İŞTEN ATILMA ENDEKSİ!
Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından, yıllardır istihdam açısından en katı mevzuata sahip ülkeler arasında gösteriliyor.
Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından, yıllardır istihdam açısından en katı mevzuata sahip ülkeler arasında gösteriliyor. Türkiye’de geçici ve kısmi süreli istihdamın diğer ülkelere kıyasla hâlâ az olması, kıdem tazminatının varlığı, patronlar sırtındaki diğer "istihdam yükü" vb nedenler, OECD tarafından istihdamda katılık yaratan temel nedenler olarak öne sürülüyor.
OECD her yıl, tek tek ülkelerin istihdam yapılarını ve çalışma yasalarını inceleyerek, çalışma mevzuatının işçilerin haklarını ne kadar koruduğuna bakarak, "işe alma/işten atılma" endeksleri oluşturur. Bu endeks ile hangi ülkelerde işçilerin kolaylıkla işten atıldığı ya da işe alındığı yönündeki incelemeler üzerinden bu ülkelerin özellikle yabancı sermaye yatırımları için uygun olup olmadığını ölçer.
OECD, Türkiye gibi ülkeler için hazırladığı istihdam raporlarında, düzenli ve kurallı çalışmanın olmadığı, kayıt dışı olarak faaliyet yürüten işletmelerde işçilerin sırtından elde edilen artı-değer oranları oldukça yüksek olduğu tespitini yapıyor. Türkiye’nin ikinci çeyrekte yüzde 8,8 büyüdüğünü bu tespit üzerinden daha iyi anlamak mümkün.
OECD, kayıtlı çalışan işçiler üzerinden "işgücü maliyetleri" nedeniyle aynı artı-değeri elde edememelerinin sermayenin iç bütünlüğünü ve hiyerarşisini bozduğunu, bu durumun "haksız rekabeti" daha da derinleştirdiğini iddia ediyor. Koşulların eşitlenmesi için atılması gereken adımların başında, patronların "elini kolunu bağlayan" ve katı yasal mevzuatın değişmesi ön şart olarak koşuluyor. Burada ILO’nun da onay verdiği "güvenceli esneklik" OECD’nin imdadına yetişiyor.
İhbar ve kıdem tazminatı, haklı ya da haksız nedenle işten çıkarmanın tanımı, deneme süreleri, haksız nedenle işten çıkarmada tazminat ve azami itiraz süresini dikkate alan sürekli çalışanların bireysel işten çıkarılması üzerinden yapılan değerlendirmelerde Türkiye, 40 ülke içerisinde en katı mevzuata sahip ülkelerden birisi. Özellikle işçilere ödenen kıdem tazminatı miktarının yüksekliği işgücü piyasasının katılık düzeyini artırdığı için bugün kıdem tazminatı temel hedef haline getirilmiş durumda. OECD’ye göre Türkiye, en yüksek kıdem tazminatı düzeyine sahip ilk 20 ülke arasında. Kıdem tazminatı Türkiye’den daha yüksek olan ülkeler içinde Zimbabwe, Sierra Leone, Zambiya, Mozambik ve Guatemala gibi ülkelerin sayılması ayrıca dikkat çekici. Çalışma Bakanı Faruk Çelik kıdem tazminatı sorununu mutlaka çözeceğiz derken, uluslararası sermayenin ve onların çıkarlarını savunan OECD gibi kuruluşların tavsiyeleri doğrultusunda hareket ediyor.
4857 Sayılı İş Yasası’nın çıkarılmasından bugüne kadar geçen sürede sermayeye sınırsız bir sömürü alanı açılırken, işçilerin en temel hakları, yasal düzenlemeler ve fiili saldırılarla karşı karşıya kaldı. Özellikle organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinde çalışma koşulları 19. yüzyıla benzerken, bu alanlar sömürünün yeni "serbest bölgeleri" olarak sermaye için korkusuzca yatırım yapabileceği alanlar haline getirildi.
İş yasasının sağladığı kolaylıklarla geçtiğimiz yıllar içinde artan sömürü oranlarına paralel olarak, ciddi bir gelişim gösteren Türkiye kapitalizmi, sürekli artan işsizlikten beslenip, sermayeyi ve onun kaynağı olan sömürünün artmasını ve yoğunlaşmasını sağladı. Patronlar, işyerlerinde daha baskıcı ve otoriter uygulamaları hayata geçirerek, işçileri iliğine kadar sömürmek, aldığı nefesi bile sayarak işçileri modern köleler haline getirmek için bütün imkânlarını seferber etti.
Esnek istihdam ve buna bağlı olarak artan güvencesiz ve standart dışı çalışma biçimleri, yapılan yasal düzenlemeler yıllardır adım adım hayata geçiriliyor. Böylece kâr oranlarının istenilen oranda artışını engelleyen ve sermaye birikiminin istikrarını tehdit eden tam zamanlı, düzenli ve güvenceli istihdamın önünü kesmeyi kolaylaştırmak adına adımlar atılıyor. Bütün bunlar yeterli görülmemiş olacak ki, AKP Hükümetinin yeni ve kapsamlı bir "istihdam paketi"ni meclis gündemine getireceği haberleri gelmeye başladı.
OECD’nin katı olarak değerlendirdiği bugünkü yasal mevzuata rağmen, işçilerin anayasal haklarını kullanıp örgütlenirken bile kolaylıkla kapı önüne konuyor. Bugüne kadarki deneyimlerimizden Hükümetin hazırlamakta olduğu istihdam paketinin işçiler ve sendikalar açısından pek "hayırlı" olmayacağını tahmin etmek hiç de etmek zor değil. Paket meclisten geçerse, Türkiye’nin işten atılma endeksi yükselecek. Hatta Türkiye OECD ülkeleri içinde bu alanda birinci olmaya aday bile olur. İstihdam paketinin içeriği henüz netleşmedi. Ancak geçmiş deneyimlerimiz, ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzun işaretlerini bugünden veriyor.