KADRO HAREKETİ
Hukuksuzluğun ve sosyal güvensizliğin yaygınlaştığı, korkunun umudu gölgelediği bir dönemde seçmene umut ve güven verecek çalışmalar yapmak, örgüte dinamizm ve heyecan kazandırmak siyasi partilerin temel görevi olmalıdır.
Hukuksuzluğun ve sosyal güvensizliğin yaygınlaştığı, korkunun umudu gölgelediği bir dönemde seçmene umut ve güven verecek çalışmalar yapmak, örgüte dinamizm ve heyecan kazandırmak siyasi partilerin temel görevi olmalıdır.
Bunun için Kurtuluş Savaşından ve 1930’lann siyasal gelişmelerinden esinlenen çalışmalar yapılmalıdır. Kurtuluş Savaşı emperyalizme karşı verilmiş ve ezilmiş ulusların var olma mücadelesine örnek olmuş, tarihte eşi olmayan bir destandır. Kurtuluş Savaşı bir askerî dehanın eseridir ama bu savaşın bir ideolojisi yoktur. Bağımsızlık kazanılıp Cumhuriyet ilan edildikten sonra Atatürk başanlan bu Türk Devriminin bir ideolojisinin olması gerektiğine inanmış ve Türk Devriminin sistemleştirilmesi için bir çalışma başlatılmasını öngörmüştür. Siyasal düşünce tarihimizde Kadro Hareketi olarak anılan bu girişim 1932 yılında Kadro Dergisinin yayınlanmaya başlaması ile yaşama geçirilmiştir.
Kadro Dergisi 1932 yılının Ocak ayında yayın hayatına atılan ve üç yıl boyunca 36 sayı Türk Devrim ideolojisini sistemleştirme işini üstlenen bir yayın organıdır. Şevket Süreyya Aydemir, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Vedat Nedim Tor, İsmail Hüsrev Tokin, Burhan Asaf Belge tarafından çıkarılan bu dergi ortaya koyduğu ekonomik, politik ve toplumsal görüşlerle ve sunduğu özgün çözümlerle bir entelektüel hareketin ve düşüncenin sözcüsü olmuştur (Temuçin Faik Ertan, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 27, cilt IX, Temmuz-Kasım 1993). Kapitalizmin bir kurtuluş olmadığını bilen ve o günün koşullarında sosyalist bir devrimin de olanaksızlığına inanan Kadrocular Atatürk’e kapitalizm dışında bir yol önermek istemişlerdir (Ömür Sezgin,Kadro Hareketi, Kadro Dergisi Tıpkı Basımı, AİTIA yayını, s. 11).
Günümüzde kadro hareketinin iyi incelenmesi ve ayni yolda bir girişim başlatılması ve yeni bir sol anlayışın gergefinin işlenmesi düşünülmelidir. Ülkenin değerlerini çok uluslu şirketlere peşkeş çekmek yerine ulusal girişimciliği özendiren, demokrasinin temeli olan örgütlü toplum için güçlü sendikacılığın varlığını önemseyen, bunun için devletin teşvik ve kredi olanaklannda işçileri sendika üyesi olan, toplu sözleşme imzalamış işyerlerine öncelik tanıyan, vergi yükünü emekçilerden varsıl kesime taşıyan somut öneriler yeni bir sol anlayışın kilometre taşlarını olmalıdır.
Kurtuluş Savaşını verenlerin inancı ve kararlılığı günümüzde yeniden yaşatılmalıdır. Kurtuluş savaşının heyecanını, Kemalizmin altı ilkesinin şaşmaz doğruluğunu siyasetin odağı yapmak günümüzde çok önem kazanmıştır.