KADINA EZİYET
ANNELERİNİ çok seven, haklı olarak ve kurban olurcasına onlara bağlanan, bir dediklerini iki etmeyen Türk erkeklerinin acayip bir bölümü, nedense eşlerine, sevgililerine, hatta sıra gelince genelde başka kadınlara da son derece zalim, insafsız, vahşi olabiliyor.
ANNELERİNİ çok seven, haklı olarak ve kurban olurcasına onlara bağlanan, bir dediklerini iki etmeyen Türk erkeklerinin acayip bir bölümü, nedense eşlerine, sevgililerine, hatta sıra gelince genelde başka kadınlara da son derece zalim, insafsız, vahşi olabiliyor. Gün geçmiyor ki, tüyler ürpertici işkencelerin, cinayetlerin, boğaz kesmelerin hikâyesi yansımasın televizyon ekranlarına, gazetelerin manşetleriyle üçüncü sayfalarına.
Son zamanlarda kadına eziyet listelerine yeni kalemler eklendi. Hem de yasalarla, resmi ağızlardan demeçlerle, fetvalarla. Artık çocuk aldırma yasağı var. Gebe kalan ille doğuracak.
Önce, nüfus varlığını koruyucu ve arttırıcı tavsiyeler, teşvikler, ısrarlarla başlayan bir zorlama oldu.
Aslında sağlıklı sosyal politikaların temel koşulu olan nüfus planlaması yerine, herkes Mersin’e giderken tersine bir yol tutturuldu.
Söylendiğine göre, şimdi buna yeni bir neden daha eklenmiştir: İktidarın canını sıkan durumlar ortaya çıkınca gündem değiştirmek için bulunan sorunlar olarak kürtaj ve sezaryen doğum tartışması başlatılmış ve belden aşağı konulara düşkün kamuoyunun bir bölümü büyük bir hevesle bu tartışma denizine balıklama dalmıştır. Artık Güneydoğu sorununu çözmekteki gecikme, komşularla sıfır sorun politikasındaki fiyasko, işsizliğin sürüp gitmesi, geçim derdinin yaygınlaşması gibi konular bir yana itilip gündemden düşmüştür. Var mı yok mu kürtaj.
Medyanın kuytu köşelerinde bu “başarı”yı sayın Başkan’ın siyasal dehasına, becerisine, işbilirliğine bağlayan yorumcular bile var. Kimi açıkça, kimi dolaylı olarak, hiç sıkılmadan.
Ama becerinin, işbilirlik ve hatta kurnazlığın da bir sınırı olmalı. Doğurmanın ve bebek bakmanın zahmetini, ezasını, çilesini yaşamayan, çocuk büyütmenin sadece mutluluk verici yanlarına katılmakla yetinen bir erkek dünyası, beceri, işbilirlik ve kurnazlık başarısı göstermek için, kadınlara eziyet etmek yerine, insanca bir başka yol bulabilmeliydi.
Erkekler arasında pek revaçta olan “erkeklik” kavramına yakışıyor mu bu tür bir “kancıklık”?