Dünya Bankası’nın İş Kalitesi Endeksi’ne göre Türkiye’de, istihdamda düşük ücret ve düşük üretkenlik çemberi kırılıyor. Karşılaştırmalı analize dayanan endekse göre iş hayatında kaliteli iyileşme gözleniyor.
Dünya Bankası, Avrupa ve Orta Asya birimi tarafından yayımlanan bir makalede Türkiye ve Dünya Bankası işbirliğinde hazırlanan İş Kalitesi Endeksi (JQI) araştırması kapsamında elde edilen ilk bulgular açıklandı. Ximena Caprio tarafından kaleme alınan makalede, Türkiye’deki işlerin kalitesini ölçen ve iş kalitesinin zaman içerisinde nasıl geliştiğini takip eden bir araç olarak geliştirilen endeks bulgularının, aslında 2018 yılı içinde açıklanacağının ifade edildiği ve bazı ön tespitlerin paylaşıldığı görülüyor.
Nitelik artışı önemli
Teorik olarak, gelişmekte olan ekonomilerde genellikle yaratılan istihdam bakımından kalitenin miktara feda edildiği görüşü yaygındır. Bu anlamda, istihdam artışının düşük ücretli mesleklerde ve üretkenliğin düşük olduğu sektörlerde gerçekleştiği ve yaratılan istihdamın çalışanlar açısından riskli, güvencesiz ve daha belirsiz koşullar sunduğu endişesi dile getirilir. Benzer eleştirilere özellikle 2008 küresel ekonomik krizi sonrasında istihdamda hızlı bir artışın kaydedildiği ve işsizliğin azaldığı (işsizlik oranı krizin en üst noktasında yüzde 12.5 iken, 2012 yılı sonunda yüzde 8.1’e gerilediği) Türkiye işgücü piyasası da konu olmuştu.
Kalitenin göstergeleri
Söz konusu dönemde artan işsizliği baskılamak ve istihdam artışını kolaylaştırmak için kapsamlı bir teşvik programının uygulamaya geçirildiği Türkiye işgücü piyasasında yaratılan işlerin her ne kadar kayıtlı sektörlerde yaratılmış olsalar da, daha çok “kalitesiz” işler olduğu yönünde endişeler ifade edilmişti.
İşte Türkiye ve Dünya Bankası işbirliğinde gerçekleştirilen İş Kalitesi Endeksi çalışması ile, söz konusu endişelere de cevap verilmiş olacak. Yıllık olarak toplanan verilerin bir araya getirildiği, böylece düzenli bir izleme çerçevesi sunan, 6 boyuttan ve 13 ölçülebilir bileşenden oluşan JQI, mevcut ölçülere göre işgücü piyasası analizi açısından bazı karşılaştırmalı avantajlar sunuyor. Böylece, gerek ulusal gerekse daha alt düzeyde farklı çalışan türleri için tahminler yapılabiliyor. Endeksin temel mantığı şu şekilde: Tahminler mikro verilere dayalı olduğu için, her çalışana bir puan veriliyor ve sonuçlar sosyo-demografik özellikler ve işle ilgili faktörlerle (sektör, meslek, kamu sektöründe veya özel sektörde istihdam) ilişkilendiriliyor.
Asgari ücret farklılığı…
Dünya Bankası’nın araştırmasına göre, iş kalitesinin belirleyicileri, ekonomik faaliyetlerin gerçekleştirildiği sektörler, meslek kategorileri, demografik özellikler ve coğrafi bölgeler arasında önemli farklılıklar gösteriyor. Bu anlamda örneğin, işleri ne olursa olsun genç çalışanların diğerlerine göre daha iyi eğitim fırsatlarına sahip oldukları görülüyor. Genç çalışanlar aynı zamanda asgari ücret mevzuatına uyumsuzluktan orantısız bir şekilde etkileniyorlar. Yani, bu grubun düşük ücret alma olasılıkları daha yüksek. Buna karşılık, yetişkin yaş grubundaki çalışanlar (özellikle 25-49 yaş arası) sürekli işlerde eksik istihdam ediliyorlar.
İstihdam kalitesi açısından cinsiyet arasında farklılıklar da mevcut. Buna göre, ücret ile ilgili bileşenlerde görece yetersiz ücret ve ek işte çalışma gibi erkekler daha iyi durumda.
Öte yandan, kadınların genel şoklara karşı nispeten daha dayanıklı işlerde eğitim alma ve çalışma olasılıkları daha yüksek. Kadınların aşırı niteliklilik ve yetersiz istihdam seviyeleri daha düşük. Ayrıca kadınların iş güvenliğinin daha iyi olduğu ve çocuk işçiliğinin daha az olduğu sektörlerde çalıştıkları da görülüyor. Ücretli çalışanlar için asgari ücrete uyum bakımından erkeler ve kadınlar arasında önemli farklılık söz konusu değil.
İşsizlikte düşüş devam ediyor
Ekim 2017’de işsizlik oranı yüzde 10.3 oldu. Mayıs ve haziran sonrası en düşük işsizlik oranı kaydedilmiş oldu. Genç işsizliği de yüzde 19.3’e geriledi.
Mevsim etkilerinden arındırılmış veriler, bir önceki yılın aynı dönemine göre istihdamda 1.6 milyonluk artışı gösteriyor. İşsiz sayısında da 350 bin düzeyinde bir azalma oldu. Kaydedilen ekonomik büyüme ve istihdam teşviklerinin bu durum üzerinde etkisi olduğu açık. Bu bakımdan, açıklanan yeni teşviklerin işgücü piyasasında olumlu gelişmelere yol açacağını söylemek mümkün.
‘Çalışanlar arası’ eşitsizliğe dikkat
Araştırma sonuçları Türkiye’de ücretli çalışanlar için genel istihdam kalitesinin zaman içerisinde iyileştiğini gösteriyor. 2009 ile 2016 arasında ortalama iş kalitesi puanı 0.70’ten 0.75’e yükselmiş. Bu da son yedi yıllık dönemde ortalama olarak Türkiye’de yaratılan işlerin kalitesinin yükseldiği anlamına geliyor.
Endeksle aynı zamanda Türkiye’deki tüm işlerin kalitesinin gerçekçi bir resminin çekilmesi de mümkün olmuş. Bu bakımdan, tüm çalışanlar için (işgücünün yüzde 20’sini oluşturan ücretsiz çalışanlar ile serbest çalışanlar dahil olmak üzere) istihdam kalitesi ölçülmüş. Diğer taraftan, işgücünün tamamına ilişkin sonuçlar, sadece ücretli çalışanlara ilişkin sonuçlarla karşılaştırıldığında, istihdam kalitesi açısından önemli ölçüde daha düşük bir iyileşme olduğu görülüyor. Bu anlamda, 2009 yılında 0.27 olan medyan puan 2016 itibarıyla 0.43’e yükselmiş durumda.
Araştırmaya göre, küresel kriz sonrasında ücretli çalışanlar açısından görülen bir başka iyileşme de eşitsizlik açısından kaydedilmiş durumda. Bu bakımdan, en yüksek eşitsizlik puanına sahip en kırılgan çalışanlar için 2011 ile 2013 arasında iyileşme kaydedilmiş. Ancak ne yazık ki bu olumlu eğilimin son yıllarda kısmen tersine döndüğü ve puanlar arasındaki farkların yeniden açılmaya başladığı görülüyor.