GETİRİSİ SINIRLI VE RİSKİ ÇOK YÜKSEK MACERALAR DÖNEMİ!
2016-2018 dönemini kapsayan üç yıl vadeli Orta Vadeli Program, üç aylık aranın ardından bu hafta başında yeniden açıklandı!
2016-2018 dönemini kapsayan üç yıl vadeli Orta Vadeli Program, üç aylık aranın ardından bu hafta başında yeniden açıklandı! Son bir yıldır normal sayılabilecek pek bir şey kalmadığı için, bu tuhaflığı da kanıksamamız gerekiyor! Neden böyle bir eyleme ihtiyaç duyulduğunu merak ediyor, örtülü veya açık ek mesajları anlamaya çalışıyoruz.
Küresel ve bölgesel düzeyde yaşanmakta olan olumsuzluklar ve Genel Seçim sonrasında siyasi iradenin tercihlerinde yaşanan farklılıklar, plan hedeflerinde ve bütçe tasanmında değişiklikler gerektirmiş olabilir! Veya maliye politikasındaki gevşeme eğilimini gizlemek ve sıkı duruluyormuş izlenimi yaratmak adına, iyimser senaryolu plan hedeflerinin gölgesine saklanmak ihtiyacı ön plana çıkmış olabilir!
Öncelikle iyice belirginleşmeye başlayan saptamalanmızı paylaşmakla başlayalım. Bizi çevreleyen iç ve dış koşullar olumsuzlaşükça, maliye politikasını daha fazla gevşetme tercihi güçleniyor ve bu durumu tutarlı imiş gibi gösterecek iyimser senaryolar üretiliyor. Aşın bağımlılığı dikkate alarak küresel sermaye ile inaÜaşmamak, para politikası konusunda Merkez Bankası’na yardımcı olmak, sorunlan kalıcı olarak çözme niyeti ile kırılganlığı azaltmak türünden hassasiyetler önemini yitiriyor!
YENİ RİSKLER ALINDI
Yalnızca bütçe büyüklüklerine odaklanırsak, tercihlerdeki farklılaşma tam anlaşılamıyor. Fakat son üç ayda küresel ve bölgesel boyuttaki olumsuzlaşma eğilimine rağmen, 2016 yılına ilişkin büyüme hedefinin yukan çekilmesi gerçek niyetin okunmasına yardım ediyor. Asgari ücretin yükseltilmesine ve emekli aylıklarındaki ayarlamaya neden olan anlayış, bütçeye de damgasını vuruyor. Enflasyon endişesi geri plana itilirken, büyüme potansiyelinin artırılması ve işsizliğin azalması adına yeni ve ciddi risklerin alınması gündeme geliyor!
Büyüme hedefi yakalanır ve evdeki iyimser hesaplar çarşıya uyabilir ise ciddi bir sıkıntı yaşanmayacak! Fakat aksi olur da gelişmeler kontrolden çıkarak krize dönüşür ise de yapılabilecek fazla bir şey olmayacak; bütçe gelirlerinin hedefin çok gerisinde kalması nedeniyle açık patlayacak ve hiçbir şey eskisi gibi kalamayacak! Bir anlamda hareket yeteneği önemli ölçüde daraldığı için gerçekçi ve tedbirli ulunamıyor; getirişi sınırlı fakat riski çok yüksek bir maceraya dalınıyor!
2016 yılı plan hedefleri ve bütçe büyüklükleri doğal olarak, Merkez Bankası para politikası uygulamalarını da etkileyecek. Sadece araç bağımsızlığı olan ve olumsuzlaşan küresel koşullar nedeniyle hareket alanı daralan para otoritesi, yüzde 7.5’lik enflasyon hedefini benimsemek zorunda kalacak; döviz likiditesini dengelemek ve finansal istikran desteklemek adına öngördüğünden çok daha fazla enerji harcamak zorunda kalacak, enflasyon konusundaki sıkı duruş özlemi lafta kalmaktan öteye geçemeyebilecek!
YIKICI SARSINTILAR
Bu durum riskten kaçınma eğilimini besleyerek kınlganlık algısını ve Türk lirasındaki değer kaybı yönündeki eğilimi güçlendirecek; devamında ise plan hedeflerinden olumsuz yönde uzaklaşılması ve gelişmelerin tümü ile kontrolden çıkması kaçınılmaz hale gelebilecek! MALİye politikasının gevşetilmesi, beklentileri bozarak binilen dalın kesilmesi şeklinde bir başansızlıkla sonlanabilecek!
Ekonomi yönetimi, muhtemelen burada özetlemeye çalıştığımız kısır döngünün farkında ve bu nedenle gevşeme niyetine rağmen sıkı duruş söylemini ısrarla tekrarlamak zorunda kalıyor! MALİye politikasının gevşetilmesi gerektiğini savunmuyor, siyaseten karar verenlerin iradesine boyun eğmek dışında bir seçenek üretemiyorlar!
İçinde bulunduğumuz koşullarda maliye politikasını gevşetmenin yanlış olacağını iddia etmiyoruz! Makro hedeflerde gerçekçi ve yan tesirler konusunda tedbirli olmamanın, yıkıcı sarsıntilann sebebi olabileceğini biliyoruz!