Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
20 Şubat 2012
HAKEM OYUNCULAR ARASINDA OLURSA

Türkiye iki açıdan tarihinin en karanlık döneminden geçmektedir. Hakem bizzat oyuncuların içinde yer almış olarak, oyunun seyrine göre istediği anda istediği kararı verebilmekte, kararı uygulatabilmekte ve netice alabilmektedir.

HAKEM OYUNCULAR ARASINDA OLURSA

       Türkiye iki açıdan tarihinin en karanlık döneminden geçmektedir. Hakem bizzat oyuncuların içinde yer almış olarak, oyunun seyrine göre istediği anda istediği kararı verebilmekte, kararı uygulatabilmekte ve netice alabilmektedir. Bunun adına da ileri hukuk denmektedir. Hal böyle olunca doğal olarak bu hakemden korkulur, çünkü hukuk objektif kurallar manzumesi olmaktan çıkmış, onun emrine göre anında ve istendiği şekilde değiştirilerek, uygulamaya koyulabilmekte ve, maalesef, sonuç alınmaktadır. Daha vahimi, hatta korkuncu, bu duruma üniversitelerimizden, ünlü hukuk fakültelerimizden ses verilmemektedir. "Lüzum-u hacette sükût beyandır" hükmüne göre, demek ki, ilim çevrelerimiz bu uygulamayı desteklemekte ve onaylamaktadır. O zaman yapacak fazla bir şey yok! Bu durumda, sohbet alanımızı değiştirelim ve yine risksiz alan olan kriz etrafında bazı şeyleri paylaşalım. İlkin yangının kısmen kontrol altına alınmasına destek sağlayan önlem olarak ABD’de merkez bankasının (FED) milyarlarca doları krizin eşiğindeki finansal kuruluşlara vermesini tartışalım. Bu aşamada kapitalizmin ideolojik kokusunu çok net olarak algılıyoruz. ABD’de finansal kuruluşlara verilmiş olan fonlar söz konusu kurumlara borçlu konumda olan birey ya da ailelere verilmiş olsa idi, hem bireysel borçlar silinmiş hem de alacaklı finansal kuruluşların hiç değilse bir kısmı kurtarılmış olabilirdi. Bu yol tercih edilemezdi, çünkü bu yol borçlulara emek gücünün piyasadan sağladığı değişim değerinin ancak meşru gelir olabileceği ve bunun dışında bir getiri algılamasının oluşturulmaması gerektiği gibi, gelir dağılımının varolandan daha düzgün olması koşulunda krizin bu denli şiddetli olmayacağı görüşünün de ortaya çıkmaması gerekir. Bu nedenle uygulanan politika sistem ideolojisine uygundur, aksi ise sistem ideolojisi ile çatışır. Nasıl olsa büyük firmalar kurtarılmış olduğuna göre, kısa dönemde fazla telaşlanmaya da yer yoktu.

       Politikaların Avrupa ayağına ve daha genel politikalar bütününe bakarsak, Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz ve daha birçok ülkede genel takip edilecek yolun çok sıkı tasarruf politikalarının devreye sokularak, bütçe ve cari açık sorunlarının yaratılmaması ve varolan açıkların belirli bir dönem içinde kapatılmaya çalışılması görüşü hakimdir. Şimdi, eğer kriz piyasa sorunu nedeniyle ortaya çıkmış ise, önetilen önemler krize çare değil, tam tersi, krizi derinleştirici niteliktedir. Nitekim bu görüşlerde çoğu yerde dillendirilmektedir. O zaman niçin böylesi ters önlemler önerildiği sorgulanmalıdır. Oysa bu önlemler alacaklı kurum ve kuruluşlara rant aktarımı sağladığı gibi, sıkışan piyasa ortamında marjinal sermaye dokusu da elimine edilerek güçlü dokuların hakimiyet düzeyi daha da yükselmiş olur.

       Krizlerle bazı ekonomilerde ortaya çıkan piyasalara kamu müdahalesi kapitalist ideologları aşırı şekilde ürkütmüş olacak ki, 21 Ocak 2012 tarihli The Economist dergisi, "Devlet Kapitalizminin Yükselişi" kapak başlığı ile yayınlandı. Öyle anlaşılıyor ki, The Economist dergisinin öncülüğünde kapitalist ideologlar tarafından kamu işletmeciliği yerilmeye ve özel işletmecilik karşısında orta dönemde hezimete uğrayacağının kaçınılmaz olduğu yazılıp çizilmeye başlanacak. Trotsky’nin Sovyet Devrimi yıllarında tek ülke komünizminin başarılı olamayacağı tezini ileri sürdüğü hatırlatılarak, günümüzde de kamu iktisadi teşebbüslerinin özel işletmelerin dinamizmi ve rekabeti karşısında fazla şansları olamayacağı ima edilmektedir. Bu arada, büyük şirketlerin kriz esnasında devlet desteği almaları göz ardı edilerek kamu işletmelerinin sırtlarını devlete dayayacağı ve rant kollamacılık yapacağı, hatta, Enron ya da bilanço hileleri yaparak milyarları heba eden özel işletmelerin sahteciliği unutularak kamu işletmelerinin siyasi ve ekonomik çürümüşlüklere meydan vereceği özel vurgularla anlatılmaktadır. Yazılanlara bakılırsa, kapitalist ideologlar kamusal mülkiyetteki işletmelerin yeni teknoloji uygulamalarında ve buluş ve icatlar alanında kesinlikle özel kuruluşlardan geri kalacakları ileri sürülmektedir. Yazının ruhu, orta veya uzun vadede kamu işletmeciliğinin özel işletmecilik karşısında hezimete uğrayacağı şeklindedir. Yirmi birinci yüzyılın ilk derin krizinin içinde geçerken, geçmiş krizlerden almadığımız gibi bu krizden de ders almadan zamanı tüketmekteyiz. Kriz güçsüzleri ezerken, güçsüzler de krizi doğal afet gibi algılayarak, sistemin değirmenine su taşımaktadır. Kriz ertesinde alınan her önlem güçsüzlerin çaresizliğine çare olmadığı gibi, güçsüzleri bir kez daha çökertmeye yönelik yeni krizlerin tohumlarını taşımaktadır

(*) Bu yazı, KIZILCIK dergisinin gelecek sayısında yayınlanacak olan metnin son kısmından alınmıştır.

DİĞER HABERLER
ASGARİ ÜCRET SİYASİ POPULİZM ARACI OLDU
ASGARİ ÜCRET SİYASİ POPULİZM ARACI OLDU

Öteden beri Türkiye’de bütün siyasi iktidarlar, asgari ücreti popülizmin bir aracı olarak kullandı. Üniversite yıllarımdan biliyorum, çalışma bakanlığı sürekli çalışma ekonomisi bölümünden, asgari ücret tespiti için öğretim üyesi isterdi.

DÜNYA EMEK GÜNDEMİNDEN
DÜNYA EMEK GÜNDEMİNDEN

Dünya emek gündeminden.

ASGARİ ÜCRETTE 30.000 TL HAYAL DEĞİL
ASGARİ ÜCRETTE 30.000 TL HAYAL DEĞİL

Türk-İş’in talep ettiği 29 bin 583 TL hatta CHP’nin ortaya attığı 30 bin TL’lik asgari ücret, SGK uzmanı İsmail Sevinç’in de hesaplamalarıyla kanıtladığı üzere hayal değil.

ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU
ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU

Türk-İş, 2025 için 29 bin 583 TL asgari ücret talep ederken hükümet ve işveren blokunun işbirliği, işçinin taleplerini gölgede bırakıyor.