İŞSİZLİK, EĞİTİM VE MESLEKİ EĞİTİM MEMLEKET MESELESİ
Türkiye genelinde işsiz sayısı 2013 yılı Aralık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 19 bin kişi artarak 2 milyon 809 bin kişiye yükseldi ve işsizlik oranı %10 olarak gerçekleşti.
Türkiye genelinde işsiz sayısı 2013 yılı Aralık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 19 bin kişi artarak 2 milyon 809 bin kişiye yükseldi ve işsizlik oranı %10 olarak gerçekleşti.
15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı ise %18,7 oldu. Bu oranlar dikkate alındığında yapısal işsizlik sorunun devam ettiği, genç işsizliğinin ise daha büyük bir sorun olduğu görülmekte.
Diplomalı işsiz sayısı artıyor
TÜİK Hane Halkı İşgücü Araştırması’nın 2013 Aralık sonuçlarına göre okur yazar olmayanlarda işsizlik oranı %5.1 iken, lise mezunlarında %12.5, meslek lisesi mezunlarında %10.3, yüksek okul mezunlarında ise 9.7’dir. Bu oranlar dikkatlice incelendiğinde eğitim ile işsizlik arasında olması gereken ters ilişkinin olmadığı, eğitimlilik düzeyi yükselirken işsizliğin düşmesi gerekirken yükseldiği görülmekte. Ayrıca yüksek okul mezunu erkeklerin işsizlik oranı %7.2 iken, kadınların işsizlik oranı %13.6, yani yüksek okul mezunu kadınların işsizlik oranı erkeklerin yaklaşık iki katı. Bu veriler dikkate alındığında eğitim ile işsizlik arasında doğru ilişkinin kurulamadığı, mesleki eğitim ile işsizlik arasında da aynı sorunun var olduğu görülmekte. Kadınların işsizliğinin yüksek olması nedeniyle cinsiyet ve işsizlik arasında ki olumsuz ilişkinin de öncelikle ele alınması gerekiyor.
Milli EĞİTİM Bakanlarının Ortalama Görev Süresi Bir Buçuk yıl
Bu ülkede hem eğitim hem de mesleki eğitim memleket sorunu. Çünkü Milli EĞİTİM Bakanlarının yaklaşık bir buçuk yıl görev yapabildiği, her Bakan değişikliğinin köklü eğitim reformunu gündeme getirdiği ve uygulandığı bir ortamdan faklı sonuçlar beklemek maalesef iyi niyetli bekleyiş olur.
Mesleki eğitim, toplumsal hayatın her alanında ihtiyaç duyulan mesleklerde kalifiye eleman yetiştirmek, gerekli bilgi ve becerileri kazandırmaktır. Bu tanımı esas aldığımızda ülkemizdeki eğitim tablosunun anlaşılması kolaylaşır. Çünkü Türkiye’de ihtiyaç duyulan mesleklere yönelik yeterince eğitim yapılmamakta, eğitimin istihdam edebilirliği zayıflamakta. Bu sonuçtan hareket ederek, etkin uygulanan ulusal istihdam politikasına ve bu politikalara uygun eğitimlere ihtiyaç var. Ulusal istihdam stratejisini belirlemeden, piyasanın ihtiyaçlarını tespit etmeden ve eğitim ile ulusal istihdam stratejisi arasında ilişki kurmadan, mesleki eğitime yönelik bölümlerin açılması kaynakların israfından ve diplomalı işsiz sayısını artırmaktan başka sonuç doğurmaz.
En Önemli Sermaye Entelektüel Sermayedir
Bilginin egemen olduğu bu çağda insan kaynaklarını bilgi üretimine yönlendiren toplumlar geleceklerinden daha emin olacaklar. Toprağa, yer altı zenginliklerine dayalı ekonomik sistemden bilgiye dayalı sisteme geçişi iyi anlamak ve hazırlıklı olmak gerekiyor.
Türkiye’deki eğitim sistemi bilgiyi takip etmeye odaklandırılmış, okuduğunu anlayabilen ve iyi aktaranı başarılı kabulden bir sistem. Oysa bilgi üretmeye odaklanan, var olanı sorgulayan ve geliştirmeye çalışan bir anlayışı eğitim sistemimizin merkezine koymalıyız.
