W.W. Cargill, 1865’te Amerika’da kurduğu şirketin, dünyanın 10 büyük gıda üreticisi olacağını hayal etmiş midir?
Şöyle ya da böyle, Amerika patentli Cargill şirketi, şeker üretimi başta olmak üzere çeşitli alanlarda gıda ve yan ürünlerini üretmekte olan 10 büyük dünya şirketinden biridir. Orhangazi – İznik arasında, 1. sınıf tarım arazisi olan Gemiş köyü – Karapınar mevkiinde nişasta bazlı şeker üretimi için kurulan Türkiye Cargill işletmesinin Hendek’te hayvan yemi, Balıkesir’de pastaneler için margarin yağı üreten (Tursaş) kolları da var… Biz direnişlerinin 244. günündeki Orhangazi Cargill işçilerini ziyaret ettik.
KARŞILAŞMA
Arkadaşlar İstanbul’dan, ben bir gün önce kitap fuarı ve dinleti için gittiğim Biga’dan, Cargill fabrikası önünde buluşmak üzere 12 Aralık Çarşamba günü sabahın erken saatinde hareket ettik ve saat 11.00’e doğru da hemen hemen aynı anda grev çadırı önünde buluştuk.
Tek – Gıda İş Sendikası’na bağlı Cargill işçileri, " Gebze ve Eskişehir’deki direnişçiler gibi bizi coşkuyla, yüzlerinde sıcak gülümseyişlerle karşıladılar. Karşılayıcılar arasında, Ankara’da Aralık 2009’da ki Tekel İşçileri Direnişi’nde eylem arkadaşı olduğumuz Tek Gıda İş Bursa Bölge Örgütlenme Sorumlusu Suat Karlıkaya’nın bulunuşu benim için hoş bir sürpriz oldu.
Cargill direnişçilerinin konumu Gebze ve Eskişehir’deki direnişçilerden farklı. Buradaki işçiler sendika üyesi oldukları için tazminatları ödenerek işten çıkarılmışlar. İşten çıkarılma nedeni olarak gösterilen gerekçe ise tatlandırma oranı hükümet kararı ile yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürüldüğü için üretimin düşürülecek olması.
Fakat tam bu noktada birkaç bit yeniği var: Söz konusu kanun nisan ayında çıkmış olmasına karşın yürürlüğe eylül ayında girmiş. Fakat Cargill yöneticileri bunu beklemeksizin işten çıkarılmaları 17 Nisan’da gerçekleştirmişler.
İkinci ve belki daha da dikkat çekici bit yeniği, işten çıkarılan 14 işçinin zaten ayrılmak isteyenler değil de hem sendikalı hem de sendikal örgütlenmede öncü kişiler olmaları. Burada akla ister istemez gelen, işverenin, şeker kotası oranında ve dolayısıyla üretimdeki düşüşü fırsat bilerek sendikal örgütlenmede öncülük yapan işçiyi cezalandırmak, şu anda çalışmakta olan sendikalı işçinin de gözünü korkutmak isteği…
Nitekim işten çıkarılan 14 kişi arasında, kimyasal operatörü, yani kota konusuyla ilgisi olmayan bir bölümün çalışanı Fatih Gürhan da var. Yerine de hemen başka biri alınmış. Bu demektir ki çıkarılma nedeni ihtiyaç fazlası değil, çıkarılan emekçinin sendikal örgütlenmedeki öncü kimliği…
NE İSTİYORLAR?
Cargill işçilerinin hedefi sadece kendilerinin işe dönmelerinin sağlanması değil, sendikalaşma hakkının savunulmasına örnek oluşturmak.
Bunun için direnişlerini sonuna kadar sürdürmekte kararlılar.
Aynı üretim alanında, Nestle’nin Karacabey’deki fabrikasında işten çıkarılan 28 işçinin 400 gün süren mücadele sonunda hem işlerine dönmelerinden, hem de sendikalaşmanın gerçekleşmesinden övünçle söz ediyorlar.
