İŞSİZLİK DÜŞTÜ AMA BİR BAK BAKALIM NASIL DÜŞTÜ!
İşsizlik oranı eylül ayı için yüzde 12.7 olarak açıklandı ama artık bu hesaplamaya itibar eden pek kalmadı.
– İşsizlik oranı eylül ayı için yüzde 12.7 olarak açıklandı ama artık bu hesaplamaya itibar eden pek kalmadı.
– SPM’nin hesapladığı geniş işsizlik oranı yüzde 22.7 düzeyinde.
Banker Bilo… Şener Şen ile İlyas Salman arasındaki o müthiş diyalog: “Sor bakalım niye yaptım…”
Nedense her istihdam verisi açıklandığında bu diyalog aklımıza geliyor ve kendi kendimize soruyoruz:
“Bir bak bakalım işsizlik nasıl düştü!”
Bakıyoruz… İki gün önce de yazdığımız gibi çalışma çağına gelen nüfus artmış mı, eylülden eylüle 1 milyon 159 bin kişi artmış.
Çalışan artmış mı, hayır 733 bin kişi azalmış.
İşsiz sayısı artmış mı, o da 550 bin kişi azalmış.
Peki nüfustaki artış nereye gitmiş! Bilanço gibi bir denge olacak sonuçta değil mi… Meğer çalışmak isteyenler azalmış da denge öyle kurulmuş.
İşgücüne dahil olmayan, yani çalışmak istemeyenler var ya, onların sayısında tam 2 milyon 442 bin kişi artış olmuş.
Çalışma çağındaki nüfus 62.8 milyon. Bu nüfusun neredeyse yarısı, 31.1 milyonu işgücü piyasasına girmiyor. Ve çalışmak istemeyenlerin sayısı da giderek artıyor.
Çalışmak istemeyeni olan bir ülkenin işsizlik oranı da az olur tabii ki.
İş aramayıp çalışmaya hazır olanların sayısı 4 milyonu aşmış. Önceki altı yılın ortalaması 2.2 milyon.
Bu kapsamda iş bulma umudu olmayanların sayısı 1.4 milyonu bulmuş. Önceki altı yılın ortalaması 617 bin.
Umudunu yitirmemiş olmakla birlikte çeşitli nedenlerle iş arayamayanların sayısı da 2.7 milyon düzeyinde. Önceki yıllar ortalamasına göre bir milyondan fazla artış var.
İş aramayanların sayısındaki artış büyük ölçüde pandemiden de etkileniyor. İnsanlar dışarı çıkmaktan endişe ediyor ve bu da iş aramayı bir anlamda frenliyor.
Bunu anladık, iyi güzel de çalışamaz halde oldukları için işgücü piyasasına girmeyenlerin sayısı önceki altı yıl ortalamasında 4 milyonken bu yıl nasıl 5 milyona çıkmış, bunu anlamadık işte!
Ev kadınları işgücü piyasasına giriyor
İşgücüne dahil olmayan nüfusta en büyük paya ev işleriyle meşgul olanlar sahip. Yani daha basit söylersek ağırlıkla ev kadınları.
TÜİK yeni seri işgücü istatistiklerini 2014’ün ocak ayından bu yana hesaplıyor ve işte ev işleriyle meşgul oldukları için işgücüne dahil olmayanların sayısı en düşük düzeye eylül ayında indi.
Eylül itibarıyla ev işleriyle meşgul oldukları için işgücüne dahil olmayanların sayısı 10 milyon sınıra geriledi. Önceki altı yılın ortalaması 11.3 milyondu.
Belli ki pandemi yüzünden evin erkeği işsiz kalınca ya da geliri azalınca kadınlar daha çok çalışmak istiyor ve işgücü piyasasına giriyor.
İlginç bir veri daha… Geçen yıl eylülde 4 milyon 942 bin kişi emekli olduğu için işgücü piyasasına girmiyormuş. Bu yılki sayı 4 milyon 806 bin. Her geçen gün emekli sayısı arttığına göre, emekli olduğu için işgücüne girmeyenlerin azalması ya bu durumdakilerin vefat ettiğini ya da bu kişilerin çalışmak zorunda kaldıklarını gösterir.
SPM NE DERSE O!
TOBB ETÜ bünyesindeki direktörlüğünü Profesör Dr. Serdar Sayan’ın yaptığı SPM-Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi’nin en dikkat çekici çalışmalarından biri de işgücü istatistikleriyle ilgili tahmindir. SPM, eylül ayının işsizlik oranını da nokta atış yaparcasına yüzde 12.7 olarak tahmin etti. Hani denir ya, milim sapma yok, aynen öyle oldu.
