Vatandaşın zihninde enflasyonun düşeceğine dair kanaat oluşmadı henüz. Bunun haklı gerekçeleri var. Zira kamu, özel sektöre “zam kısıtları” getirirken kendi mal ve hizmetlerine kafasına göre zam yapıyor.

Bu durumda vatandaş, kendi enflasyon algısına göre ürettiklerinin etiketini değiştiriveriyor.

Kamuflasyon diye bir kelime yok, onu ben uydurdum. Ancak gelişmeleri açıklama gücü olduğu da aşikâr. Kamuflasyon; enflasyonun kamu tarafından körüklenmesi demek. Kamuflasyon, TÜİK’in enflasyonu “kamufle” etmesi demek. Enflasyonun zam yaparak düşürüleceğini savunmak demek…

BÜTÇE AÇIĞI YİNE REKOR TAZELEDİ

Hükümetin söylediklerine değil, yaptıklarına bakmalı… Bütçe, yönetimin niyet mektubu… Geleceğe dair taahhüdüdür. Tıpkı hanede olduğu gibi gelir ile gider arasında denge kurmaktır. Hükümetin eğer gelirlerinden fazla giderleri varsa, buna bütçe açığı diyoruz ve enflasyonun en etkin sorumlusudur.

Şimdiye bakıyoruz; Merkezi yönetim bütçesi Aralık’ta 829,2 milyar TL ile rekor açık verirken; 2024 yılının tamamında bütçe açığı 2,1 trilyon TL oldu. 2024’te bütçe açığının milli gelire oranı %4,8 oldu. Bu durumda enflasyonu düşürmeye dair hedefler tutmaz, halka verilen sözler yerine getirilemez.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…

Plansız hedef olur mu?

Plan yoksa hedef, temenniden ibarettir. OVP diyor ki bu yıl enflasyon %17,5 olacak. Fakat bunun için ödenmesi gereken bedelden söz eden yok. Kamunun doludizgin harcaması da cabası… Asgari ücrete %30, emekliye %14 zam verip yeniden değerleme oranını %44 seviyesinde tutmak bir plan olamaz.

Hedefsiz plan olur mu?

Ortalık, plan diye sunulan matematiksiz bir takım metinlerle dolu. OVP’ye bakın, kendi içinde tutarlı ama hayat ile tutarsız yığınca çelişen söylem içeriyor. Büyümeden taviz vermeden enflasyonla mücadele edileceği gibi… Neredeyse tüm hedefler, açık ara, en az 2-3 kat fark göstererek karavana…

Not / KAYGIDEĞER BÜYÜKLERİM…

Size bu mektubu saygı dolu sözcüklerle ancak kaygı dolu duygularla yazıyorum. Kendi vatanında parya haline gelen dar gelirlimizin akıbetinden endişeliyim. Geçinemiyor, açlık sınırı altında hayatta kalma mücadelesi veriyor, emekli, dul, yetim, engelli ve diğer dezavantajlı kesimlere yardım yapın.

Kaygıdeğer büyüklerim; Bütçesi açık, kayıt dışı semirmiş, yandaşının vergisi silinirken sanayici, küçük esnaf ve KOBİ’lerin sırtına yeni yükler bindirilen bir dönemdeyiz. Bankadaki hesabını dahi bloke edip, e-haciz uyguluyorsunuz ama vergi dairesine yolu düşmeyenlere dokunmuyorsunuz. Vergi adaleti yok.

Kaygıdeğer büyüklerim; Çok para harcıyorsunuz. Diyanet Holding CEO’sunun arabası her yıl model yeniliyor ama okul çocuklarının beslenme çantasına yiyecek koymuyorsunuz. Cam binalarda yaşıyor, lüks araçlarla dolaşıyor, fiyakalı otellerde kalıyor, bizim vergilerimizle muhteşem yüzyıl yaşıyorsunuz.

Kaygıdeğer büyüklerim; Enflasyonla mücadele etmiyor, aksine onu azdırıyorsunuz. Üç beş maaş alan üst düzey bürokratlarınız yurtdışında villa alacak kadar safahat içinde iken halkın bu kadar sefalet içinde olması, sizi kaygılandırmıyor mu? Bu devran bir gün döner ve hesap verirsiniz, bilginiz olsun.

Kaygıdeğer büyüklerim; kaygılarım yersiz değil. Abarttığımı sanmayın. Ekonominin gidişatından, ülkemin geleceğinden hayli endişeliyim. Siz Kaygıdeğer büyüklerime maruzatım budur.

EN DERİN KAYGILARIMLA…