FON’DAN GAP’A VAR,KIDEM’E NEDEN YOK?
İŞSİZLİK Sigortası Fonunda 30 Eylül 2013 tarihi itibariyle fon gelirleri 91,5 milyar TL´ye ulaştı, giderler çıkanldıktan sonra fonun toplam varlığı 67,5 milyar TL düzeyinde bulunuyor.
İŞSİZLİK Sigortası Fonunda 30 Eylül 2013 tarihi itibariyle fon gelirleri 91,5 milyar TL’ye ulaştı, giderler çıkanldıktan sonra fonun toplam varlığı 67,5 milyar TL düzeyinde bulunuyor. İşsizlik Sigortası’nın uygulanmaya başladığı Mart 2002’den 30 Eylül 2013 tarihine kadar işsizlere verilen ödenek miktarı ise 6,5 milyar TL. Yani; 11 yılı aşkın sürede işsizlere fondaki paranın sadece yüzde 7’si işsizlik parası olarak verilmiş! Oysa 2008-2013 yılları arasında, fondan GAP’a (Güneydoğu Anadolu Projesi’ne) 11,5 milyar TL aktarıldı. İşsizlik Sigortası Fonundan yapılan bu aktarmanın oranı da yüzde 12,6’yı buluyor. Yani, işsizler için oluşturulan fon, gerçek amacına uygun olmayan bir biçimde, 2 katına yakın bir miktarda, başka yerler için harcanmış durumda. Ayrıca, halen 224 bin kişiye işsizlik parası ödeniyor. Bu durumda, resmi 2,5 milyon işsizden ancak yüzde 9’u, yani her 100 işsizden sadece 9’u işsizlik parası alabiliyor! Öte yandan; işsizlik parası da, en fazla brüt asgari ücretin yüzde 80’i kadar, yani 817 TL. İşsizlik Fonu bünyesinde bir de Ücret Garanti Fonu var. İşverenin konkordato ilan etmesi ya da iflası halinde, ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda, bu fondan çalışanlarına ödenmeyen üç aylık ücreti verilebiliyor. 30 Eylül 2013 tarihi itibariyle 82,1 milyon TL’lik giderler düşüldükten sonra, Ücret Garanti Fonu’nda 216,7 milyon TL bulunuyor. Bu fondan da, 256 kişiye toplam 723 bin TL.’lik bir ödeme yapılmış. Yani; Ücret Garanti Fonu’nda biriken toplam 299 milyon liranın ancak binde 2,4 u oranında bir ödeme gerçekleştirilmiş! Günümüzde kıdem tazminatı tartışmaları sürüyor. İşverenler çeşitli ödeme güçlüklerinden söz ediyorlar. Aslında amaç, kıdem tazminatını belli bir süre sonra tamamen tasfiye etmek. AKP Hükümeti de, bu tasfiyenin hukuki yapısını oluşturmak için, taşeron işçilerinin mağduriyetini de bahane ederek, Kıdem Tazminatı Fonu uygulamasını gündeme getirmek istiyor. Defalarca yazdık; taşeron işçilerinin hizmet sürelerini istismar edip girdi-çıktı yaparak, kıdem tazminatı ödemesinden yoksun bırakılmasına karşı, mevcut yasada hükümler var, ‘zincirleme akit’ kavramı çerçevesinde kıdem tazminatı ödenmesi söz konusu. Öte yandan, madem ödeme güçlüğüne düşen işverenler için Ücret Garanti Fonu diye bir fon, İşsizlik Sigortası Fonu içinde yer almış, kıdem tazminatı ödenemeyen işçiler de bu fonun kapsamına alınabilir. Zaten DİSK’in böyle bir önerisi var. DİSK, "Ücret Garanti Fonu kapsamı genişletilerek, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda, ödenmemiş ücretin yanında ödenmemiş kıdem tazminatı da kapsama alınmalıdır" diyor. Sigorta primi ile de benzer bir durum söz konusu. Eğer işveren, işçi için sigorta bildiriminde bulunmuş fakat daha sonra sigorta primini ödememişse, SGK işverenden bu primi tahsil etmek için gereken yaptınmlarda bulunuyor ancak ‘işçinin sigorta primi ödenmedi’ diye, ödenmeyen süreleri boşta geçmiş saymıyor, çalışmış olduğunu kabul ederek emeklilik hizmetine dahil ediyor. Kdem Tazminatı için de aynı mantık geçerli olabilir, herhangi bir hak kaybına gerek kalmadan Ücret Garanti Fonundan ödeme gerçekleştirilebilir. İşsizlik Fonu’ndan ilgisiz bir biçimde GAP’a milyarlarca lira aktanlırken, niçin kıdem tazminatı ödemesine kaynak aktarılmasın.