İŞÇİYE USTA KAZIĞI
Sendikalar, toplu iş sözleşmesi yetkisini kaybediyor AKP Hükümeti, 3 yıldı açıklamadığı SGK işkolu istatistiklerini bugün açıklıyor. Bugün açıklanacak SGK istatistiklerine göre 100 sendikadan sadece 12´si toplu iş sözleşmesi yetkisini koruyabiliyor. Sendikalar, hedefte kıdem tazminatını kaldırma hesabı olduğuna dikkat çekiyor.
İşkolu istatistikleri Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre bugün açıklanıyor. Verilerin açıklanmasından sonra toplam 100 sendikadan sadece 12’si yüzde 10 işkolu barajını aşabilecek. Geriye kalan 88 sendika ise barajın düşürülmemesi durumunda yetkisini kaybedecek
AKP Hükümeti 3 yıldır açıklamadığı işkolu istatistiklerini bugün açıklıyor. 100 sendikanın sadece 12’si toplu iş sözleşmesi imzalama yetkisini koruyabilirken, 88 sendikanın akıbeti hükümetin insafına kalıyor. Sendika başkanları, bunun arkasında kıdem tazminatını kaldırma hesabı olduğuna dikkat çekiyor. Sendikaların işkollarında yetki alarak toplu iş sözleşmesi imzalayabilmeleri için, o işkolunda kayıtlı olan işçilerin en az yüzde 10’unu üye yapmış olması gerekiyor. Bu yüzde 10’luk oran bugüne kadar Çalışma Bakanlığı verilerine dayanarak hesaplanıyordu. AKP Hükümeti 2009 yılında bu düzenlemeyi değiştirerek, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerinin esas kabul edileceğini açıklamıştı. Düzenleme 3 yıldır erteleniyordu. Bu yıl için erteleme süresinin dolmasına iki gün kala Çalışma Bakanlığı SGK verilerinin esas alınacağını açıkladı, işte işçiler ve sendikalar için tehlike çanları da böylece çalmış oldu. Çünkü 3 işçi konfederasyonu altında bulunan toplam 103 sendikadan sadece 12’si SGK verilerinin açıklanmasından sonra yüzde 10 barajını aşabiliyor. Bunlardan 11’iTürktş’e, l’i Hak-lş’e bağlı sendikalar. Geriye kalan 88 sendika ise barajın düşürülmemesi durumunda yetkisini kaybedecek.
Yani üyeleri olmasına karşılık toplu sözleşme imzalayamayacak. Bu da işçi için ciddi bir kaosun başlaması demek. Yasa çıkmıyor ama veriler açıklanıyor 2821 sayılı Sendikalar yasası ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nda değişiklik için hazırlanan Toplu İş İlişkileri yasa tasarısı 3 aydır Bakanlar Kurulu’nda imzalanmayı bekliyor. 7 bakan imzalamadığı için çıkarılamayan bu tasanda işkolu barajı binde 5’e düşürülüyor. Sendikalara üyelikte noter zorunluluğu kalkıyor, iş kolu sayıları düşürülüyor. Eğer tasarı SGK verilerinin açıklanmasından önce yasalaşmış olsaydı, sendikalar için hiçbir tehlike kalmayacaktı. Sadece AKPTi bakanların değil işverenlerin de karşı çıktığı tasarı, Temmuz ayına kadar yasalaşmaz da işkolu barajı düşürülmez ise sendika üyesi olan yaklaşık 900 bin işçi, ciddi bir hak kaybı yaşayacak ve iş güvencesinden de mahrum kalacak.
‘Arkasında kıdem tazminatı tehdidi var’
Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, AKP’nin amacının kıdem tazminatını kaldırmak olduğuna dikkat çekiyor. Aydınlık’a konuşan Ayçin, "Hükümet barajı düşürmeyecek. Çünkü başta kıdem tazminatı olmak üzere, kiralık işçilik ve güvencesiz esnek çalışmayı istediği gibi yasalaştırmak istiyor. Bunlar için şimdi elinde SGK verilerini bir koz olarak kullanacak" dedi.
Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel de, barajın mutlaka düşürülmesi gerektiği belirtti. Türkel, AKP hükümetinin Toplu İş İlişkileri Yasa Taslağı’nı Bakanlar Kurulu’ndan geçiremese de, barajı düşürmeyerek ortaya çıkacak durumu değiştirmeyeceğini söyledi. Tehlikenin aynı zamanda sendikalar için de örgütlenme konusunda bir uyanmaya neden olacağını ifade eden Türkel, "Hükümet örgütlü işçinin tepkisini göze alabilirse barajı düşürmesin" dedi.
’12 Eylülden daha karanlık bir dönem’
Hükümete yakınlığıyla bilinen Hak-İş Konfederasyonu da "’Çalışma hayatında tam bir kaosa neden olacak, çalışanların büyük bir bölümü sendikasız ve toplu sözleşmesiz kalacaktır" uyarısı yaptı. Hak-İş Başkanı Mahmut Aslan, Toplu İş İlişkileri Kanunu çıkmadan ve mevcut yasalarda yüzde 10 iş kolu barajı devam ederken, SGK verilerine göre yetkinin belirlenmesinin çalışma hayatında tam bir kaosa neden olacağını söyledi. Aslan tehlikeyi şöyle ifade etti:
"12 Eylül askeri darbesinin ürünü 2821 ve 2822 sayılı yasalarla cendereye alınmış çalışma hayatı, 12 Eylül’den daha karanlık bir döneme girecektir."