KIDEM TAZMİNATINDA TRUVA ATI MODELİ
Kıdem tazminatını ortadan kaldırma girişiminde Bakanlıktan yeni hamle: Taşeron işçilere yeni haklar, denirken kıdem tazminatı kaldırılıyor.
Kıdem tazminatını ortadan kaldırma girişiminde Bakanlıktan yeni hamle: Taşeron işçilere yeni haklar, denirken kıdem tazminatı kaldırılıyor.
İşçi ve patron temsilcilerinin katıldığı Üçlü Danışma Kurulunda taşeron işçilerin kıdem tazminatı hakkı olmadığını iddia eden Çalışma Bakanı Faruk Çelik’e yanıt Türk-İş ve DİSK temsilcilerinden geldi: “İşçilerin kıdem hakkı vardır. Dava açan her işçi tazminatını alıyor. Eğer kıdem tazminatını alamayan işçi varsa; yasalardaki boşluklar ve hükümetin patronlara verdiği güvenden kaynaklıdır. Hükümetin tasarısı ise kıdem tazminatını kaldırma teklifidir ve kabul edilemezdir.” Toplantıda Hak-İş temsilcileri ise kıdem tazminatı fonuna sıcak baktığını söyledi.
Üçlü Danışma Kurulu toplantısıyla ilgili edindiğimiz bilgilere göre; hükümetin alt işverenlikle ilgili tasarısında iki temel vurgu göze çarpıyor. Birincisi; asıl işin taşerona devredilmesi için aranan ‘işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme’ koşullarının kaldırılması veya gevşetilmesi, böylece asıl işlerin kolayca taşerona verilebilmesi. İkincisi; hükümetin tepkiler üzerine beklemeye aldığı kıdem tazminatının fona devredilmesi planının taşeron işçiler üzerinden yeniden gündeme getirilmesi.
İKİ SEÇENEK
Hükümetin tasarısında ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in konuşmasında, “Bireysel kıdem hesabı sistemine geçileceği” ifadesi açıkça yer alıyor. Buradan çıkabilecek iki sonuçsa söyle yorumlanıyor: Hükümetin tepkiler nedeniyle henüz yaşama geçiremediği kıdem tazminatının fona devri ve bireysel kıdem tazminatı hesaplarının kurulması; ilk önce taşeron işçiler üzerinde uygulanacak. Sendikalı ve örgütlü işçilerin büyük tepkisine neden olan, birçok sendikanın ‘genel grev’ sebebi olarak ilan ettiği, genel kurul kararları aldığı fona devir uygulaması fiilen ve çalışma yaşamının büyük kısmında hayata geçirilmiş olacak. Diğer seçenek ise “taşeron işçilere ve dolayısıyla çalışanların büyük kısmına yeni haklar veriliyor” propagandası eşliğinde tüm işçiler için kıdem tazminatı fonu uygulamasına geçilecek.
Elbette sendikalar bu iki seçeneğe de karşı çıkıyor. Bakan Çelik toplantıdaki konuşmasında, işçilerin büyük bir kısmının kıdem tazminatından yararlanamadığı iddiasını yeniden dile getirdi. Ancak kıdem tazminatı fonunda öngörülen sınırlamalara ve çalışma yaşamında ortaya çıkacak sorunlara Bakan değinmedi. Türk-İş ve DİSK temsilcileri ise söz aldıklarında, taşeron işçiler de dahil tüm işçilerin kıdem tazminatı hakları olduğu, fon uygulamasıyla tazminat hakkının fiilen ortadan kalkacağı ve patronların hiçbir maliyete katlanmadan işçi çıkarabileceğini ifade etti.
KIDEMDE FON TEHLİKESİ
* İşveren tarafından işçinin maaşından veya ücretinden kesilen primler Kıdem Tazminatı Fonu’nda işçi adına bir hesapta toplanıyor. Yani işverenin ödemesi gereken bir tazminatın yarısını işçi kendi cebinden ödemiş oluyor.
* İşsizlik fonu deneyimi işçiler açısından oldukça kötü. İşsizlik fonundan milyonlarca işsiz, ödenek alamazken patronlara ve GAP gibi projelere milyarlar aktarılıyor. Kıdem tazminatının da fona devredilmesiyle benzer uygulamaların olacağı kaygısı yaşanıyor.
* Bir işçiye ödeme yapılabilmesi için fona en az 10 yıl boyunca prim yatırılması şartı söz konusu. Yani 3 yıl çalışıp işten atılan bir işçi, kıdem tazminatını alamıyor. Alması için sadece 7 yıl beklemesi değil, 7 yıl derhal iş bulup kesintisiz çalışması gerekiyor.
