Bazı bakanlar daha üç beş gün önce ihracatta uçtuğumuzu söylediler. Acaba bunlar Türkiye İstatistik Kurumunun her ay açıkladığı dış ticaret verilerini okumuyorlar mı?
Çünkü Ocak ayında uçan ihracat değil, ithalat ve daha da fazlası dış ticaret açığı oldu. İhracat geçen sene Ocak ayına göre yüzde 10.7 artarken, İthalat yüzde 38 oranında arttı. Ocak ayı dış ticareti de geçen seneye göre yüzde 108.8 oranında arttı. Yani dış ticaret açığı gerçek anlamda uçtu. Aşağıdaki tabloda Ocak ayları itibariyle dış ticaret verileri yer almaktadır.
Aslında ihracat malı üretimi ithal ara malına bağımlıdır. Yani bir dolarlık ihracat malı üretmek için en az 70 cent ithalat yapmamız gerekir. Bu gerçeği ekonomi yönetimi elbette biliyor ve fakat yalnızca algı yaratmak için ihracat patladı diyorlar. Ama bu yöntemle yani ‘’kör parmağım gözüne ‘’ yöntemiyle algı yaratmak akıllılık değil, ters teper.
Doğru olan dış ticarette neden bu kadar açık veriyoruz? Bu açığı nasıl önleriz? diye akıl yormaktır.
Belki daha fazla akıl yormamız gereken, Çin ile olan dış ticaretimizdir. Çine hiçbir şey satmıyoruz . Hep ithal ediyoruz. Ocak ayında Çine yaptığımız ihracat 225 milyon dolar oldu. Buna karşılık yaptığımız ithalat 2 milyar 176 milyon dolar, yani ihracatımızın 9 katı oldu.
Ocak ayında Avrupa ile yaptığımız dış ticaret nerdeyse başa baş geliyor. Dış ticaret açığı 414 milyon dolardır. Avrupa’ya verdiğimiz açık Ocak ayı toplam dış ticaret açığının yüzde 4.5’i kadardır. Çine verdiğimiz açık ise 1 milyar 951 milyon dolardır ve Ocak ayı açığının yüzde 21.4’ünü oluşturuyor? Nerdeyse dış açığımızın dörtte birini Çin’le ticaretten dolayı veriyoruz.(Aşağıdaki tablo)
Eğer Çinden teknoloji satın alsak, yatırım malı ithal etsek, söylenecek laf kalmaz. Çünkü yatırım kendi açığını kapatır. Petrol ithal etsek, enerji ithal etsek mecburuz deriz. Maalesef Çinden yalnızca incik- boncuk alıyoruz.
Çinden ithal ettiğimiz ürünlerin başında telefon cihazları ve ses görüntüleri geliyor. Sonrasında sentetik filament ipliği, Deri -köseleden bavul, evrak çantası, plastik eşya, mobilya, hazır giyim, bisiklet, skuter gibi ıvır -zıvır mallar geliyor. Otomobil üretmekten önce Türkiye bu incik- boncuğu üretirse, dış açığı daha kolay kapatır.
Sanki görünmez bir el dış ticaret yoluyla Türkiye’den Çin’e kaynak aktarıyor. Dış ticarette önce Çin sorununu çözmeliyiz.
Ekonomi yönetimi dış ticarete ihracat uçtu gözüyle bakmaktan, gerçek verileri analiz edemiyor. Yada etmek istemiyor.
2017 yılında pamuk ülkesi olan Türkiye, 3 milyar dolarlık pamuklu iplik ve mensucat ithal etti. Oysaki kur yüzde 15 daha değerlidir. İçerde iplik üretmek daha ucuza gelir. Neden fabrika kurulmuyor? Çünkü bu günkü siyasi ve hukuki altyapıya kimse güvenmiyor. İhracat uçtu-kaçtı diyenlerin, Türkiye de ithal ikamesi için yatırım altyapısı nasıl oluşur diye hiç düşünmeleri gerekmez mi?
Söz gelimi Otomativ sektörü ihracat lideridir deniliyor. Ancak burada da yalnızca ihracata bakılıyor.
2017 yılında 25.5 milyar dolarlık kara taşıtı ihraç ettik. OECD verilerine göre bu sektörde ithalat payı yüzde 65.1’dir. Yani bu ihracat için 16.6 milyar dolarlık ara malı ithal ettik. Katma değer olarak ihracatımız 8.9 milyar dolar oldu. Öte yandan 2017 yılında 20.9 milyar dolarlık ta taşıt aracı ithal ettik. Bunu da katarsak bu sektörde net dış ticaretimiz eksi 12 milyar dolardır.
Son söz, Türkiye’de artık ekonomi uçtu-kaçtı yoluyla algı yaratarak yürümüyor. Gerçekleri görmezsek, onların altında kalırız. Devlet iflas etmez, fakat millet yoksullaşır.