İŞÇİLER NEDEN DİRENİYOR?
Bursa´da Türk Metal Sendikasına üye işçiler, sendikal yasamda uzun süredir görülmedik bir biçimde, çok önemli nedenlere dayalı bir direniş sergiliyor. Ekonomik nedenlerle işçilerin işyerlerinde banşçıl bir biçimde direniş sergilemeleri hukukun özüne de sözüne de uygundur.
Bursa’da Türk Metal Sendikasına üye işçiler, sendikal yasamda uzun süredir görülmedik bir biçimde, çok önemli nedenlere dayalı bir direniş sergiliyor. Ekonomik nedenlerle işçilerin işyerlerinde banşçıl bir biçimde direniş sergilemeleri hukukun özüne de sözüne de uygundur. Bu uygunluk ILO tarafından da kabul edilmiştir. İşçilerin bu direniş sonunda göreceli olarak başarı elde etmeleri ve bazı işyerlerinde işbaşı yapma kararı almalan işçilerin haklılığının işveren tarafından da kabul edilmesi anlamına geleceğinden bu eylem nedeniyle hiçbir işçinin iş sözleşmesinin sonlandırılabileceğini sanmıyoruz. Sonlandırılsa da işçilerin yargı karanyla işe dönmeleri kaçınılmaz olacaktır.
DİRENİŞİN NEDENLERİ
Bursa’da başlayıp diğer illere de yayılan direnişin nedenleri sendikacılığımızın geleceği bakımından çok önemlidir. Sendika üyesi işçiler sendika içi demokrasinin yokluğuna ve üyesi olduklan sendikanın özgür bir sendika olamayışına karşı direniyorlar. Konuyu biraz daha açalım. Direnen işçilerin üye oldukları Türk Metal Sendikası, Türk-İş’e üye en büyük sendikalardan birisidir. Bu büyüklüğün iki önemli nedeni vardır. Bu sendika işverenlere ve siyasi iktidara yakın durmayı, yaptığı sendikacılığın temel dayanağı yapmıştır. Türk Metal Sendikası genel olarak işverenlerin gölgesine sinmiş ve onların hoşuna gidecek sözleşmelere imza atan, AKP’nin önünde el pençe divan duran ve hükümetin işçi aleyhine hiçbir uygulamasına ses çıkaramayan ve hükümetin, işverenlerin desteğiyle büyüyen bir sendikadır. Sosyal siyaset literatüründe böyle sendikalara san sendika denir. Türk Metal Sendikası sarı sendika oluşunun en somut örneğini MESS ile imzaladığı son dönem grup sözleşmesiyle vermiştir. MESS’in sözleşme koşullarını kabul etmeyen DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş onurlu ve temsil ettiği işçiye yakışan bir tutum sergileyerek greve gitmiş ama grev karan, AKP hükümeti tarafından yasanın ruhuna aykın bir biçimde ertelenmiştir. Bu erteleme kararına karşı ne Türkİş ne de Türk Metal hiç sesini çıkarmayarak işçinin haklı grevinin knlmaana seyirci kalmışlardır. Birleşik Metal-İş’in bu onurlu tutumuna karşı Türk Metal, 3 yıllık ve yetersiz zam oranlı bir sözleşmeye imza atarak, adeta işçiyi işverene satmıştır.
TOPLUSÖZLEŞMELER NASIL YAPILMALIDIR?
Toplusözleşmelerin nasıl hazırlanması konusunda Almanya örneği bizim sendikacılann kulağına küpe olmalıdır. Almanya’da bir işyerinde toplusözleşme yapılacaksa bunun taslağını işçilerin seçtiği yedi kişilik bir komite hazırlar ve ve hazırladığı taslağı o işyerinde çalışan işçilerin onayına sunar. İşçilerin taslağı kabul etmesinden sonra sendikaya gönderilir ve sendika işçilerin hazırlayıp kabul ettiği taslak üzerinden müzakereler yürütür. Sendikanın görevi sadece bu taslağı işverenle tartışmak ve işverenin karşı tekliflerini işçinin onayına sunmaktır. Sendika ancak işçilerin kabul ettği karşı teklifleri sözleşme metnine koyabilir yoksa kendiliğinden kabul veya reddedemez. Müzakerelerin sonunda ortaya çıkan toplusözleşme taslağı işçilerin onayına sunulur ve eğer işçiler kabul ederse sendika o metni bağlayıcı olarak imzalar. İşçiler sözleşme taslağını kabul etmezse grev karannı gene kendisi verir ve sendika işçinin karar verdiği grevi uygular.
İşte böylesine demokratik bir toplusözleşme ortamı Türk Metal tarafından uygulanmadığı ve sendikanın kendiliğinden, işçiye sormadan imzaladığı toplusözleşme, başka işyerlerinde sağlanan haklann alünda kaldığı için işçiler direnişe geçmişlerdir.
Sendikacılığımız Alman modelinden örnek almalı ve işçinin kaderini, işçiden kopuk sendika yöneticileri değil işçinin kendisi belirlemelidir.