GEBZE ŞUBEMİZİN KONGRESİ TAMAMLANDI
Gebze Şubemizin 14. Olağan Kongresi tamamlandı. Kocaeli Gebze’de 3 Kasım Pazar günü yapılan kongreye, Genel Sekreterimiz İbrahim Ören, Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Kemal Köse ve Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz katıldı.
Kongreye şube başkanlarımızdan da Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Ali Solmaz, Ankara Fırınları Şube Başkanı Çelebi Karakökçek, Bursa Şube Başkanı Zeki Ertürk, Bursa Mustafakemalpaşa Şube Başkanı Ertan İkizler, Bursa Karacabey Şube Başkanı Ergün Çarıkçı, Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı Cengiz Çiçek, Eskişehir 2 Nolu Şube Başkanı Erdoğan Yörüksoy, Eskişehir 3 Nolu Şube Başkanı Yılmaz Taşpınar, İzmir 3 Nolu Şube Başkanı Latif Gökçay, İzmir 7 Nolu Şube Başkanı Ömer Atabey, İstanbul Anadolu Yakası Şube Başkanı Fikret Yılmaz, İstanbul Avrupa Yakası Şube Başkanı Turgay Koç, Kocaeli Şube Başkanı Ali Bostan, Tekirdağ Şube Başkanı Aytaç Göçmen, Samsun Şube Başkanı Ali Başkeser, Manisa Şube Başkanı Yavuz Uçkıran, Rize Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel ile Örgütlenme Uzmanlarımız Yunus Durdu ve Suat Karlıkaya katıldı.
KARDEŞ SENDİKLARDAN KATILIM
Kongreye kardeş sendikalardan ise Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube Başkanı Engin Bedir, Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube Başkan Yardımcısı Fikret Tiftik, Birleşik Metal-İş Gebze 2 Nolu Şube Başkanı Necmettin Aydın katıldı.
Kongreye işverenlerden de Mondelez Fabrika Direktörü Ekrem Çınar, Mondelez İnsan Kaynakları Direktörü Togay Timur, Mondelez Chipita Fabrika Müdürü Ali Şahin Danışman ve Bimbo İnsan Kaynakları Direktörü Mercan Savaş katıldı.
Kongre, Gebze Şube Başkanı Seyfullah Keskinoğlu tarafından yapılan açılış konuşması ile başladı. Sonrasında delegelerin önergesi ile kongreyi yönetmek üzere Divan Kurulu oluşturuldu. Divan Kurulu Başkanlığına Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Kemal Köse, Divan Kurulu Üyeliklerine; Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez ve Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz seçildi. Divan Kurulu yerini aldıktan sonra başta Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı şehitleri olmak üzere iş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Misafirlerin tanıtımı sonrası konuşmalara geçildi.
Türk-İş Kocaeli İl Temsilcisi, Sendikamızın Kocaeli Şube Başkanı Ali Bostan, Mondelez Fabrika Direktörü Ekrem Çınar birer konuşma yaparak gündeme dair görüşlerini kongre katılımcıları ile paylaştılar.
Misafirlerin konuşmasının ardından bir konuşma yapan Genel Sekreterimiz İbrahim Ören, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumu, bunun çalışanlara yansımalarını, toplu sözleşmelere etkilerini değerlendirdi. Genel Sekreterimiz İbrahim Ören’in konuşmasının satır başları şöyle:
‘TÜİK DAR GELİRLİYE İHANET ETMEKTE’
– “Faiz sebep, enflasyon sonuç” gibi finansal okuryazarlıktan uzak, dinsel saplantılarla ekonomimize dayatılan Nas politikaları sonucunda ülkemizi enflasyon sürecinin içine soktular. Marketlerde etiketler her gün, bırakın her saat sürekli değişirken emekçilerin kazançları da bunun karşısında her geçen gün eriyor. Bir taraftan siyasal iktidarın yarattığı enflasyon canavarı, bir taraftan da TÜİK geçmişte saygın bir devlet kurumuyken şimdi siyasal iktidarın makyözü haline getirildi. Saçma sapan kriterlerle hissedilen enflasyonun çok altında enflasyon rakamları yayımlayarak sanki ülkede her şey yolunda gidiyormuş ve siyasal iktidarın sebep olduğu ekonomik kriz gün geçtikçe azalıyormuş gibi rakamsal algı operasyonlarıyla ekonominin kötü aktörlerinden bir tanesi oldu. İnandırıcılığını yitirmiş olan bu kurum kazançlarımızın artış oranlarını negatif yönde etkilemekte ve dar gelirliye ihanet etmektedir. Tüm bunlar yaşanırken kötü gidişe çare arayan tek adam rejimi yeni umut olarak geçmişte hırsızlıkla suçladığı hatta İngiliz vatandaşı olduğu için milli muhafazakâr değerlerden uzak bir kişilik olarak lanse edip gönderdiği eski Hazine ve Maliye Bakanını nasıl olsa bu toplum balık hafızalı düşüncesiyle tekrar ülkemize davet ederek ülkemizin ekonomik geleceğine yön vermesi için tekrar ekonominin kaptan koltuğuna oturttu. Tüm bu gelişmeler bu ülkenin kaderinin bir partinin kaderine nasıl endekslendiğinin en belirgin örneklerindendir. Çünkü ancak böyle ülkelerde tek adam dün yanlış dediğine bugün doğru der, bugün doğru dediğine yarın yanlış der. Tüm bu açmazın faturasını tek adam rejimi ve beslemeleri değil değerli dar gelirli masum halk ödüyor.
