12 Eylül 2018
KRİZ PATLADI, GÜCÜ YETEN YETENE…
Kriz bütün sektörlerde patladı adeta. ABD’nin dolar savaşından çok önce patladı. ABD fırsata çevirmeye çalışıyor.
Kriz bütün sektörlerde patladı adeta. ABD’nin dolar savaşından çok önce patladı. ABD fırsata çevirmeye çalışıyor.
Ne zaman ve nasıl mı belli oldu?
– 2008’de başlayan krizin öncekilerden farklı olduğunu 2010’da gören Hükümetin, başlayan paniğinden anladık.
– İşsizliği önleyeceğini sanarak 2011’de iştahla ilan ettiği Ulusal İstihdam Stratejisi’nin, işsizliğe benzin dökmek olduğunu anlamayacak şaşkınlıktan anladık.
– Kuruluş ve iktidara getirilme sebeplerinden olan, 13 yıldır da çok zalimce uyguladıkları devleti ekonominin dışına itme çabasını 2015’de kısmen terk etmelerinden, fıtratlarına aykırı olarak yatırımdan ve üretimden bahsetmelerinden anladık.
– 2016’da büyüyen panikten, “Ekonomide Milli Seferberlik” ilan etmelerinden anladık.
– Devletin kalan kurumlarını Varlık Fonu çuvalına doldurmalarından, devletin 50 bin lojmanını satmaya kalkmaktan, üç kuruş gelecek diye, toplumsal tabanı en geniş kamu kurumu olan şeker fabrikalarından 14’ünü satacak kadar gözü karartmalarından anladık.
– Fıtratlarına aykırı olarak, taşeron işçilerine kadro, emeklilere ikramiye vermelerinden anladık.
– Haziran’da, yangından mal kaçırır gibi yapılan seçimden anladık.
– Tükenmişliklerinin, işçilerin İşsizlik Fonu’na el koyacak kadar hukuk dışına çıkmalarından anladık.
– Toplam dış borcun 467 milyar dolara, bir yılda gerekli miktarın 230 milyar dolara çıkmasından anladık.
– 2013’de 18.4 milyar TL olan bütçe açığının, 2017’de 47.4 milyar TL’ye, 2018’in ilk 7 ayında ise 45 milyar TL’ye tırmanmasından anladık.
– Kredi almak zorunda kalan kişi sayısının 21 milyona, kredi borcunu ödeyemediği için bankaların takibe aldığı kişi sayısının 3.5 milyona tırmanmasından anladık.
– Son 3.5 yılda, banka şube sayısındaki 713 azalmadan, 8 bin 28 personeli işten atmalarından anladık.
– Bankaların bireysel, esnaf ve sanayi kredisi vermeyi durdurmasından anladık.
– Dev holdinglerin sarsılmaya başlamalarından, dışarıya sermaye çıkarma gayretlerinden anladık. Sadece son 2 yılda 5 bin zengin gayrimenkul alımı yoluyla 20 milyar dolar çıkarmıştı dışarıya.
– Yıldız Holding’in amiral şirketi Ülker’e ait hisselerin yüzde 51’ini, İngiltere’de kurduğu Pladis Foods Limited’e devretmesinden anladık.
– Yıldız Holding, Doğuş Holding, Gama Holding, Emay İnşaat, Bereket Enerji, Aynes Gıda gibi dev şirketlerin borç erteleme için banka kapılarında yatmalarından anladık.
– Yasası çıktığı 5 aydan beri, 250 şirketin konkordato ilan etmesinden anladık.
– Kapanan şirket sayısındaki artıştan anladık.
– Uzmanların “kriz yangını” diye yorumladığı fabrika yangınlarının artmasından anladık.
– Satılamayan konut stokunun 3.5 milyona ulaşmasından anladık.
– Bankacılık, inşaat, tekstil, ilaç, plastik ve otomotiv başta olmak üzere, iç pazarın daralmasından, satışların durma noktasına gelmesinden anladık.
– Mayıs ve haziran aylarında yüzde 23’e kadar düşen kamyon satışlarının, ağustosta durma noktasına gelmesinden, son 7 ayın satışlarında otomobilde yüzde 13.69, hafif ticari araçta yüzde 23.41 daralmadan anladık.
– Otomotiv sanayinde yıllık bakım sürelerinin uzatılmasından, ücretsiz izne çıkarmalardan anladık.
– Krizin Koç ve Sabancı Holdingleri bile sarsmasından, Sabancı’nın TEMSA fabrikasında son üç ayda 160 işçiyi çıkarmasından, atılmayanların üç ay ücretsiz izne çıkarılmalarından, Koç Halding’in Türk Traktör fabrikasında 130 işçiyi işten atıp, üç vardiyayı ikiye düşürmesinden anladık.
– İşçinin sigorta primini ödeyemeyen işverenler için SGK’nın yapılandırmaya gitmesinden anladık.
– OSİAD Başkanı Ahmet Kurt’un, “Konuşulmayan fakat yaşanan ciddi bir kriz var” deyişinden anladık.
– TİSK’in 27 Haziran’da, daha YSK seçim kesin sonuçlarını bile açıklamamışken, “Çalışma hayatında katılıkları giderin, asgari ücreti düşürün” diyen hezeyanından anladık.
– Yüzlerce fabrikadan gelen, işçi çıkarma, vardiya düşürme, maaşları erteleme, yarı maaş verme şeklindeki haberlerden anladık.
Sonuç şu ki, krizin komutanı yok. Kaptan köşkündeki biçare, öngörüsüz, plansız ve panik…
Ve gücü yeten yetene…
En büyük işçi sendikasının, Türk-İş’in Başkanı Ergün Atalay diyor ki, “Kriz toplantıları yapılıyor. Ama bizi çağırmıyorlar.”
İşçiyi dışlamak, hatta ezerek krizden çıkacağını sanmak, kendi ayağına kurşun sıkmaktır, Türkiye’nin geleceğine kastetmektir. Ama ne işveren görüyor bunu, ne de Hükümet.