KADININ ÖZGÜR OLMADIĞI YERDE ERKEK DE TUTSAKTIR
Ulusal Uyanış Platformu 17-18 Kasım tarihlerinde İzmir Fuarı Gençlik Tiyatrosu´nda 2012 Türkiyesi´nde Kadın Sorunları ve Çıkış Yollan başlığı altında kadın kuruluşlarıyla, emekçi kadın örgütlerini buluşturdu
Ulusal Uyanış Platformu 17-18 Kasım tarihlerinde İzmir Fuarı Gençlik Tiyatrosu’nda "2012 Türkiyesi’nde Kadın Sorunları ve Çıkış Yollan" başlığı altında kadın kuruluşlarıyla, emekçi kadın örgütlerini buluşturdu
Sınıfsal farklılıklarla birlikte kadın sorunları da çeşitlilik gösteriyor. Sorunları çözümleyebilmenin temel ilkesi, bilinçli ve örgütlü mücadele. Ülkemizde bu mücadelenin en güzel örneği Kurtuluş Savaşı’mızda ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında görülüyor, Kadınlarıımız emperyalizme karşı verilen mücadelede yaralı askerleri tedavi etmenin, silâh ve giyecek üretmenin, cepheye mermi taşımanın ötesinde erkeklerle omuz omuza savaştılar.
Kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde çağdaş birçok ülkeden önceki haklar bu yüzden kadınlarımıza verilmemiş, kazanmışlardır. Günümüzde Türk kadınının kazandığı bu hakların elinden daha yoğun alındığı bir süreci yaşıyoruz. Kırsal, kasaba ve kentsel ortamda kadınlarımızın yaşadığı sorunlar iki günü kapsayan ve beş oturumdan oluşun kurultayda masaya yatırıldı, çözüm önerileri sunuldu. Anaerkilden ataerkile, feodalizmden cumhuriyete yaşanan deneyimlerle, hukuksal, dernek, sendika, meslek odaları, partiler bazında kadının kurtuluşunun yine kendi sorumluluğunda bilinçli ve örgütsel mücadeleyle süreceği tartışmasız kabul ediliyor.
Son yıllarda ülkemizde gerçekleştirilen eylemlerdeki engellemelere karşın kadınların önde ve fazla olması umut veriyor. Kadının özgür olmadığı yerde erkek de bir şekilde tutsak oluyor. Kurultay oturumlarında bildirilerini sunan, alanında uzman kişilerin görüşlerini kısaca siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz.
Mehpare ÖZBAKAN, EĞİTİMci-Sosyolog
Anaerkil düzenden ataerkil düzene geçişle analık hukukunun yıkılışı, kadının hukuksal yıkılışı oldu. Erkeğin kölesi durumuna gelmesi birçok ülkede farklı görünümlerde de olsa devam ediyor. Yaşamda kadının değeri, üretim sürecinde üstlendiği görev ve maddi üretime yaptığı katkıyla artıyor. Kadın çalışsa da eşitlik ve özgürlüğü, ev ve çocuk bakımı gibi sorumluluklar da zihinlerde yapılacak devrimle, kadın ve erkek arasındaki işbirliğiyle gerçekleşebilir.
Şenal SARIHAN, Cumhuriyet Kadınları Der. Genel Başkanı
Bir ülke işgal edildiğinde başta kadınlar ve çocuklar zarar görüyor. Doksanlı yılların başlarında Somali’de mülteci kampında 3500 kadın, Bosna Hersek savaşında 50 bin kadın tecavüze uğradı. Ülkemizde kadınlar, Kurtuluş Savaşı’nda "Vatanım yoksa haklarım da yok" bilinciyle örgütlenip cephe gerisinde ve önünde mücadele ettiler, savaştılar. Bugün dışarıdan kaynaklı, içeriden örgütlü yaşadığımız işgalden de, Milli Mücadele’mizdeki gibi topyekün bir seferlik ruhu, bilinciyle kurtulabiliriz.
Dr. Güney TOPRAK, İzmir Tabip Odası
Sağlıkta yapılan son dönüşümlerle kadın, yalnız ve çaresiz durumdadır. Dünya bankasından alınan kredi altyapıda kullanıldı ancak, kamusal sağlık sistemi özele devredildi. Alınan para prim ve katkı payına dönüştürülmek yerine kamusal sisitemin geliştirilmesinde kullanılablirdi. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda kadınları uyaran bir sistem yok. Doğum kontrolünde sorumluluklar hep kadına veriliyor. Artık sağlık ocaklarında spiral takan hemşire kalmadı. Eskiden ebe eve gidip bu işleri yapardı. Kürtaj ve tüplerin bağlanması özgürlüğü de, kadının elinden alınıyor. Beş kadından biri depresyonda.
