2018 il çeyrekte (Ocak-Şubat – Mart), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Gayri Safi Yurt Hasıla’nın (GSYH) yüzde 7.4 oranında büyüdüğünü açıkladı.
Bu oran Dünya Büyüme ortalamasının üstündedir.
1. Bizdeki büyüme oranı ile Çin’deki büyümeyi karıştırmamak gerekir. Çin cari fazla vererek büyüyor. Biz ise tersine cari açık vererek büyüyoruz.
Cari açık nihai olarak dış borçla finanse ediliyor. Geçen sene ilk çeyrek büyüme oranı yüzde 5.4 idi. Cari açık 8.3 milyar dolardı. Bu sene 7.4’e yükseldi. Cari açık ta 16.4 milyar dolara çıktı. Bu artışın bir kısmı enerji fiyatlarının artmasından, bir kısmı da üretim artışı için aramalı ve hammadde ithalatının artmasından ileri geldi.
Mamafih, bu sene ilk çeyrekte İhracattaki artış yüzde 0.5 ve buna karşılık ithalattaki artış yüzde 15.6 oldu.
Bu demektir ki Türkiye’ de büyüme cari açığa neden oluyor.
Öte yandan Kur artışı ile ihracatın artması ve ithalatın azalması gerekirdi. Dışa bağımlı bir üretim yapısı olduğu ve içerde yatırım ortamı olmadığı için ithalat azalmadı. Çünkü ithal girdi olmasaydı, sanayi yüzde 8.8 oranında büyümezdi.
Ülkenin kendi potansiyeline değil de Dış tasarruflara, dış kaynaklara, dış borçlanmaya dayanan büyüme, sürdürülemez Zira Türkiye net dış borç ödeyen ülke olunca, kaynak çıkışı olacak ve büyüme olumsuz etkilenecektir.
Bir anlamda Türkiye gelecekteki potansiyelini bu günden kullandı. Biz büyüdük cari açık verdiğimiz ülkeler zenginleşti.
2. Sektörler olarak, en yüksek, yüzde 10 oranında ticaret sektörünün de içinde olduğu hizmetler sektörü büyüdü. Sanayi sektörü yüzde 8.8, İnşaat sektörü yüzde 6.9 ve tarım sektörü de yüzde 4.6 büyüdü.
İnşat sektöründe arz fazlası oluştuğu için önümüzdeki çeyreklerde daha düşük büyüme beklenebilir.
3. Büyümeye en yüksek katkı özel tüketimden geldi. Özel tüketim yüzde 11 büyüdü. Büyümeye katkısı 6.64 puan oldu.
İkinci sırada yatırımlar geliyor. Yatırımlar GSYH ‘katkı Yüzde 3.21 puan oldu.
Stoktaki değişme de yüzde 1.88 oldu. Stok artışı, üretim var ve fakat bir kısmı satılmıyor, stoka gidiyor şeklinde düşünülebilir. Bu durumda, nasıl oluyor da tüketimde yüzde 11 büyüme varken, üretimin bir kısmı stoka gidiyor şeklinde bir çelişki ortaya çıkıyor.
Ne var ki, Milli gelir yeni seri hesaplarında stoklar tam bir gösterge değil. Zira zincirleme hacim endeksinde, eski hesaplardaki sabit fiyatlardan farklı olarak, reel GSYH için bir önceki yılın fiyatları kullanılıyor. Her bir alt seride fiyat farklılıkları ortaya çıkıyor. Büyümeye katkı farklı çıkabiliyor.
4. Gelir yöntemiyle GSYH bileşenleri içinde işgücü ödemelerinin Gayrisafi katma değer içerisindeki payı da azaldı.
GSYH büyümeden emek faktörüne daha az pay vermek; gelir dağlımın bozulması demektir.
Yukarıdaki tablo dikkatle incelenmelidir. Siyasi iktidar ücretleri yalnızca enflasyona göre artırıyor. Büyümeden çalışana pay verilmiyor. Gelir dağılımı bozuluyor.
Toplumun bilinçli olması gerekir… Koli yerine, yardım yerine iş istemesi, yarattığı katma değerden hakkı olan payı istemesi, siyasi tercihlerini de aynı paralel de yapması gerekir.