KOZLU DAHA ÇOK PATLAR
GEÇEN yıl yine Kozlu´da, onu izleyen Van ve İstanbul´daki iş kazalarından sonra beklenen iş güvenliği yasası tekrar gündeme geliyor. Bu yasa altı ay önce nihayet kabul ediliyor. Bu yasayla iş güvenliği sağlanmaz diyen CHP, yasanın bazı maddelerinin iptali için Anayasa mahkemesine başvuruyor.
GEÇEN yıl yine Kozlu’da, onu izleyen Van ve İstanbul’daki iş kazalarından sonra beklenen iş güvenliği yasası tekrar gündeme geliyor. Bu yasa altı ay önce nihayet kabul ediliyor. "Bu yasayla iş güvenliği sağlanmaz" diyen CHP, yasanın bazı maddelerinin iptali için Anayasa mahkemesine başvuruyor.
Sonuç, ne yazık ki, CHP’nin itirazını doğruluyor. Yasa var ama, Kozlu’da sekiz işçi hayatını kaybediyor. Ölümlere yol açan kömür ocağı ile ilgili Sayıştay Raporu var. Ondan ayrı olarak, Çalışma Bakanı Faruk Çelik de, açıklıyor ki, "bu ocak iki ay önce denetlenmiş ve eksiklikler sıralanmış". Denetlenmiş de, ne olmuş, Bakan Çelik’e soruyorum: Madem tehlike var, ocağın işletilmesine neden izin verdiniz? Neden mühürlemediniz? O raporlar ne işe yarıyor? İzin vermeseydiniz, sekiz işçi hayatını kaybetmeyecekti.
Her kazadan sonra "Allah’ın takdiri, kader" gibi kandırmacalar, cenaze töreninde ayak üstü verilen sözler, Türkiye’nin Avrupa’da en çok iş kazasının yaşandığı ülke olması gerçeğini değiştirmiyor. Bir de, taşeronluk sistemi var. Taşeronlukta kaza ihtimali sendikal sisteme göre, 34 kat daha fazla. Çünkü, sendika olunca denetim oluyor. Bu kadar vurdum duymazlık varken, Kozlu’da maden ocakları da patlar, Tuzla’da tersaneler de çöker, iş yerlerinde , yangınlar da birbirini izler