MADEM Kİ PATRON LİSTEYİ ELE GEÇİRDİ!
İstanbul-Ambarlı’da bulunan Kumport Limanı’nda patron işçilere, “Ya üye olduğunuz Liman-İş’ten istifa edin ya da siz işten atarım” diyor.
Liman-İş Sendikası henüz bu işyerinde yetkili sendika değil, örgütlenme safhasında. Dolayısıyla kimin üye olduğunu kimin olmadığını patron bilmiyor. Daha doğrusu bilmemesi gerekiyor. Ancak patron işçilere, “Bakanlıktan üye listesini aldım. Kimlerin üye olduğunu biliyorum!” diyor.
Peki patron bunu nasıl öğrenmiş olabilir?
İstanbul-Ambarlı’da bulunan Kumport Limanı’nda patron işçilere, “Ya üye olduğunuz Liman-İş’ten istifa edin ya da sizi işten atarım” diyor.
Liman-İş Sendikası henüz bu işyerinde yetkili sendika değil, örgütlenme safhasında. Dolayısıyla kimin üye olduğunu kimin olmadığını patron bilmiyor. Daha doğrusu bilmemesi gerekiyor. Ancak patron işçilere, “Bakanlıktan üye listesini aldım. Kimlerin üye olduğunu biliyorum!” diyor.
Peki patron bunu nasıl öğrenmiş olabilir?
Evet, madem Türkiye’deyiz ve Başbakan bile, “Devletin hazinesinden para çıkmamışsa verilen rüşvet yolsuzluk sayılmaz” diyor, o zaman akla hemen, “Patron birini bulup rüşvet verip listeyi almıştır!” diye geliyor. Ama öyle değil.
Tersine patron “liste”yi “mahkeme kararıyla” alıyor.
Yani patronun avukatları mahkemeye başvurup, “Sendikaya üye olan işçileri bilmek istiyoruz. Çünkü işten çıkardığımız işçiler, ‘Sendikaya üye olduk diye patron bizi işten attı’ diye dava açıyor” diye afaki bir iddiada bulunup, Liman-İş’e üye olan Kumport işçilerinin listesini istiyorlar. Mahkeme de bu iddiayı ciddiye alıp, Çalışma Bakanlığı’ndan sendikaya üye işçilerin listesini alıp patronun avukatlarına veriyor!
Peki o zaman yasa çıkarılıp, patronlar sendikalı işçileri bilip baskı yapmasın diye, e-Devlet üstünden üyelik getirilmedi mi?
Evet getirildi! Ama patron böyle mahkemeye bir başvuruyla sendikalı işçilerin listesine ulaşıyorsa, o zaman e-Devlet ve onun güvenli bir üyelik yolu olduğuna dair atılan onca nutuk ne olacak?
Peki yargıç, “boşluğuna gelerek” böyle bir karar vermiş olabilir mi?
Doğrusu bu ihtimal “yok”a yakın.
Ama ne olursa olsun, sendikalar bu işin peşine düşmek zorunda.
Çünkü Kumpot’un bu cinliğini öğrenen her patron daha işçiler örgütlenirken, üye işçilerin kim olduğunu ele geçirip, işçileri çeşitli bahanelerle, planlı bir biçimde işten atacaktır!
Elbette patronlar, sendikalı işçilerin kim olduğunu bulmak için sayısız yollar bulabilir. Ancak, onların bulduğu her yolu kapatmak için işçiler ve sendikaları da usanmadan mücadele etmelidir. Ne var ki, bugün sendikalı olmak için sadace patrondan “gizli çalışma” yürütme becerisi kazanmış olmak da yetmiyor. Çünkü işçilerin eninde sonunda patronla karşı karşıya gelmeleri ve güçlerini birleştirerek patronun çeşitli saldırılarını püskürtmeleri gerekecektir. Dahası işçiler bu mücadele içinde hem kendi aralarındaki birliği güçlendirecek hem de polisin, hükümetin, sermaye partilerinin, yargının, hatta yasaların kimin yanında olduğunu da göreceklerdir.
Kumport işçileri, uzun zamandan beri sendikalı olmak için çok ağır ve çeşitli basıklara karşı mücadele ediyor.
Şimdi artık, patron “listeyi” de ele geçirdiğine göre mücadele de açık olacaktır. Patron baskılarla üye sayısını mümkün olduğu kadar azalttıktan sonra sendikal örgütlenmenin başında olan işçileri de işten atmakta tereddüt etmeyecektir. Bu yüzden işçiler eğer bunca yıllık çabalarını heder etmeyeceklerse, kılı çöpü tartışmayı bir yana bırakıp, açıkça ve bütün imkanlarıyla mücadeleye koyulmak zorundadır. Bu mücadelenin nasıl olacağını elbette ki işçilerin örgütlenme seviyesi ve mücadele potansiyeli belirleyecektir. Bunun nasıl olacağını, nereden başlanıp ilerleneceğini en iyi bu mücadelenin önünde yer alan Kumport’un deneyimli işçileri biliyor.