‘EKONOMİMİZ DURMUŞ DURUMDA’
– Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranda Türk lirasının basıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Ülke ithalata bağımlı ihracatta ise bitme noktasına geldi. Siyasal iktidar döviz ihtiyacını bastığı Türk liralarını arka kapı satışları ile dövizi çevirerek karşılamaya çalışıyor. Bu tablo yolun sonuna gelindiğinin en önemli örneğidir. Her an patlayacak döviz kurları ve döviz artışlarına göre şekillenecek piyasada dar gelirli hiç olmadığı kadar sefilleri oynayacak. Zaten kötü gidişatın sonuçlarını bugünlerde derinden hissetmeye başladık. Kazançlarımız ve enflasyon arasındaki fark gün geçtikçe daha fazla açılıyor. Nakit para akışı durma noktasına geldi. Döviz bulmakta zorlanan siyasal iktidar, şimdi de başarısız ekonomik politikaları sebebiyle halkın nakit Türk lirasına ulaşımını engelliyor. Çünkü deniz bitti ve ortada para yok. Kredi kart limitleri ve banka kredi limitleri düşürülmüş durumda. Yüksek banka faizleri sebebiyle ev ve araba kredisi kullanmak mümkün değil. Halkı çeviren tüm sistem kilitlenmiş durumda. Maalesef ekonomimiz durmuş durumda. Bir taraftan geçmişte haram olarak gördüğü yüksek faiz politikalarını bırakıp 180 derece bir dönüşle yüksek faiz sistemine geçen siyasal iktidar kendi insanına zam yapmazken binlerce yabancı yatırımcıya yüksek faizle döviz girişi yaptırarak ülkeye giren dövizle döviz kurlarını sabit tutmaya çalışıyor. Tam bir yağma düzeni.
‘GELİR DAĞILIMI DERİNDEN ETKİLENECEK’
– Değerli arkadaşlarım hepimizin gelirleri her gün geçen gün erirken ve birçok yabancı ülkenin vatandaşı kendi bankalarından sıfıra yakın faizle kredi çekerek, çektikleri kredileri Türk lirasına çevirerek yüzde 50 faizle Türk bankalarına yatırıyorlar. Ve binlerce yabancı yatırımcı kendi ülkelerinde altı ayda, bir yılda, iki yılda kazanacağı parayı hiç çalışmadan ülkemizde birkaç ayda kazanıp şimdi yavaş yavaş mevduat hesaplarında tekrar döviz hesaplarına geçerek kendi bankalarına aktarıyorlar. Sıfır faizle aldıkları kredileri geri öderken, ülkemizin kötü yönetilen ekonomisi sayesinde yaptıkları kârları konfor alanları, zevkleri ve seyahatleri için ellerinde tutuyorlar. Görünen o ki, önümüzdeki aylar döviz krizine işaret etmekte ve bu döviz kurlarının patlaması demek. TÜİK rakamlarıyla bir süredir makyajlanan ve gizlenen hiperenflasyonla tanışacağımız günlerin gelmesi demektir. Bu gelişmeler Türk lirasında çok daha fazla değersizleşeceğini gösteriyor. Gelir dağılımı derinden etkilenecek.
‘DAHA FAZLA SESİMİZİ YÜKSELTECEĞİZ’
– Derinleşen ekonomik kriz ve yüksek enflasyonla birlikte artan hayat bağlılığı maalesef sadece karnını doyurmakta olan bir emek sınıfını büyütmeye devam ediyor. Tüm bu olumsuz gelişmeler emeğimizi tehdit eden ve her geçen gün daha fazla çalınmasına sebep olan faktörler olarak karşımıza çıkacak. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin tavan yaptığı önümüzdeki kritik dönemde artık en önemli sorumluluğu emeği korumak olan sendikalar yoğun bir mücadele dönemine girmek zorunda. Sendikalar için beklentileri karşılamak her zamankinden daha zor olacak. Emekçiler olarak artık daha fazla sesimizi yükselteceğiz.
