Grev, sendikalı işçinin hak mücadelesinde elindeki en etkili araçtır. Bu aracı yasaların çerçevesinde ve sendikal yapı içerisinde kullanabilir. Bir çeşit işçinin, işverene yaptırımıdır. Bu hak yasalarla belirlenmiş, düzenlenmiştir. Çünkü grevi bir taraftan işçinin haklarını artırması için araç olma vasfını konarken diğer taraftan da bu atacın korunması ve başka yasa maddeleriyle güvence altına alınması gerekmektedir. Yani grev hakkının ihlal edilmesi, grevin her ne çeşit uygulamayla olursa olsun kırılması engellenmelidir. Peki bu yapılıyor mu dersiniz? Bir grev uygulamasından yola çıkarak bakalım nasıl grev hakkı güvence altında ve uyulmaması durumunda işverene yaptırımı ne?
6356 sayılı yasanın 68. maddesinin birinci fıkrasında, "işveren kanuni bir grev veya lokavt süresince, 67’nci madde hükmü gereğince iş sözleşmeleri askıda kalan işçilerin yerine, sürekli ya da geçici olarak başka işçi alamaz veya başkalarını çalıştıramaz. Ancak greve katılamayacak ve lokavta maruz bırakılamayacak işçilerden, ölen kendi isteği ile ayrılan veya iş sözleşmesi işveren tarafından haklı nedenle feshedilenlerin yerine yeni işçi alınabilir. İşverenin bu yasağa aykın hareketi, taraf sendikanın yazılı başvurusu halinde görevli makamca denetlenir" deniliyor.
Aynı yasanın 78. maddesinin birinci fıkrasının i bendinde, 68. madde hükmüne aykırı olarak grev yapsın işçilerin yerine işçi çalıştıran işveren veya işveren vekili, aldığı her bir işçiyle ilgili olarak binbeşyüz Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Görüldüğü gibi 68. maddede grev ve lokavt süresince iş sözleşmeleri askıda kalan işçilerin yerine başka işçi alınamayacağı veya başkalarının çalıştırılamayacağının yanında greve katılmayan işçilerin ancak kendi işlerinde çalıştırılabileceği düzenlemesine karşın, idari para cezasına ilişkin düzenlemede sadece grev yapan işçilerin yerine işçi alınması halinde idari yaptırım öngörülmüş, greve katılmayan işçilerin, kendi işleri dışında çalıştırılması hali için idari para cezası öngörülmemiştir.
Durum böyle olunca işveren ne kadar çok işçiyi yasal haklan olan grevden alıkoyabilirse o kadar kâr sayıyor. Çünkü o işçilerle üretimi sınırlı da olsa sürdürmek, sendikayı dize getirmek için önemli bir etken oluyor. Sendikanın greve çıkmayarak içerde üretimin yasaya aykın sürdüğü konusundaki şikayeti, bu şikayetin işleme alınması ve işyerinde teftişin yapılıp, raporun hazırlanması ciddi bir zaman alıyor. Grevin uzaması işçide moral bozukluğuna yol açıyor. Bu grevin işçi lehine kazanımla bitmesi yönünde olumsuz bir etki yaratırken, yasal anlamda ise işverene hiçbir maddi külfet getirmediği gibi yasa dışı uygulamayı da sonlandırmaya yetmiyor. Oysa grevdeki işçinin işini dışardan işçi alarak yaptırmanın nasıl para cezası varsa aynı şekilde greve çıkmayan işçinin, grevdeki işçi yerine çalıştırılmasının da idari para cezası karşılığı olmalı.
Bu açık işverene grevi kırma hakla vermekten öteye gitmiyor. Oysa grevi hak olarak tanımak bu hakkı eksiksiz olarak kullanmayı da güvence altına almakla mümkün.
HAVA-İŞ’İ GÖREN VAR Mi?
Bu arada yazmadan geçemeyeceğm; İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Malezyalılara satıldı. Kimsenin ruhu duymadı desek yeridir. Önceden sendikalar özelleştirmeye karşı ciddi eylem yaparlardı. THY’de ve bu havaalanlarında yetkili bir sendika var. Hava-İş Sendikasını bu satışla ilgili açıklama yaparken ya da eylem yaparken gören var mı, ben mi atladım yoksa