Bu direnişin bir hedefinin de işçi ücretlerinin sürekli düşürülmesine dikkat çekmek ve bunun önüne geçmek olduğunu da belirtiyorlar. Tekel Direnişi sırasında benim de bir gün destek olarak 24 saat katıldığım açlık grevi sırasında tanıştığımız Suat Karlıkaya, biz İzmir – Torbalı’daki bir başka direniş çadırını ziyaret için ayrılırken yandaş medyaya yönelttiği ağır ve haklı eleştirilerden sonra "Bu direnişler emek dostları için de bir sınavdır" diye ekliyor: "Dayanışma, Twitter üzerinden, sosyal medyadan destek mesajlarıyla olmaz! Gelin, işçinin mücadelesine yerinde tanık olun, desteğinizi asıl böyle gösterin!"
Beklenen performans yüksek standartlardayken, maaşlar asgari ücretin altında kalabiliyor. Cargill, kurulduğundan 2009’a kadar ruhsatsız çalıştı. Yüksek maaşlarla personel çalıştırdı. Ruhsatı alınca bir anda değişti.
UMUT OLACAĞIZ
Tekgıda – İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarılan 14 Cargill işçisi, Gemlik – İznik yolu üzerindeki fabrika önünde 253 gündür direnişte. Çocuklar iyi yaşasın diye… Uludağ’ın soğuğuna karşı direniş çadırında soba yanıyor neyse ki… Buluştuğumuzda, soba üstünde kızarmış salçalı ekmek ve sıcacık çay ikramı karşılıyor bizi. Cargill’de sendikalaşma 2012 yılma uzanıyor. Geçen yıl, 15-20 işçinin maaşının asgari ücretin altında kalması sendikalaşma sürecine yeniden ivme kazandırmış. Tekgıda – İş, 5 Mart’ta bakanlığa yetki başvurusunda bulunmuş.
Cargill, İstanbul Ataşehir’deki beyaz yakalıların çalıştığı merkez ofisin de sayıya dahil edilmesini istemiş. Bakanlık itirazı kabul edince, sendika yeterli sayının altına düşmüş. Ancak, işçiler sendikadan vazgeçmeyince, 14 çalışan 17 Nisan’da işten çıkarılmış.
İnancımız tam
Yücel Özkan, 33 yaşında. Orhangazi’de yaşıyor. 8 yıllık işçi. İşverenin kotayı bahane ederek "küçülmeye gidiyoruz" dediğine dikkat çekiyor: "Bunun böyle olmadığını herkes biliyor. Fabrika full kapasiteyle üretime devam ediyor. Cargill’in anayasamıza saygı duymadığı, sendika yüzünden işçisini çıkardığı aleni. Balıkesir’deki Turyağ’da da örgütleniyoruz ama merkez burası. Amaç buradaki örgütlenmeyi kırmak…" Cargill’in daha önce de sendikal tazminat ödeyen bir ‘sabıkalı’ olduğunu söylüyor. O dönemdeki sendika, işçinin arkasında durmamış.
Özkan, mavi ve beyaz yakalıları "iki ayrı dünya" diye özetliyor.
Direnişe dair şunları söylüyor: "Suat abi, bize pembe tablo vaat etmedi. Zorluklarla karşılaşacağımızı, sürecin uzun soluklu olduğunu biliyoruz. Ona ve kendimize inancımız tam. Nestle direnişi 400 gün sürmüştü. Ordaki arkadaşlarla da konuştuğumuzda, ne kadar önemli bir mücadele olduğunu fark ettik. İlk günkü kararlılığımızla devam ediyoruz. Yorulduğumuzda birbirimizi iteklemeyi biliyoruz. Gardımız düşebiliyor ama direnç kaybı yok. Klişe olacak ama mücadeleyi kazanmak için birlik olmak zorundayız…"
Plaket vereceklerine…
Muharrem Özcan, 48 yaşında. İlkokula giden bir çocuğu var. 19 yılını bitirmişti çıkarıldığında. Mısırın kırıldığı bölümdeydi. "Tecrübeye filan bakmadılar… Fazladan üç maaş teklif ettiler. Kabul etmedik. O günden beri mücadelemiz sürüyor. Kazanacağımızdan eminiz" diyor.
Fabrika kurulduğunda işe başlayanlardan Özcan. Maaşlar o dönemde asgari ücretin dört katı civarıymış: "2002 yılında kapımızı çok sendika çaldı. İşveren, ‘buyrun işçiler istiyorsa’ diyordu. Kimse istemiyordu. Keşke o zaman örgütlenseydik…
İşverenin ücret politikasını "kafalarına göre" diye tarif ediyor. "İstediği zaman istediği kişiye zam yaptı. Hiç yapmadığı da oldu. Burası Amerikan şirketi. Müdürler kendi imkânlarını kaybetmemek için sendikayı istemediler. Müdürlerin şartları iyi burada" diyor.
