GENEL GREV GENEL DİRENİŞ BARİKATINA!
Hükümetle Türk-tş arasında süren görüşme anlaşmazlıkla sonuçlandı
GENEL GREV GENEL DİRENİŞ BARİKATINA!
Hükümetle Türk-tş arasında süren görüşme "anlaşmazlıkla sonuçlandı.
Bu aslında, birkaç gün önce gerek Başbakan gerekse bakanların açıklamalarından anlaşılıyordu. Ama yine de "son anda" hükümetin, bir jestle TEKEL işçilerinin kabul edebileceği "4-dsiz bir çözüm" çıkarabileceği umudunda olanlar vardı.
Hükümet 50 gündür; kimi zaman TEKEL işçisinin eylemlerini görmezden gelerek, kimi zaman copla, biber gazıyla saldırarak; kimi zaman tehdit ederek, kimi zaman da uzlaşır gibi yaparak; işçileri yoran, evlerine gitmeye zorlayan bir hat izledi. Türk-İş yöneticileri başta olmak üzere sendikacıların önemli bir kesimi de hükümetin bu politikasının uygulamasını kolaylaştıran bir tutum izlediler.
Şimdi artık yürünecek yol daha da netleşmiştir.
İşçiler, "4-c" çerçevesinde bir çözümü kabul etmeyeceklerini bugüne kadar defalarca, yüksek sesle ilan ederken, hükümet de "4-c" dışında bir çözümden yana olmadığını, en son görüşmede aldığı uzlaşmaz tutumla bir kez daha gösterdi.
Dün partisinin grubunda yaptığı konuşmada da Başbakan Erdoğan, TEKEL işçilerini ve sendikacıları bir yandan tehdit etti;, bir yandan da işçilere "Kullanılıyorsunuz" diyerek aşağılamaya devam etti.
TEKEL işçileri ve emek cephesi, yeni bir hamle yaparak daha büyük güçlerle hükümetin karşısına çıkmazsa, hükümetin tutumunda, konuşmalar ve görüşmelerle bir değişiklik yaratılamayacağı ortaya çıkmıştır. Bu yüzden de eğer emek cephesi bu davaya gerçekten sahip çıkacaksa; daha aktif olduğu kadar mücadele taleplerini de yeniden gözden geçirerek ilerlemek zorundadır.
Evet, daha önce karar alınmış, yarın uygulanacak bir genel grev (genel eylem) var. Bu genel grevin, sermaye cephesinde, hükümet nezdinde bir baskı yaratacağı gerçektir. Ama şu da bir gerçek ki, mevcut zıtlaşmanın genel grev de olsa bir günlük bir eylemle kırılması olanaklı değildir.
Öte yandan, bu mücadele boyunca defalarca gündeme geldiği gibi TEKEL işçilerinin mücadelesi artık 12 bin TEKEL işçisi ve ailelerinin mücadelesi olmayı aşarak, tüm sınıfın, emekçilerin mücadelesi olmuştur. Bu, 50 gün boyunca zaman zaman tüm emekçilerin eyleme çağrılmasıyla ve TEKEL işçisine destek kapsamında kimi eylemlere yansımıştır. Ama bu eylemler sonuçta, "TEKEL işçisine destek" eylemleri olmayı aşamamıştı. Şimdi artık mücadele, hükümet ve sermaye cephesinin direncini kırmayı, bunun için de talepleri genişletmeyi de gerektirmektedir. Mücadelenin pratik hedefi haline getirilmesi gereken talepler;
Taşeron uygulamalarına son verilmesi,
Kriz önlemleri olarak işçi haklarını gasp eden uygulamalara derhal son verilmesi,
İşsizlik sigortasından işsizlerin yararlanması imkanları genişletilirken patronlara bu fondan desteğe son verilmesi,
Çalışma saatlerinin kısaltılması,
İşten atmaların yasaklanması; kamu emekçilerine grevli toplusözleşme hakkı verilmesi, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması,
Özel İstihdam Büroları Tasarısı’nın gündemden çıkarılması,
Tam Gün Yasası’nın geri çekilmesi,
İşsizliği ve yoksulluğu azaltacak önlemler alınması… (Atanma yan öğretmenlerin atamalarının yapılması, yoksul emekçi ailelerine yardım…) gibi, emekçiler arasında her vesileyle gündeme gelen taleplerdir.
Bu, sermaye ve hükümetin saldırılarına karşı tek bir emek cephesi oluşturma çabalarının artırılmasını gerektirmektedir.
Bu, mücadele hattı ve karakteri bakımından da bir genel direnişler ve grevler dönemine gerilmesinin zorunluluğu anlamına g I inektedir. Sadece genel olarak değil pratik olarak da böyle birhıtta girilmiştir.
Bunu TEKEL işçileri görmektedir. Bunu az çok mücadelen izleyen sendikacılar ve işçi kesimleri de görmektedir. Ama burada sorun, en üst sendika yöneticilerinin önemli bir bölümünün "uzlaşmayı", mücadelenin bir aracı olarak değil mücadelenin karşıtı olarak gören bir sendikacılık anlayışında olmasıdır. Ve süreç kaçınılmaz olarak; sadece sermayeye, sadece onların hükümetlerine değil, bu anlayışa karşı da mücadelenin dönemi olarak şekillenecektir.
Ve eğer mücadelenin imkanları ve ilerlemesinin koşulları iyi değerlendirilirse, bu süreç aynı zamanda, sendikaların, sendikal mücadelenin yeniden biçimlenmesinin ve yeni ve çok sağlam bir zemine oturmasının yolunu da açacaktır.
Şimdi ilk iş,- 3 Şubattan 4 Şubat’a ertelenen eylemin, güçlü, emekçilerin tepkisini gösterecek ve sonrası için karar alacakları da cesaretlendirecek bir eylem olması için herkesin, elinden geleni yapmasıdır.
KAYNAK: GÜNLÜK EVRENSEL