Meclis Soma Araştırma Komisyonu taslak raporunu hazırladı. Mayıs ayında 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan, Türkiye’nin en büyük işçi katliamı için kurulan komisyondan beklenti; bu katliamda sorumluların açığa çıkartılması ve katliama neden olan üretim sistemi, denetim mekanizmaları ve çalışma düzeninden kaynaklanan sorunların çözümü için öneriler getirmesiydi. Birçok kişi ve kurumla görüşülerek hazırlandığı anlaşılan raporda Eynez kömür işletmesinde yaşanan katliamın nedeni olarak rödovans, taşeronluk, denetim eksiklikleri gibi yerinde tespitlerde bulunulmuştur. Ancak bunlar, işletmenin maliyetlerini ucuzlatarak daha fazla kâr etmesi ve hükümetin kalkınma hedefine ulaşmasını içeren “ekonomik gereklilik” ile ilişkilendirilerek, katliamın nedenleri adeta mazur gösterilmek istenmiştir.
Öte yandan katliama neden olan üretim, denetim ve çalışma düzeninden kaynaklanan yanlışların, eksiklerin, ihmallerin sorumluları tanımlanmamıştır. Yani ne üretim zorlamasına yol açan, rödovans sistemini uygulayan Enerji Bakanlığı ne de işçileri güvencesiz hale getirerek “ölümüne” çalışmaya rıza göstermelerine neden olan ve denetim görevini yerine getirmeyen Çalışma Bakanlığı sorumlu olarak gösterilmiştir. Böylece hükümetin ve bakanların sorumlulukları örtbas edilmeye çalışılmıştır.
Raporda taşeronluk sistemini temize çıkartmak için özel bir gayret sarf edilmiştir. Bu bağlamda uzmanlık alt işverenliği, kapasite alt işverenliği ve ekonomik alt işverenliği olmak üzere üç farklı taşeronluk tanımlanmıştır. Bunlardan uzmanlık ve kapasite alt işverenliği olumlu olarak gösterilirken ekonomik alt işverenliğin işverenin maliyeti düşürmeyi ve işçileri sendikasızlaştırmayı amaçladığı vurgulanarak olumsuz olduğu varsayımında bulunulmuştur. Böylece iyi taşeronluk -kötü taşeronluk varmış gibi bir algı yaratarak; iş güvencesini ortadan kaldıran, işçiyi en kötü koşullarda çalışmaya zorlayan taşeronluk sistemi aklanmak istenmiştir. Öte yandan raporda taşeronluk sisteminin katliama neden olan etkenlerden biri olduğu birçok kez ifade edilmişken, çözüm olarak taşeronluk sisteminin kaldırılması savunulacağına işçilerin sertifikalandırılması gibi ilgisiz bir öneride bulunulmuştur.
Raporda dikkat çeken önemli bir konu da patronların ve hükümetin sürekli olarak kullandığı terminolojiye sadık kalınmış olmasıdır. İş cinayetlerinin iş güvenliği kültürünün olmaması ve eğitim eksikliğine dayandırılması bunun en açık örneğidir. Raporda yer alan düşük maliyet, yüksek kâr, sürdürülebilir kalkınma için iş güvenliğinin ihmal edildiği tespitleriyle taban tabana zıt olan bu gerekçeler, aynı zamanda raporun içsel çelişkilerine de bir örnektir. Patronların emek maliyetini düşürerek daha fazla kâr elde etmesi; hükümetin de yüksek büyüme ve sürdürülebilir kalkınma gerekçesine zemin hazırlaması, kültür eksikliği ya da eğitimsizlik olarak değerlendirilemez. Rapor burada yine toplum ve emekçilerin yararını değil, sermayeyi, hükümeti ve kapitalist düzeni koruyup kollamayı amaçlamıştır. Benzer şekilde Türkiye’nin iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer almasına değinildikten sonra bunun gerekçesi olarak “mesleki etik” ilkelerine uyulmaması gösterilerek, kâr hırsına dayanan sömürü koşullarının üzeri örtülmeye çalışılmıştır.
Raporun “benzer kazaların yaşanmaması için neler yapmalı” başlıklı bölümünde, raporda da tespit edilen üretim sistemi ve çalışma düzeninden kaynaklanan nedenleri ortadan kaldırmak yerine kâr ve kalkınma kıskacında var olan durumun toplumda fazlaca tepki oluşturmayacak biçimde sürdürülebilirliğine yöneliktir. Patronları iş güvenliği tedbirleri almaya teşvik etmek, madencilerin özel şirketlerce sigorta ettirilmesi gibi işçi katliamlarını sermayeye yeni birikim alanları açmanın fırsatı olarak gören yaklaşımlar, Başbakanın geçtiğimiz hafta açıkladığı iş güvenliği paketiyle birebir örtüşmektedir.
Sözün özü: Meclis Soma Araştırma Komisyonu taslak raporu, bir takım doğru tespitleri içermekle birlikte işçi katliamlarının temel nedenini oluşturan üretim sistemi ve çalışma düzenini değiştirecek herhangi bir önermede bulunmamakta, patronların ve hükümetin sorumluluğunu örtbas etmeye çalışmaktadır. Sermayenin çıkarları ve hükümetin politikalarının etkisi altında kalınarak hazırlandığı anlaşılan bu rapor emekçilerin, toplumun beklentilerine yanıt vermekten ve iş cinayetlerine çözüm olmaktan uzaktır.