İşsizlik ile eğitim ve mesleki eğitim arasında iyi ilişki kuran, istihdam planlamasını yapabilmiş, mesleki eğitim programlarını piyasa ihtiyaçlarına ve gelişimine göre gerçekleştirmiş toplumlar işsizlik problemini daha kolay çözebiliyor. Mesleki eğitimin iyi olmadığı ülkelerde işverenler nitelikli işgücü ararken, vasıfsız işçiler de iş arar. Ülkemizde yaşanan temel problemlerden biri budur. Maalesef mesleki eğitimin önemi yeterince anlaşılamamış ve eğitim sistemimiz bu ihtiyacı karşılayacak şekilde yapılandırılamamış.
Türkiye’deki işsizliğin önemli nedenlerinden birinin mesleksizlik olduğu bir gerçek. Gençlerimize hem iyi mesleki eğitim veremiyoruz hem de ihtiyaç duyulmayan veya istihdam ihtiyacı azalan mesleklere yönelik eğitimde ısrar ediyoruz.
İşsizlik sigortası fonundan mesleki eğitime yeterince pay ayrılmalı
İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken fon miktarı şubat sonu itibarıyla 71 milyar 906.3 milyon TL’ye ulaştı. Ülkemizin en önemli rezervlerinden birini İŞKUR yönetiyor. Ancak, fonun büyüklüğü dikkate alındığında mesleki eğitime yeterli kaynağın ayrıldığını söylemek maalesef mümkün değil. İŞKUR tarafından düzenlenen meslek kurslarından kaç kişinin mezun olduğuna ve kaçının istihdam edildiğine bakarsak bu tespitin doğru olduğu ortaya çıkmaktadır. 2013 yılında Meslek Düzeyinde İşgücü Yetiştirme Programı kapsamında 2.401 kurs düzenlenmiş, toplam 18.201 kişi bu kurslarda eğitim almış. Problemin büyüklüğü dikkate alındığında maalesef bu düzeyde programlarla sonuç almak zor.
İŞKUR, istihdamın artırılması ve işgücü piyasasının nitelikli işgücü ihtiyacının karşılanması amacıyla,
1 İstihdam Garantili İşgücü Yetiştirme Kursları,
2.Kendi İşini Kurmak İsteyenlere Yönelik Meslek Edindirme Kursları
3. Meslek Geliştirme Kursları, Engellilere Yönelik Mesleki EĞİTİM ve Rehabilitasyon Faaliyetleri,
4.Hükümlülerin Mesleki EĞİTİMine Yönelik Çalışmalar ile İşsizlik Sigortası Kapsamında İşsizlere Verilen EĞİTİMler, planlıyor.
Yukarıdaki eğitim konuları ve hedef kitleleri ele alındığında doğru tespitlerin yapıldığı, ancak eğitime ayrılan kaynakların yetersizliği sorunu mevcut. Bu eğitimleri yaygınlaştırmak ve çağın ihtiyaçlarını esas alarak mesleki eğitimlerin içeriğini değiştirmek gerekiyor.
Mesleki eğitimlere gereken ilginin gösterilmediği de bir gerçek. Ancak eğitim ihtiyacının bilincine varmak için de eğitim gerekiyor. Bu nedenle toplumuzda var olan mesleki eğitim anlayışını değiştirmek için mücadele edilmeli. Mesleki eğitim veren okullara ve kurslara yeterince ilgilinin gösterilmediğinin, bu konuda ki talebin güçlü bir şekilde kamuoyunda tartışılmadığının da altı çizmeli. Ayrıca açılan okulların ve kursların piyasanın ihtiyaç duyduğu nitelikli insanı yetiştirecek eğitim programına, kadrosuna, eğitime ve araçlarına sahip olup olmadığını da ciddi şekilde sorgulamamız gerekiyor.
Mevcut Meslek Lisesi ve Meslek Yüksek Okullarının eğitim programından kadrosuna, piyasa ile olan ilişkilerine kadar her alanda yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç var. İşsizlik Sigortası Fonu’ndan daha büyük bir kaynak ayırarak her İl’in sektörel istihdam ihtiyacını belirleyerek, bu ihtiyacı karşılayacak yoğun kurslar düzenlenmeli.
İşçisini eğiten işverenlere verilen destekler artırılmalı, eğitim giderleri işsizlik fonundan desteklenmeli. Bir meslek sahibi olmanın mesleki kariyerde ki etkisine yönelik bilinçlendirme çalışması yapılmalı ve mesleğin “altın bir bilezik” olduğu düşüncesi egemen kılınmalı. Gençlere üreterek kazanma anlayışı kazandırılmalı. Temel eğitimden itibaren mesleklerle ilgili bilgi verilmeli ve mesleki yönlendirme o yıllarda başlamalı.