GERÇEK İŞSİZLİKTE İSPANYA’YI SOLLARIZ
Avrupa’da ortalama işsizlik yüzde 10. İspanya, yüzde 23 işsizlikle ilk sırada. Yunanistan’ınki yüzde 20, İrlanda ve Portekiz’inki yüzde 14…
Türkiye’de resmi işsizlik yüzde 10, işsiz sayısı 2.6 milyon. 2009’da yüzde 14’e çıkmıştı. Sonradan toparlandı diye AKP iktidar caka satıyor. İkide bir, AB’deki işsizliğe, hele ki İspanya’da yüzde 23’ü bulan işsizliğe gönderme yapılarak sahte bir başarı öyküsü yazılıyor. Oysa işin aslı çok farklı. İşsizler İspanyası’ndan çok da farklı değil durumumuz. Bakın nasıl…
Ortada tamamen bir yöntem sorunu var. Çalışabilir, eli ayağı sağlam nüfusun işgücü piyasasına çıkıp çıkmaması, işsizliği, işsizlik oranını da belirliyor. Bizde, eli iş tutabilecek 15 yaş üstü nüfusun ancak yarısı (49.9’u), işgücü piyasasına çıkıyor. İşgücü piyasasına çıkmayan nüfusa “işgücü” denilmiyor. İşgücü sayılmak için, piyasaya çıkmak ve iş arar durumda olmak gerek. “İşgücü”nden iş bulanlara “istihdam” edilmiş, bulamayanlara “işsiz” denildiğini önceden de yazmıştım. İşsizlerin sayısını işgücüne bölerek ‘işsizlik oranı’na ulaşıyoruz ve bu, 2011’de Türkiye için yüzde 10. Ama, burada önemli olan, 15 yaş üstü nüfusun yarısının işgücü piyasasına çıkmaması, bundan dolayı da işsiz sayısının düşük görünmesi. İş aramaktan yorulanlar, ümidi kırılanlar, ev kadınları… Bunlar “işgücü” piyasasına çıkmayan, dolayısıyla resmen “işsiz” de sayılmayanlar. Oysa, mesela İspanya’daki kadar çıkmış olsalardı, “işgücü” ve ona bağlı olarak “işsiz” sayısı da çok yüksek görünecekti.
İspanya’nın yüzde 23’lük rekor işsizliği, ekonomisindeki daralmadan olduğu kadar çalışmak için işgücü piyasasına çıkan nüfusun yüksekliğinden kaynaklanıyor. İspanya’nın ulusal istatistik ofisi (yani TÜİK’i), “El Instituto Nacional de Estadística (INE)” verilerine göre, İspanya’da 15 yaş üstü nüfusun yüzde 60’ı işgücü piyasasına çıkıyor. Yani bizden 10 puan fazlası. İspanya’da 23 milyon işgücünün 17 milyonunun işi var ve 6 milyonu, yani yüzde 23’ü işsiz.
Bizde de, 15 yaş üstü nüfusun yüzde 60’ı piyasaya çıksaydı, ne olurdu ? İşte o zaman “iş aradıkları” için işsiz sayılacaklar ve sayıları da bugün olduğu gibi, 2.6 milyon değil, 8 milyonu bulacak ; işsizlik oranı da bugünkü gibi yüzde 10 değil, yüzde 25 görünecekti.
Daha da önemlisi şu; iki ülkenin işgücüne katılım oranları arasında 10 puan fark yaratanlar, kadınlar. İspanya’da kadınlar, evlerinden daha çok iş aramaya çıkıp işgücüne katılıyorlar.
İspanya’da kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 53’ü buluyor.
Türkiye’de ise kadınların ancak yüzde 30’u işgücüne katılıyor. Diğerleri ne yapıyor? Türkiye’de işgücüne dahil olmayan 15 yaş üstü kadın nüfus 20 milyona yakın. Bunlardan 12 milyonu kendisini “ev işleriyle meşgul” olarak tanımlıyor. 1 milyonu, iş bulursam çalışırım, diyor ama iş aramıyor. 1 milyonu da iş aradığı halde iş bulamıyor…
Eğer, Türkiye’de de kadınların yüzde 30’u yerine, İspanya’daki gibi yüzde 53’ü işgücü piyasasına çıkıp “iş arıyor” görünselerdi, bugün 1 milyonu bulmayan resmi işsiz kadın sayımız 7.5 milyonu, bugün yüzde 11.3 görünen kadın işsiz oranımız da yüzde 51’i geçecekti. Kadını eve tıkmakla işsizliğin nasıl kamufle edildiğini buradan anlayabiliriz.
Buradan İspanya’ya tavsiye: Avrupa’nın en işsiz ülkesi görünmek istemiyorsanız, siz de RTE’nin AKP’si gibi kadınları evde tutan muhafazakâr politikalar izleyin, hatta eğitim sisteminizi değiştirip kız çocuklarınızı erkenden eve çekin. Sizin de işsizlik oranınız birden aşağılara iner, imajınız tavan yapar!..
CUMHURİYET – MUSTAFA SÖNMEZ