Ancak SPM, mevcut koşullarda bu tahmini yapıyor yapmaya da gerçek işsizliğin daha farklı olduğu gerçeğinden hareketle başka tahminlerde de bulunuyor, farklı hesaplamalara da yöneliyor.
Bu yeni çalışmaları SPM Araştırmacısı Dr. Pınar Kaynak’a sordum. Kaynak, işsizlik oranlarının en popüler işgücü piyasası göstergeleri olduğuna dikkat çekti, ancak bu göstergelerin salgın süresince işe yarar olmaktan büyük ölçüde çıktıklarını ifade etti. TÜİK’in işsizlik oranlarını her hafta tekrarlanan anketlerle üçer aylık dönemlerin hareketli ortalamasını alarak hesapladığını belirten Dr. Kaynak “Ancak üçer aylık hareketli ortalama olarak hesaplanan oranların aydan aya açıklanması, bu oranların keskin değişiklikler sergilemesini engelliyor. Dolayısıyla bu yöntem, böyle salgın dönemlerinde ortaya çıkan ani istihdam kayıplarını yakalamak için uygun değil” dedi.
Dr. Pınar Kaynak SPM olarak yaptıkları çalışmaları anlatırken şunları söyledi:
“Salgında vardığımız nokta, salgının işgücü piyasaları üzerindeki etkilerini değerlendirebilmek için yeni bir yaklaşıma ve daha kapsamlı ölçüm yöntemlerine ihtiyaç duyulduğunu gösterdi.
SPM olarak işsizlik verilerine ek olarak her ay düzenli bir şekilde ‘geniş tanımlı işsizlik (GİO)’ ve ‘eğreti olmayan istihdam (EOİO)’ verilerini hesaplamaya ve yayınlamaya başladık.
Geleneksel oranların hesaplanması kapsamında işsiz olarak nitelendirilenler, verinin toplandığı tarihe kadar olan son dört haftada aktif olarak iş aradığı halde iş bulamadığını beyan eden kişilerden oluşuyor. Ancak bu kişilerin yanı sıra, son dört haftada iş arama kanallarından herhangi birini kullanmamış ama “çalışmaya hazırım” diyen kişilerin sayısı da oldukça yüksek.
Geniş tanımlı işsizlik oranı bu kişilerin de işsizlik hesabına katılmasıyla elde ediliyor. Eylül dönemi GİO’yu yüzde 22,7 olarak hesapladık-ki bu oran işsizlik oranı olarak açıklanan yüzde 12.7’den tam 10 puan yukarıda.
Eğreti olmayan istihdam oranı
Diğer önemli bir gösterge de eğreti olmayan istihdam oranı. Bu kavram kapsamında tarım dışı işlerde, sosyal güvenlik kapsamında ve tam zamanlı bir şekilde çalışanlar yer alıyor.
Eğreti olmayan istihdam oranını ise ‘eğreti olmayan istihdam’daki kişileri kurumsal olmayan çalışma çağındaki (15 yaş üstü) nüfusa oranlayarak hesaplıyoruz. Diğer bir deyişle EOİO, ‘kaliteli’ işlerde çalışan kişilerin oranını gösteriyor.
EOİO’yu eylül dönemi için yüzde 26,6 olarak hesaplıyoruz, ki bu oran geleneksel istihdam oranının (yüzde 44,1) yarısından fazla.
SIRA TÜİK’TE
TÜİK’in mevcut hesaplama yöntemi artık dar geliyor!
Bu yöntem Türkiye’deki işgücü istatistiklerini ölçmekten çok uzak. Hiç kendimizi kandırmayalım. Hele hele son açıklanan yüzde 12.7’ye bakarak, bunun neredeyse son iki yılın en düşük işsizlik oranı olduğundan yola çıkarak hiç övünmeyelim.
Herkes biliyor ve yaşıyor ki gerçek durum çok çok farklı. Hele hele içinde bulunduğumuz günlerde hizmetler sektöründe milyonlarca insan işini kaybetmişken…
Artık sıra TÜİK’te… Bu hesaplama yöntemi nasıl gerçeği yansıtır hale getirilir, bunun arayışında olunmalı.
Yoksa TÜİK hesaplama yapmış olmak için bu istatistikleri oluşturur ve açıklar, hepsi bu.