KRİZİN REÇETESİ: ESNEK İSTİHDAM
1990´lı yıllardan itibaren iktidara gelen bütün sermaye partilerinin hedefi, işçi sınıfının elinde olan sınırlı hakları geri almak oldu.
1990’lı yıllardan itibaren iktidara gelen bütün sermaye partilerinin hedefi, işçi sınıfının elinde olan sınırlı hakları geri almak oldu. Özellikle kriz dönemlerinde hükümetler, işsizlik, yoksullaşma vb nedenlerle toplumda oluşan psikolojiyi de kullanarak, hakları olanlarla olmayanları bir şekilde karşı karşıya getirdi. İşsizler çalışma şansına sahip olanlarla, taşeronlar kadrolularla, güvencesiz çalışanlar ise iş güvencesi olanlarla rakip oldular. Aynı iş üzerinden farklı statülerde istihdam biçimleri uygulanarak yeni rekabet biçimleri yaratıldı.
AKP hükümeti, daha önceki dönemlerde olduğu gibi, önümüzdeki aylarda etkisi daha fazla hissedilecek olan krize karşı en etkili reçete olarak, istihdamın daha da esnekleştirilmesi ve patronların sürekli yakındıkları "işgücü maliyetlerini" azaltmak üzerinden adımlar atmaya hazırlanıyor.
Normal istihdam ilişkisinin yarattığı istihdam maliyetlerinin kar oranları üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak için üretimde "değişken sermaye" olarak kabul edilen işçinin emek gücünün daha esnek, kuralsız ve istikrarsız bir şekilde kullanılmasını sağlayacak esnek istihdam biçimlerini yasal olarak düzenlemek için yapılan hazırlıklarda son aşamaya gelindi.
Hükümetin birkaç yıldır yaptığı ve Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile bütün ayrıntıları belirlenen hazırlıklar ve sermaye medyası üzerinden kamuoyuna sızan bilgiler, Ulusal İstihdam Strateji Belgesi’nde ayrıntıları ile yer alan yeni esnek istihdam biçimleri ile ilgili yasal düzenlemelerin önümüzdeki günlerde yeniden gündeme geleceğini gösteriyor.
Ağrılıklı olarak çalışma düzeni ve biçimlerinin esnekleştirilmesini kolaylaştıran düzenlemelerin ardından çalışma saatlerini daha da esnekleştirmek ve kısmi süreli çalışmayı yasalaştırmak amacıyla kısa sürede yeni adımlar atılması planlanıyor. Bu adımlardan en önemlisi özellikle kadınlar ve gençler arasındaki işsizlik oranlarını düşük gösterebilmek için kısmi süreli çalışmanın bu kesimler içinde yaygınlaştırılması. Kısmi süreli çalışmada başta ücret olmak üzere, sosyal haklarının da "kısmi" olması, hem işsizlik oranlarını sayısal olarak düşük göstermek, hem de işgücü maliyetini azaltması bakımından önemseniyor.
2003 yılında 4857 sayılı iş yasası çıkarılırken, "çağrı üzerine çalışma", "ödünç işçilik", "denkleştirme süresi" vb gibi istihdamı büyük ölçüde esnekleştiren, her türlü standart dışı çalışmayı yaygınlaştıran ilk düzenlemeler yapılmıştı. Kuşkusuz bu düzenlemeler yapılırken istihdamda yaşanan esnekleşmenin bununla sınırlı kalmayacağı, arkasının geleceği çok iyi biliniyordu.
Daha önce torba yasa içinde yer alan "uzaktan çalışma", "evden çalışma" ve "tele çalışma" gibi istihdam maliyetlerini büyük ölçüde azaltan düzenlemeler de halen hazırlıkları süren yasal düzenlemelerin içinde yer alacak. Bu şekilde çalışmanın uygulanacağı işlerde patronlar, işyerinde kullandıkları elektrik, ısınma giderleri, çay, kahve, yol ve yemek masrafları vb gibi pek çok masraftan "tasarruf" edecekler.
Yeni esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaşması ile birlikte kaçınılmaz olarak ücretler de yapılan işin niteliğine göre, parça ya da ürün başına, "ne kadar köfte, o kadar ekmek" hesabıyla belirlenecek. İşyerinde çalışılmadığı için fazla mesai olacak mı? Olacaksa nasıl hesaplanacak? Hafta sonu ve bayram tatili ile ilgili ücret ödemeleri olacak mı? Şimdilik bunlarla ilgili yeterli bilgimiz yok. Ama bu işe bu kadar kafa yoranların sorduğumuz sorulara olumlu yanıt vermeyeceğini tahmin etmek hiç zor değil.
AKP hükümeti, emekçilerin elinde kalan son haklarını da elinden almayı hedefleyen düzenlemeleri muhtemelen "yeni istihdam paketi" propagandası ile her zaman yaptığı gibi yalan yanlış bilgiler eşliğinde sunacak. Sahibinin sesi medyamızın da desteğiyle işsizlere, gençlere, kadınlara "müjde" haberleri ile bir kez daha karşılaşacağız.
Ocak ayı sonuna kadar Toplu İş İlişkileri Kanunu yasalaşmazsa mevcut sendikalardan sadece 8 tanesinin toplusözleşme yapma hakkı olacak, diğerlerinin yetkisi düşecek. Sendikaların kendi iç sorunları ile uğraşırken, böylesi tehlikeli düzenlemelerin gündeme getiriliyor olması, karşımızdaki güçlerin işlerini ne kadar profesyonelce yaptıklarını gösteriyor.