İŞÇİNİN KIDEMİNE DOKUNDURMAYIZ
Türkiye´de 50 yıldır kıdem tazminatlanna dokunulamadığım, bundan sonra da dokunulamayacağım söyleyen Türk-İş Başkanı Kumlu, Kıdem tazminatlarımız, istediğiniz gibi süreceğiniz tarlalarınız değildir. İşçinin kıdem tazminatına el uzatan, karşısında Türk-İş´i görecektir dedi. Kumlu, sürekli sermayenin taleplerinin dikkate alınmasının toplumsal barış getirmeyeceğini vurguladı.
‘AKP ve sermayeye sesleniyorum:
Tazminatlarımız istediğiniz gibi süreceğiniz tarlalar değildir’ diyen Kumlu, sert çıktı: Kıdemin sahibi işçidir
Kıdem 50 yıldır var
Bu ülkede 50 yıldır kıdem tazminatlarına dokunulamadıysa, bundan sonra da dokunulmayacaktır. Su anda çalışma hayatının en önemli sorunu, bir türlü çıkarılamayan Toplu İş İlişkileri Yasası’dır.
Huzur getirmez
Kıdem tazminatı konusunda sergilenen sermaye yanlısı tavır, barış ve huzur getirmez. Bu ülkede sadece sermaye değil, emek de var. Bu ülke, emekçilerin alın teri üzerinde yükseliyor. Sürekli sermayenin taleplerinin dikkate alındığı bir ülkede toplumsal barıştan söz edilemez.
Kıdem tazminatı konusunda yapılmak istenen değişikliklerle ilgili olarak AKP hükümetine ve sermayeye sert eleştirilerde bulunanan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, "Hükümete ve sermayeye seslenmek istiyorum. Kıdem tazminatlarımız, istediğiniz gibi süreceğiniz tarlalarınız değildir. İşçinin kıdem tazminatına el uzatan, karşısında Türk-İş’i görecektir" dedi.
Medyada yoğun bir şekilde gündeme gelen kıdem tazminatı haberleri üzerine İstanbul Birinci Bölge Temsilciliği’nde bir basın toplantısı yapan Kumlu, yazılı ve görsel medyada, kıdem tazminatıyla ilgili haber furyasının başladığını ifade ederek konuyla ilgili önceki gün görüştükleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in "konunun, taraflarla görüşülmeden kimlerin sızdırdığını bilmediğini" söylediğini hatırlattı.
Tasarının içeriğini tartışmayacaklarını vurgulayan Kumlu’nun eleştiri ve görüşleri özetle şöyle:
* Aylardan beri kimi çeşitli bakanlarca yapılan çalışmalar şeklinde kamuoyu defalarca kıdem tazminatı ile meşgul ediliyor. Son olarak da "kıdem tazminatının işçinin bireysel hesabına yatırılması hakkında kanun tasarısı taslağı" başlıklı bir metin tartışılmaya başlandı. Hemen belirtmeliyim ki, bu metin işçi, işveren, hükümet arasında olması gereken sosyal diyalogun bir ürünü olarak, yani resmi olarak bize iletilmedi ve görüşülmedi.
Ağzı olan konuşuyor
Biz burada ciddi hak kayıpları barındıran bu metnin içeriğini tartışmayacağız. Dikkat çekmek istediğimiz konu, kıdem tazminatı gibi geniş emekçi kitlelerini ilgilendiren konuda, aylardan beri değişik bakanların aklına geldiği gibi konuşmasıdır, değişik bakanlıklardan sızdırılan değişik metinlerle alıştırmak adına kamuoyu dimağı altüst ediliyor. Bilgi kirliliği bizzat hükümet ve işveren eliyle yaratılıyor. Kıdem tazminatları konusu 1962 ‘den beri işverenlerin ve hükümetlerin gündeminde oldu. İşveren, güvencesiz, ucuz ve maliyetsiz emek özlemiyle yıllardan beri bu ko nuyu sıcak tutmaya çalışıyor.
İşçilerin ve Türk-İş’in, bu konudaki tavrı açık ve nettir. Konunun sürekli gündemde tutulması nedeniyle Türk-İş, 2003’te toplanan 19. genel kuru lunda kıdem tazminatına yönelik herhangi bir saldırı karşısında üretiminden gelen gücün kullanılacağı kararı aldı.
* Buradan hükümete ve sermayeye seslenmek istiyorum. Kıdem tazminatlarımız, istediğiniz gibi süreceğiniz tarlalarınız değildir. İşçinin kıdem tazminatının bir sahibi vardır. Bir kez daha ilan ediyorum. İşçinin kıdem tazminatına el uzatan, karşısında Türk-İş’i görecek. Kıdem tazminatlarının sahibi, bugüne kadar Türk-İş olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Bu ülkede 50 yıldır kıdem tazminatlarına dokunulamadıysa, bundan sonra da dokunulamayacak.
* Şu anda çalışma hayatının en önemli sorunu, bir türlü çıkarılamayan Toplu İş İlişkileri Yasası’dır. Bu yasanın çıkarılamaması nedeniyle binlerce işçinin toplu iş sözleşmesi prosedürü işletilmiyor. Bu durum sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasına fiili bir engeldir.
* Biz hükümete kıdem tazminatı konusunun işçiler açısından hassas bir konu olduğunu hatırlatıyor, bu konuda bugüne kadar yaratılan gerginliğe, kafa karışıklığına ve bilgi kirliliğine artık son verilmesini istiyoruz.