‘SİZLERLE BİRLİKTE EN İYİSİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ’
– Değerli katılımcılar, hayat pahalılığı hepimizi her geçen gün ezerken Tekgıda-İş Sendikası Yönetim Kurulu olarak bizler yıllarca özel sektör işletmelerinde en zor koşullarda, vardiyalı sistemlerde çalışmış kardeşleriniz olarak sizleri çok iyi anlıyoruz. Bazen çok sıcak, bazen çok soğuk ortamlarda çalışmak kolay değildir. Bu ortamları görmeden ve bu ortamlarda çalışmadan özel sektör işçisini anlamak kolay değildir. Özel sektör işçisinin hiçbir zaman bekleme, görev bekleme lüksü yoktur. Savaş halindeki bir asker gibi sorumluluğuna odaklanır. Nefes aldığı sürece çalışma saatlerini aralıksız emeğiyle doldurmak zorundadır. Çünkü sürekli bantlar çalışır, kaybedeceğiniz birkaç saniye bile arkanızda iş yapan arkadaşınızın iş yükünü arttırır. Genellikle seri üretim yapan gıda işçisi bu şekilde çalışır. Kısa çay ve mola saatleri dışında birbirine selam verecek vakitleri bulamazlar. Gece vardiyalarından çıktığımızda evlerimize servislerde uyuyarak gideriz. Bir arkadaşımız sizi uyandırmazsa yüksek ihtimal evinizin adresini bile karıştırma ihtimaliniz vardır. İşte kısaca özel sektör gıda işçisinin hikayesi budur. Bu hikâyenin öznesi olmayan bu hikâyeyi bilemez ve anlaması da kolay değildir. Yönetici arkadaşlarımla birlikte sizlerin içinden gelmiş kardeşleriniz olarak üzerimizdeki sorumluluğu çok iyi biliyoruz. Bu sorumluluk çerçevesinde sizler için ve sizlerle birlikte gücümüz ölçüsünde en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
‘MEVCUTLARI DAHA İLERİ TAŞIYAN SENDİKA OLACAĞIZ’
– Değerli katılımcılar, bu dönem üyelerimize Tekgıda-İş Sendikası olma ayrıcalığını en yüksek seviyede hissettirmek ve en iyi toplu iş sözleşmeleri de yapmak için çalışıyoruz. Toplu iş sözleşme görüşmeleri öncesi Arge Servisimiz tarafından şirketlerin mali durumu, kârlılık oranları, mevcut ücretlerimizin asgari ücretlere oranı, satın alma gücü ve gerçek enflasyonun satın alma gücündeki etkileri gibi birçok konuda detaylı çalışmaları inceliyoruz. Her işyeri, her işletmenin kendi koşulları içinde en iyi noktalara gelmesi için beklentilerini gücümüz yettiğince karşılamaya çalışıyoruz. Bu çerçevede şubemizin sorumluluk alanında faaliyet gösteren Kent, Mondelez, Chipita, Bimbo ve Besan işletmelerimizde günün koşullarına göre en iyi sözleşmeleri şubemizle birlikte yapmaya çalıştık. Ülkemizin zor koşullarında ve enflasyonist ortamda ücret kayıplarımızı önlemek ve sözleşmeleri yıllık enflasyon artışlarından altışar aylık enflasyon artışlarına ya da sözleşme sonunda ulaştığımız ücretlerin, mevcut ücretlere asgari ücret katsayı oranını koruyacak şekilde sizlerin tercihine göre planladık. Ve tüm sözleşmelerimizde bu yönde sonuçları aldık. Sosyal paketlerimizi sizlerle birlikte taşıyabileceğimiz en üst seviyelere taşıdık. Ülkemizin koşulları her geçen gün daha ağırlaşırken yeni dönemde sözleşme görüşmeleri öncesi sizlerle birlikte yoğun bir toplantı sürecine girerek günün koşullarına göre en güçlü taslakları oluşturacağız. Siyasal iktidar tarafından emeğin her geçen gün ucuzlatıldığı bir dönemde sizlerle birlikte üyelerimizin menfaatlerini korumak ve daha ileriye taşımak için çabalamaya devam edeceğiz. Sadece mevcutları koruyan değil, mevcutları daha ileriye taşıyan bir sendika olma iddiamızı devam ettireceğiz.
Genel Sekreterimiz İbrahim Ören’in konuşmasının ardından delegeler sandık başına gitti.