Onur mücadelesi
Oğuz Şanas, 30 yaşında. Gemlik’ten geliyor. 6 yıllık çalışan. Lojistik bölümündeydi atıldığında. Artan yaşam zorluğu ve maaşlardaki erime nedeniyle sendikaya ihtiyaç duyduklarını dile getiriyor. "İlk işyerini burası, gözümü burada açtım" diyerek, devam ediyor:
"Bir işçinin alacağı maaşın, bir müdürün iki dudağı arasında olmaması gerektiğini düşündüm. İki aylık işçiyken sendikaya üye oldum. Yıl içinde yapacağınız en ufak tartışma alacağınız maaşı etkiliyordu. El pençe divan durmanız gerekiyordu.. O da bana uymuyordu. Zor olanı seçtik. Kesinlikle pişman değilim. Onur mücadelesi oldu. Biz kesinlikle inanıyoruz. Eninde sonunda kazanacağız, tüm işçi sınıfına da bir umut olacağız. Demek ki isteyince oluyormuş diyecekler… Biz iyi örnek olacağız, sınıf adına güzel bir umut ışığı olacak…"
Gitmeyeceğiz, iyi bilsinler
Fatih Gürhan. 40 yaşında. Üç çocuk babası. Fabrikanın az yukarısındaki Gemiç köyünden. 17 senelik işçi. Kurulurken fabrikada bütün zorluklara katlanmışlar. "Vefasızlık örneği olarak kapının dışına atıldık. Çalışmakla ilgili sıkıntımız yoktu. İçeriyi’ görseniz, üç işçinin yapacağı işi bir işçi yapıyor. Özveriyle çalıştık" diyor. Çıkarılan 14 işçinin bir vardiyaya denk geldiğini söylüyor. Gürhan da arkadaşları gibi direnişin kazanımla biteceğine inanıyor: "Cargill yönetimi iyi bilsin ki biz bu davayı kazanana kadar, işbaşı yapana kadar buradayız. Burayı terk etmeyeceğiz. Ümitsizliğimiz hiç yok. Biz bu davayı Cargill’deki arkadaşlarımız için, kendimiz için, bütün işçi sınıfı için kazanacağız, kazanmak zorundayız. Cargill yönetimi planlarını buna göre yapsın. Şimdi Gemlik ve Orhangazi iş mahkemelerindeki davalarımızda tanıklar dinleniyor."
Haklıyız, biliyorlar
İŞÇİLER: İçerdeki arkadaşlarımızla ilişkimiz iyi. Vardiyaya gelen arkadaşlar bir bardak çayımızı içip öyle gidiyorlar. Korkmuyorlar. Bizim haklı olduğumuzu zaten biliyorlar. O kadar emek vermişiz. Kimimiz kurulduğundan beri buradayız. Üzüldük tabii. İşsizlik maaşı ve sendika desteğiyle şimdilik idare ediyoruz.
Yanımızda olun…
KARLIKAYA: "ihtiyacımız ziyaret edilmek, unutulmamak. Direnişçinin en büyük ihtiyacı bu. Emek dostlarının sıcak odalardan çıkması lazım. Biz burada yeri geliyor jandarmayla kapışıyoruz. Soğuk mu? Evet, çok soğuk. Üşüdük mü? Evet, çok üşüdük. Sen de sıcacık evinden, Twitter’da destek veriyorsun. Önemli olan benim yanımda olman.
Yoldaş nerede?
Çadırda, direnişin en tatlı üyesi,”Yoldaş’la da tanışmıştık. Kimsesiz yavru köpeciğe de yuva olmuştu çadır. Yoldaş, altı gündür kayıp. Cargill şikâyet edince, Orhangazi Belediyesinden gelip, işçiler yokken Yoldaş’ı götürmüşler. Tekgıda-İş Bursa Bölge Örgütlenme Sorumlusu Suat Karlıkaya, "Barınağa götürmemişler. ‘Dağ başına götürdük, bıraktık’ dediler. Kaç gündür elere tepe Yoldaş’ı arıyoruz. Öldürülmesinden endişe ediyoruz. Umudumuz sağ salim bulmak" diyor.