* Hükümeti sorumlu davranmaya ve bugüne kadar yaptığı tüm çalışmaları rafa kaldırmaya çağırıyoruz. İşverenlere de güvencesiz, ucuz ve maliyetsiz emek özlemiyle dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına girilemeyeceğini anımsatıyoruz.
‘THY’nin işe iadelere sıcak baktıklarını gözledik’
İstanbul’da toplantı yapmalarının amaçlarından birinin de THY’de getirilen grev yasağını protesto ettiği için işten atılan 305 THY çalışanın yeniden işe alınması ve Yüksek Hakem Kurulu’na intikal etmiş toplusözleşme sürecinin THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile görüşülmesi olduğunu söyleyen Mustafa Kumlu, Topçu’nun önceliği sözleşmenin bağıtlanmasına verdiğini söyledi. Orada normal sürecin devam ettiğini belirten Kumlu, Türk İş yönetiminin talebinin ne olursa olsun öncelikle işine son verilen 305 THY çalışanının geri alınması olduğunu dile getirdi. THY yönetiminde, işten çıkarılanların geri alınmasına sıcak baktıklarını gözlemlediklerini de ifade eden Kumlu, ‘Türk-İş’in bu süreçte muhalif olduğu için mi Hava-İş’in yanında yetirenci yer almadığı’ sorusunda da kurumlar içi muhalefetin başka bir şey, haksız uygulamalar karşısında ortak tavır almının ise farklı ve gerekli olduğu yanıtını verdi.
Havada grev yasağına iptal istemi
CHP, hava iş koluna grev yasağı getiren yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açtı. CHP’nin başvurusu nedeniyle Hava-İş Sendikası üyesi işten çıkarılan bazı THY çalışanları ile Deri-İş Sendikası, Harb-İş Sendikası üyeleri de Anayasa Mahkemesi önünde toplandı. Slogan atan grup, "Hava işkolunda grev yasağına hayır" yazılı pankartlar taşıdı.
CHP’li 120 milletvekilinin imzaladığı başvuru dilekçesi, İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ve Ankara Milletvekili İzzet Çetin tarafından Anayasa Mahkemesi’ne sunuldu. Öte yandan, Avrupa Parlamentosu milletvekilleri Evelyn Regner ve Jutta Steinruck 14 Haziran 2012de, Avrupa Komisyonu’na "Türkiye’de grev hakkının ihlal edilmesi" konulu yazılı soru önergesi ilettiler.
"Kıdem tazminatında yeni bir düzenleme yapılacaksa, bu süreç ancak tüm tarafların katılımıyla yürütülürse sağlıklı sonuca ulaşabilir" açıklamasını yaptı.
Eti Bakır’da eylem sürüyor
Türk-İş’e bağlı TurkMetalSendikası’na üye oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan 17 işçinin tarafından Eti Bakır Samsun İşletmesi kapısına kurduğu "Direniş Çadırı"nda eylem devam ediyor. Özelleştirilen Karadeniz Bakır İşletmeleri’nin Eti Bakır Samsun İşletmesi adı altında üretime devam ederken alınan 380 işçiden 215’i Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası’na üye oldu Eti Bakır Samsun İşletmesi’ni yönetenler, işçilere Hak-İş’e bağlı Çelik-İş Sendıkası’na geçmeleri konusunda baskı yaptı. İşçiler baskıya karşı dırenince 15 Haziran’da 17 işçi işten atıldı. "Direniş Çadırı"nda "nöbet" tutan Osman Sipahi ve Bilal Bozkır, sonuna kadar direneceklerini söyledi.
"Direniş Çadırı"nı DSP Genel Başkanı Masum Türker, MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimdek, CHP, MHP, ÖDP, TKP, EMEP il başkanları ile bazı ilçe başkanları, KESK’e bağlı sendikalarla demokratik kitle örgütleri de ziyaret etti.
ILO’dan işsizlik uyarısı
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), önümüzdeki dört yıl içinde kemer sıkma programlarına devam edildiği takdirde Avro bölgesinde 4.5 milyon iş kaybı oluşacağı uyarısında bulundu. Bu durumda 17 üyeli Avro bölgesinde işsiz sayısı 22 milyona ulaşacak. İşsizlik krizinin yalnız Avro bölgesinde kalmayacağı ve dünyaya yayılacağı uyarısında bulunan örgüt, kemer sıkma programlarından istihdam artırmaya yönelik politikalara geçiş olması gerektiğine dikkat çekti. ILO Genel Müdürü Juan Somavia, "Gerçek ekonomi yatırımlarını artıracak önlemler alınmadığı takdirde, ekonomik kriz derinleşecek ve istihdam hiçbir zaman düzelmeyecek" dedi. ILO raporunda, uzun vadeli ‘ kemer sıkma programlarının sonuçlarının özellikle gençler için ağır olacağı kaydedildi.
Liman işçisinden tabutlu eylem
Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği’nde (MİP) çalışıyorken taşeron firma değişimi sırasında işten çıkarılan ve 11 aydır işe iade bekleyen 11 işçi, örgütlü oldukları Liman-İş Sendikası’nın kendilerini yalnız bıraktığını ileri sürerek eylem yaptı. Liman A kapısında bir araya gelen işçiler, yaptıkları basın açıklamasında şube yönetimi istifaya davet etti. Açıklamanın ardından işçilerden Atilla Kanbul,vaiz takkesi takarak kendilerince uyarladıkları duaları okudu ve sendikanın cenaze namazını kıldırdı. İşçiler daha sonra ellerindeki tabutu Liman A kapısından Liman-İş Şubesi önüne kadar taşıdı ve sendikanın kapısına bıraktı.