AKP iktidarı 30 Haziran 2012 yılında 6331 sayılı iş Güvenliği yasasını TBMM´sinde kabul ederek, 1 Ocak 2013´te 50 kişi ve daha fazla çalışan olan işverenler tehlike sınıfına bakılmaksızın İş Güvenliği Uzmanı, işyeri hekimi ve yardımcı sağlık görevlisi ya çalıştırmak ya da ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden bu hizmeti paket olarak almak zorundaydı.

AKP iktidarı 30 Haziran 2012 yılında 6331 sayılı iş Güvenliği yasasını TBMM’sinde kabul ederek, 1 Ocak 2013’te 50 kişi ve daha fazla çalışan olan işverenler tehlike sınıfına bakılmaksızın İş Güvenliği Uzmanı, işyeri hekimi ve yardımcı sağlık görevlisi ya çalıştırmak ya da ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden bu hizmeti paket olarak almak zorundaydı.
Bununla birlikte 1 kişi dahi çalıştıran işverenler Risk Değerlendirmesi, Acil Eylem Planı ve Genel İş Güvenliği Bilgisi, Genel Sağlık Bilgisi ve kullanılan ekipmanların tehlikesiz şekilde çalışmaları konularını içeren dersleri çalışanlara verdirtmek zorundaydı. Bu eğitimleri iş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimleri tarafından verilmektedir. iş Güvenliği ve iş Sağlığı yasasında, iş yerlerini çok tehlikeli, tehlikeli ve az tehlikeli diye 3 gruba ayrıldı.
1 Temmuz 2013’te 50 işçiiden az tehlikeli ve tehlikeli sınıfa giren işyerleri iş Güvenliği ve işyeri Hekimi hizmetieri almak zorundaydıAncak Hükümet torba yasayla bu yaptırımı 1 Ocak 2013’e kadar erteledi. Yani iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada 3. olan ülkemiz, kazaları makul seviyelere inilsin diye çıkartılan yasanın, kendi çıkardığı yasanın hükümet arkasında duramadı.
Bilindiği üzere kazaların büyük çoğunluğu 50 Idşiden az çalışanı olan işletmelerde meydana gelmektedir. Bu işletmeler maliyetleri düşünerek mühendis çalıştırmamaktadır. 50 Idşiden daha fazla çalışanı olan pek çok işletmenin mühendisi ya yok ya da gereksinimin altındadır. Yıl sonuna yaklaştığımız şu günlerde hergün ölümlü kaza haberlerinin gelmesi, üretim sırasında mühendis bulundurmanın önemini ortaya koymaktadır. 30 Haziran 2012’de çıkarılan yasada, iş Güvenliği Uzmanı ve işyeri Hekimi kişi başı süreleri tehlike sınıflarına göre uygun iken, AKP hükümeti çalışan başına hizmet sürelerini düşürerek ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin daha fazla para kazanmalarını bir anlamda rahatlamalarını sağlayarak, Uzman ve işyeri Hekimleri’nin hizmet verdiği işletmelerde verimlerini düşürmelerine neden olmaktadır. Kazaların önlenmesine yönelik çalışmalar aksamaktadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hemen hemen her hafta yeni yönetmelik çıkartarak, çıkan yasanın işlevselliğini yitirmesine sebep olmaktadır. 6331 sayılı yasa, gelinen noktada hiç kimseye yararı olmayacak noktaya getirilmiştir. Getirilen değişikliklerle yasa iş güvenliği ve iş sağlığı yönünden amaçlanan hedeflere gelinmesini zorlaştırmaktadır. Bu anlamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yanlışından dönerek piyasacı anlayışı bırakarak 30 Haziran 2012’deki yasanın ilk çıktığı haliyle uygulaması iş kazaları ve iş sağlığındaki olumsuzlukları gidermede önemli adımların atılmasına yardımcı olacaktır. Öte yandan son günlerde AKP hükümeti ile işçi sendikaları arasında asgari ücret pazarlıkları sürmektedir.
Bilindiği üzere asgari ücret, maden ocağında çalışan için de, tünel inşaatında çalışan için de, yüksek fırında çalışan için de, masa başında oturan için de tek ücret belirlenmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı emek sömürüsünü azaltma anlamında, çok tehlikeli sınıfta çalışanlara ayrı, tehlikeli sınıfta çalışanlara ayrı, az tehlikeli işlerde çalışanlara ayrı ücredendirme teklif ederek haksızlığı ortadan kaldırma adına önemli bir iş başarmış olabilir, işçi sendikaları üyelerin akıttığı tere göre değil de, üye sayısı onları ilgilendirdiğinden tehlike sınıfına göre asgari ücrete sıcak bakmayabilir. Tek asgari ücret bizce hiç de adil bir ücretlendirme değildir. Hükümet ve işçi sendiklarının asgari ücret pazarlıklarını tehlike sınıfları üzerinden yapmaları akla ve mantığa en uygun olanıdır. Hükümet ve işçi sendikalarının bu öneriyi göz önüne almaları çalışanlar için de sevindirici hamle olacaktır.