Petrol-İş üyesi İşyeri Temsilcisi Erdem Bolat, hükümetin genelde Türk-İş’in örgütlü olduğu kurumlarda özelleştime yaptığına dikkat çekerek, ‘Özelleştirmeler yapılırken Türk-İş’e bağlı sendikalar mücadelelerinde yalnız kaldı. Türk-İş gücünü kullanmadı’ dedi.
Emekçilerin Türk-İş’i tartıştığı ve değerlendirdiği mektuplarını yayımlamaya devam ediyoruz. İşçi Erdem Bolat, Aydınlık’ın ‘Türk-İş Nerede?’ yazı dizisine gönderdiği mektubunda, Türk-İş’in yıllardır yapılan özelleştirmelere neden sesiz kaldığını soruyor.
Petrol-iş Sendikası üyesi Bolat, işçi sınıfının etnik kökene göre bölünmesinin sonucunda Türk-İş’in de sınıf mücadelesinden uzaklaştığını ve bireysel çıkarların öne çıktığı bir yapıya dönüştüğünü aktarıyor. Bolat’ın "Türk-İş, emekçinden yana siyasal tavır ortaya koymalı" dediği mektubunu sizlerle paylaşıyoruz:
"Ben Türk-İş Konfederasyonu’na bağlı Petrol-İş Sendikası üyesi, işyeri temsilcisiyim. Hemen şunu da belirtmek istiyorumki Petrol-İş Sendikası’nın üyesi olduğumdan dolayı kendimi şanslı hissediyorum. Neden derseniz, Türk-İş’e bağlı olmamıza rağmen, Türk-İş’in değişim ve dönüşümü için mücadele eden Sendikal Güç Birliği Platformu’nun içinde yer alan bir sendikanın üyesiyim.
İşsizlik en büyük düşman
İşçi sınıfını, etnik kökene göre bölerlerken Türk-İş sessiz kaldı. Bu durum işçi arasında, ‘ocu bucu’, ‘oralı buralı’ diye bir ayrışma yaratırken, işçi, sınıf bilincinden uzaklaştı. Genel kurullarda işçi buna göre tercih yaptı.
Mücadeleci, sınıftan yana sendikacılar yerine, kendi bireysel çıkarları doğrultusunda hareket eden bir sendikacı profili oluşturuldu. Bu nedenle işçiler, etnik kökenlerine göre tercihler yaptı ve sınıfsal olarak bölündü. Emperyalizmin oyununa geldi.
İşsizlik, sendikal hareketin en büyük düşmanıdır. İşçi kardeşlerimiz, ‘aman işsiz kalmayalım’ diyerek sessiz kaldı, hükümet tarafından emekçiler aleyhine çıkartılan yasalarla haklarımız teker teker budandı. Bu nedenle sendikalar, alan savunmasına geçti. Türk-İş ise bu konu ile ilgili politika üretmedi, sessizliğini korudu.
TEKEL’de isçi yalnız bırakıldı
Yapılan özelleştirmelere baktığımızda Türk-İş’e bağlı işyerlerinin çoğunlukta olduğunu görürüz. Özelleştirmeler yapılırken Türk-İş’e bağlı sendikalar mücadelelerinde yalnız kaldı. Türk-İş gücünü kullanmadı. Sendikalar birer birer üye kaybı yaşadı. Bunun en güzel örneğini TEKEL özelleştirmesi ile Tek Gıda-İş Sendikası yaşadı.
İşçi kardeşlerimiz ve sendika yalnız bırakıldı. Hatta yakın zamanda sendika yöneticilerinden birkaçını yanma alıp kendi emelleri doğrultusunda hareket ederek ÇAYKUR grevinin başarısız olmasını sağladı. Nasıl bir anlayışla Türkİş adına böyle hareket edildiğini kendime soruyorum. Türk-İş yöneticilerinin ne zaman kendilerini sorgulayacaklarını düşünüyorum.
Seçilme hakkı tanınmalı
AKP Hükümeti yasaları değiştirirken sessiz kalındı. İşçi ve emekçilere yönelik son 10 yıllık süreçte birçok yasa çıkartıldı. Türk-İş sessiz kaldı. Kapalı kapılar arkasında iktidarla işbirliği içinde oldular. Tavır koyup mücadele etmediler. İşçiyi ve sendikaların sonunu getirecek olan Ulusal İstihdam Stratejisi ile ilgili hiçbir hazırlığı yok.
Konfederasyon yapısını şeffaf hale getirmeli. Tüm sendikaların tüzüğü inceletilmeli, demokratik bir şekilde sendikaların seçme ve seçilme hakkı üyelere tanınmalı. İşçiden emekçinden yana siyasal tavır ortaya konmalı.