Yard. Doç. Atatan HATİP0GLU, Öğretim Üyesi, Sosyolog
İzmir’deki kadınla Şırnak’taki kadın aynı değil. Köyde, taşrada, gecekondu ve metropoldeki kadın da aynı değil. Tarım toplumundaki kadınla, endüstriyel toplumdaki kadın arasında farklılık çok yüksek. Ülkemizde kadın hem başbakan olabiliyor, hem de, tecavüze uğrayıp diri diri toprağa gömülebiliyor. Bu büyük bir çelişki. Kadınlarla erkeklerin eşitlik mücadelesinde öncü olanlar belli bir eğitim düzeyindeki kentli, orta sınıf kadınlardır. Küresel güçler, kadınları eğitilmemiş, cahil toplumlara her şeyi yapar. Kadını sömüren erkek özgür olamaz.
Yıldırım KOÇ, Öğretim Üyesi, Aydınlık Gazetesi Yazarı
İktisadi gelişimlerle birlikte kadın emeğini özgürleştirici etmenler var. Kapitalizmin faydalı noktaları çamaşır, bulaşık makineleri, elektrik süpürgesi, bazı endüstriyel ürünlerin üretilmesiyle, kadınların yemek pişirme, temizlik, kışa hazırlık gibi işlerini kolaylaştırması. Böylelikle kadınlar, devrimci mücadelelerde daha fazla yer alabiliyorlar. Tekstil ürünlerinin ucuzlaması, bebekler için hazır bezlerin çıkmasıyla da kadının üzerindeki yük azaldı, özgürleşmesine olanak taşıdı.
Necla KENDİGELEN BAŞTAN, EĞİTİM İş Sen. SEKRETERİ
Kız çocuklar, öğretim birliği yasasıyla eğitimde var olabildiler. Kadınların milletvekili seçilmesi hakkı TBMM’sinde beş kez red edilmesine karşın sabırla verilen mücadelede 1934’de kazanıldı. Bu da Mustafa Kemal’in diktatör olmadığının en büyük göstergesidir. 1926’de medeni kanunun kabulüyle hukuksal anlamda kadın-erkek eşitliği sağlandı. Harf devrimiyle ülkemizde kız çocuklarının okuma oranı arttı. Ancak, Cumhuriyet dönemiyle kadınlarımızın kazandığı haklar, başta ulusal eğitim olmak üzere günümüzde ellerinden alınıyor. 4 4 4’le düşünmeyen, yaratıcı olmayan, söyleneni yapıp ara eleman yetiştiren bir ülkeye dönüştürüleceğiz.
Misket DİKMEN, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yrd.
Basın özgürlüğünde 176 ülke arasında sonlardayız. Basın özgürlüğünün olmadığı yerde, bireyler nasıl özgür olur? Basın kuruluşlarında kadınlar özellikle işin mutfağında çalışıyorlar. Yönetimde kadınlara pek söz hakkı verilmiyor. Yapılan son anayasa değişikliklerinde özellikle kadınlar dikkatli olmalılar.
Nazan KESKİN, ADD Genel Yönetim Kurulu Üyesi
Yarım yüzyıldır demokratik, laik düzen karşısında olanlar, kadın erkek eşitliğini yok saydılar. Ülkemizde 2011 yılında 1136 kadın öldürüldü. Burada önemli olan kadına yönelik olumsuz anlayışın, toplumsal zihniyette kalkmasıdır. İş yaşamında belli işler kadına layık görülmemeli. Siyasi partilerde kadının seçilme hakkı neredeyse yok, seçme hakkıysa % 90. Cumhuriyet yönetimiyle kadına haklar, bugün AB uyum yasaları ve emperyalist Amerikan sistemiyle elinden alınmaktadır.
Şükran SONER, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı
Basında kadın vitrinde ya da işin mutfağındadır. Perde arkasında hamallıkta yer verilen kadınlara, kilit noktalarda söz hakkı tanınmıyor. Emek hakları Türkiye’de de geriye gitti. Kayıt dışı çalışan fazla, sendikalı çalışan az. Üç işkolunu, gazetecilik, eğlence ve iletişimi darmadağın ettiler. Kuralsız bir dünyaya itildik. Medya teslim alınarak insanlar, görmemezliğe sürüklendiler.
Emel Denizaslan, İzmir Kadın Kuruluşları Dönem Sözcüsü
Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı, Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na dönüştürüldü. Yalnız kadınlara yaşam hakkı yok sayılıyor. Güneydoğuda intihar vakalarında ciddi bir artış var. Tecavüze uğrayan kızlar, bir de cezalandırılıp intihar etmeye zorlanıyorlar.
Neslihan TAŞOLUK, Tek Gıda İş Sen. Kadın Kom. Başkanı
Sendikaların genel başkanlıklarında, merkezi yönetimlerde ve disiplinlerde kadınlar yok. Kadınların temsiliyet oranı düşük. Sendikaların işçi kadınlara eğitim kampanyası düzenlemesi gerekiyor.
Ayşegül AKINCI YÜKSEL, TMMOB Kadın Çalışma Grubu
Kadın kurultayları ortak hareket etmek ve örgütlenme konusunda sağlam adımlar atmıştır. Kadınlar, meslek odalarına sahip çıkarak mesleklerine ve yaşamlarına sahip çıkarlar. Çalışmalarımızla toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir kadın politikası oluşturulması yönünde farkındalık sağlamaya çalışıyoruz