsizlik, sendikasızlaştırma ve güvencesiz çalışmanın artacağı anlamına geliyor.
ATİLLA ÖZSEVER – CUMHURİYET
Gelelim esnek çalışmaya.. OVP’de çeşitli yerlerde üç kez altı çizilen bu konunun ne anlam taşıdığı ve detayları, hükümetin Haziran 2010’da açıkladığı Ulusal İstihdam Stratejisi’nde daha net bir biçimde yer aldı. Orada işgücü piyasasının esnekleştirilmesiyle ilgili politikalar; esnek çalışma modelleri, kıdem tazminatı, İşsizlik Sigortası Fonu, fazla çalışma süreleri, Özel İstihdam Büroları, geçici iş ilişkisi, bölgesel asgari ücret alt başlıklarıyla ifade edildi.
Bu konuyu bir formülle daha net biçimde şöyle ifade edelim: Esneklik = Düşük Ücret Daha Uzun Çalışma Saatleri Güvencesiz Çalışma Sendikasızlaştırma Kıdem Tazminatından Yoksunluk.
Nitekim Petrol-İş Sendikası Genişletilmiş Başkanlar Kurulu’nun Nevşehir’de 7 Ekim 2010’da yapılan toplantısı sonrasında yayımlanan bildiride, hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisi adı altında emeğe yönelik yeni bir saldırı paketi hazırlamaya niyetli olduğu vurgulanmıştır. Bildiride, emek hareketine çağrı yapılarak “Dünya sendikalarının kendi ülkelerinde gösterdikleri direnişten öğrenmek, küresel düzeydeki mücadelenin yerel ayaklarını örmek ve sermayeye karşı topyekûn bir direniş hattı örgütlemek görevi, Türkiye sendikal hareketinin önündedir” denilmiştir. DİSK Başkanlar Kurulu da, 12 Ekim 2010’da yayımladığı bildiride, Orta Vadeli Program’a dikkat çekerek emek örgütlerine birlikte mücadeleyi yükseltme çağrısı yapmıştır. Bakalım sonuçları göreceğiz…