* İş güvencesi fiilen olmadığından birçok işyerinde kıdem tazminatı iş güvencesi niteliğinde. Eski işçiler, almaya hak kazandıkları tazminat nedeniyle kolayca işten çıkarılamıyor. Tazminatın fona devredilmesiyle, eski işçilerin tazminatları patrondan değil fondan karşılanacağı için işten çıkarmalar artacak, ücretler daha da düşürülecek.
* Yine Türkiye’de işsizlik fonu ve maaşı uygulamaları zayıf ve sınırlı. İşten atılan işçi için kıdem tazminatı bir ölçüde nefes almayı sağlayan bir güvence oluşturuyor. Fonla birlikte bu güvence de ortadan kalkıyor. (HABER MERKEZİ)
DANIŞMA’DA UZLAŞMA ÇIKMADI
Hükümetin önerdiği, TİSK’in de hararetli bir biçimde desteklediği taşeron çalışma tasarısı konusunda Üçlü Danışma Toplantısından uzlaşma çıkmadı. Önceki gün sendikaların teknik heyetleri ve Çalışma Bakanlığı müsteşarının katıldığı toplantıdan da sonuç alınamamıştı. Dünkü toplantıda ise tartışmalar asıl işin taşerona verilmesine ilişkin koşul, muvazaa ve muvazaa durumunda taşeron işçilerin asıl işverenin işçisi sayılması konusuna odaklandı.
“Taşeron işçilerin fazla çalışma, yıllık ücretli izin, ücretlerini tam ve zamanında alamama gibi sorunlarının çözüleceği” iddiasıyla sunulan Bakanlık önerisindeki dikkat çeken noktalarsa şunlar: Asıl işlerin taşerona verilebilmesi için aranan ‘İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme’ koşullarının kaldırılması veya gevşetilmesi ve asıl işlerin de kolayca taşerona verilebilmesinin önü açılıyor. Bakanlığın teklifine göre, ‘işletmenin ve işin gereği olma’ koşulları tümüyle kaldırılacak. ‘Teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme’ koşulu ise kelimelerle oynanarak fiilen kaldırılacak. Bakanlığın teklifi, ‘teknoloji’ ya da ‘uzmanlık’ gerektiren tüm asıl işlerin başka bir koşul aranmaksızın taşerona verilebilmesini öngörüyor. Günümüzde bütün işler az ya da çok teknoloji gerektirdiğinden düzenleme taşeronlaştırmanın önündeki engellerin kaldırılması anlamına geliyor. Eski düzenlemede, taşeronlaştırma fiilen yaygınlaşıyor ancak dava açıldığında ‘teknolojik’ nedenler yeterli sayılmayarak taşeron işçiler asıl işverenin işçisi sayılıyordu. Mevcut sınırlamalara rağmen bu denli yaygınlaşan taşeron uygulaması, bu değişiklik yapıldığı takdirde, istisna olmaktan tümüyle çıkarak, kural haline gelecek.
TAŞERON ÇALIŞMAYI YAYGINLAŞTIRIR
Türk-İş, Hak-İş ve DİSK temsilcileri böyle bir düzenlemeyi kabul edemeyeceklerini, mevcut tanımın değiştirilmesine karşı olduklarını söyledi. TİSK ise bakanlığın taşeronun bu teklifinin dahi yeterli olmadığını savunarak yalnızca işletme gerekleri ya da işin gerekleri gerekçe gösterilerek asıl işin taşerona devredilebilmesi gerektiğini söyledi.
Bakan Faruk Çelik, sendikaların “taşeronun önünü açmak istiyorsunuz” şeklindeki itirazlarını reddederek, böyle bir çaba içinde olmadıklarını sorunu çözmeye çalıştıklarını iddia etti. Tanım üzerinde anlaşma sağlanamazken mevcut düzenlemedeki muvazaa kavramının, iş müfettişlerinin muvazaa incelemesi yapma yetkisinin ve muvazaa tespiti durumunda işçilerin asıl işverenin işçisi sayılması yönündeki düzenlemelerin kaldırılması konularında da uzlaşmaya varılamadı.
Toplantıda ayrıca Özel İstihdam Bürolarına mesleki anlamda geçici iş ilişkisi kurma yetkisi, kamuoyunda bilinen adıyla kiralık işçi düzenlemesi de bakanlık tarafından teklif olarak sunuldu. Bu konuda da sendikalar itirazlarını sunarken TİSK ve TOBB bakanlığın teklifinin daha da genişletilerek kiralık işçi uygulanmasına geçilmesini talep etti.
Yaklaşık 4 saat süren toplantıda tartışmalardan bir netice alınamazken Bakan Faruk Çelik tarafların görüşlerini açıkça ifade ettiğini, yeniden bu kapsamda toplantıya gerek olmadığını kaydetti.